Sakarya Barosu Başkanı Av. Zafer Kazan, 17 Ağustos Sakarya Depreminin yıldönümü için yayınladığı mesajında ; “Kayıplarımızı andığımız bu kara günde asıl sorumlular şehir planlaması yaparken “Fay Hattı” yerine “Fayda Hattını” göz önünde tutan yöneticilerdir” dedi.Depremin yıldönümü dolayısıyla yayınladığı mesajında, 17 Ağustos’ta yaşanan deprem için “Aynadaki yansımamız” benzetmesini yapan Kazan, “Aynadaki yansımamız; hırsızlığın, arsızlığın, utanmazlığın bir faturasıdır…” dedi. “Depremden hemen sonra, aslında Sakaryalılar olarak sadece birkaç müteahhitten değil, asıl bu eşsiz tarım topraklarını sanayiye açan ve üstüne üstlük yıkıntılar arasında gezinerek pişkin pişkin “yaraları saracağız” diyen rant uzmanlarından hesap sormalıydık” ifadesini kullanan Başkan Kazan, gelecekte bizleri çok daha zor günlerin beklediğini vurguladı. Baro Başkanı Av. Zafer Kazan’ın yayınladığı mesaj aynen şöyle: AYNADAKİ YANSIMAMIZ 17 Ağustos 1999’daki acı manzara aynadaki bir yansımamızdır aslında… Aynadaki yansımamız; hırsızlığın, arsızlığını, utanmazlığını bir faturasıdır… Tabiata duyduğumuz sevgisizliğin ve saygısızlığın bir sonucudur… Yüzü kızaracak olanların yüzleri kızarmadı bu manzaradan… İki günah keçisi müteahhit bulundu ve cezaevine konuldu, hepsi bu… Cinayetin asıl sorumluları ise ellerini sallaya sallaya yıkıntılar arasında gezdi ve “yaraları sarma” sözü verdi… FAY HATTI DEĞİL FAYDA HATTI Bilim adamları fay hatlarını bulmuş ancak “Fayda” hatlarının “fay” hatlarından güçlü olduğu ülkemizde, yer kırığının geçtiği bölgelerdeki çürük yapılaşmanın ne kadar da tehlikeli olduğunu anlayacak ve irade gösterecek siyasileri, yöneticileri henüz bulamamıştır... “CİNAYET İŞLENDİ” Bu yüzden Sakarya’nın tarım için yaratılmış muazzam toprakları “ne yani patates mi ekelim” denilerek sanayiye ve yerleşime açılmış, büyük bir “cinayet” işlenmiştir… Kuvvetli Fay hatlarının geçtiği bu muazzam tarım bölgeleri bilim adamlarının önerdiği gibi tarıma ayrılsaydı 17 Ağustos depreminde belki de kimse ölmeyecekti! Anneler evlatlarını, evlatlar anne ve babalarını, kardeşlerini, sevdiklerini kaybetmeyecekti… “KADER” Deprem bu toprakların kaderidir. Buna çare bulamayız belki ama çare bulabileceğimiz ve yapabileceğimiz bir şey var; depremde beton yığınları altında ölmeyebiliriz, bunu yapabiliriz… Buna “kader” diyenler haklıdır! Evet, 17 Ağustos depreminde ölmek bu insanların kaderidir… Zira fayda ve rant hatlarının “fay” hatlarından güçlü olduğu bir ülkede enkaz altında kalmak bu insanların yegane kaderidir… Ancak her nedense Japonya’da beton yığınları altında acınası bir şekilde ölmek orada yaşayan insanların kaderi olmamıştır! HESAP SORULDU MU? Depremden hemen sonra aslında Sakaryalılar olarak sadece birkaç müteahhitten değil, asıl bu eşsiz tarım topraklarını sanayiye açan ve üstüne üstlük yıkıntılar arasında gezinerek pişkin pişkin “yaraları saracağız” diyen rant uzmanlarından hesap sormalıydık! İnşaat ve bina malzemesinden çalanlardan onlara göz yumanlardan denetlemeyenlerden hesap sormalıydık! Evet, Sakarya’da tarım ovası topraklarımız sanayiye yerleşime açılmasın istiyoruz… “SEVDİKLERİMİZİN VE GELECEĞİMİZİN KATİLİ OLURLAR” Ormanlarımız katledilip beton yığınlarına kurban edilmesin istiyoruz, Sapanca yamaçlarımız yemyeşil kalsın istiyoruz, Gölümüz arazi ve ticari ranta kurban edilmesin istiyoruz. Kısaca doğayı sevelim ve ona saygı duyalım ki çocuklarımızın da bu dünyada bir geleceği olsun ve doğanın felaketleri bizlere o büyük acıları tekrar yaşatmasın istiyoruz… Biz sanayi düşmanı değiliz ama fay hatlarının olduğu tarım topraklarını sanayiye açanlar tarımın düşmanıdır, yaşamımızın düşmanıdır ve yarın enkaz altında kalması kaçınılmaz olacak çocuklarımızın, annelerimizin, babalarımızın, kardeşlerimizin, sevdiklerimizin katili olacaktır… “ÇOCUKLARIMIZIN TOPRAKTAKİ HAKKINI UNUTTULAR” Bilime, insanların geleceğine düşman bu insanlar için her yer yerleşim alanı ve sanayi bölgesi olabilir zira önemli olan çıkar çevrelerinin kazancını kollamaktır onlar için… Fay hatlarını ve tarım topraklarını görmezden gelen, yetkisini ve görevini rant için kullanan bu insanlar doğayı adeta bir düşman olarak görmektedirler… Bir yeri fethettiğinde hemen gözünü başka bir yere dikerler... Babalarının mezarını terk etmiştir bu insanlar…. Çocuklarının toprakta olan hakkını unutmuşlardır… Onlar için toprağın her parçası ötekiyle aynıdır… “TEKRAR KANDIRILMAK İSTEMİYORUZ” 17 Ağustos depremi için çok şey söylendi, çok şey konuşuldu! O gün binlerce depremzede çadırlarda acıya ve hastalığa karşı direnmeye çalıştı… Rant hattı güçlü, “yaraları saracağız” diyerek yıkıntılar arasında gezen sahtekârların politikası ile tekrar kandırılmak ve çadırlardan oluşan bir toplama kampı istemiyoruz artık! Bu itibarla tarım topraklarını ve orman sahalarını sanayi ve yerleşime açanları, yarınlarımızın, topraktan hakkı olan çocuklarımızın ve geleceğimizin düşmanı ilan ediyoruz! “ENKAZ ALTINDAKİ HER CANDAN SORUMLU OLACAKLAR” Depremin üzerinden geçen 16 yıla rağmen tehlike arz eden yüzlerce bina hakkında gereğini yapmamış olanlar, yarın olası bir depremde yıkılması kaçınılmaz olan binalar sebebiyle enkaz altında kalarak can vermesi muhtemel her bir vatandaşımızın baş sorumlusu olacaklardır… “ASIL TEHLİKE FAY HATLARI DEĞİL FAYDA HATLARIDIR” “Tekrar yaşanmasın, Allah tekrar göstermesin” evet, temennimiz ve duamızdır ancak deprem bu toprakların bir gerçeğidir ve tekrar olması kaçınılmazdır… Belki daha şiddetlisi olacaktır ama emin olunuz ki asıl tehlike deprem değildir! Asıl tehlike fay hatlarından güçlü “fayda hatlarıdır” 17 Ağustos günü “fayda hatlarının” kurbanı olan ve enkaz altında kalarak can veren vatandaşlarımıza bir kez daha Allahtan rahmet diliyor, tekrar aynı acıların yaşanmaması için 17 Ağustos “Fayda hattı” felaketinin unutulmamasını temenni ediyorum…
17 Ağustos Fay Hatlarını değil Fayda hatlarını dikkate alanların bir cinayetidir!
İLGİLİ HABERLER