Avukat Cihat Gökdemir, Suriyeli anne ve bebeğini öldürenlere verilen cezayı değerlendirdi

Sakarya’da Suriyeli kadın ve bebeğini öldüren şahıslara verilen ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 72’şer yıl cezasını değerlendiren Avukat Cihat Gökdemir, “Sakarya Ağır Ceza Mahkemesi, bu kişilerle ilgili tespit ettiği suçlar konusunda Türk Ceza Kanunu’nun öngördüğü cezaları vermiş oldu. Bu anlamda cezaların azlığından değil, üst hadden verilmiş olduğundan dolayı uygun cezalar olduğunu düşünüyoruz” dedi.

1 yıl önce ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye gelen 9 aylık hamile Emani Al Rahmun ve 10 aylık bebeği Sakarya’da canice katledilmişti. Sakarya’nın Kaynarca ilçesinde ormanlık alanda hamile kadın ve kızının canice öldürülmesine ilişkin davada, iki sanığa verilen ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 72’şer yıl hapis cezası Yargıtayca onandı.



“Türk Ceza Kanunu’nun öngördüğü cezaları vermiş oldu”

Verilen kararı değerlendiren Avukat Cihat Gökdemir, “Biliyorsunuz Suriye’deki savaştan dolayı Türkiye’ye sığınan çok sayıda mülteci var. Bu mültecilerden bir tanesi de Rahmun ailesi. Katledilen hanımefendi Emani ve eşi amca çocukları, çok düzgün bir aile. Mahkeme aşaması tek celsede itiraf etmiş oldukları için kararları verilmiş oldu. Sakarya Ağır Ceza Mahkemesi bu kişilerle ilgili tespit ettiği suçlar konusunda Türk Ceza Kanunu’nun öngördüğü cezaları vermiş oldu. Bu anlamda cezaların azlığından değil, üst hadden verilmiş olduğundan dolayı uygun cezalar olduğunu düşünüyoruz” dedi.



“Hayvani duygulardan öteye tamamen siyasi gerekçelerle yapılmış olabileceğini iddia ediyoruz”

Suriyeli hamile kadın ve çocuğuna karşı işlenen cinayetin araştırılması gerektiğini aktaran Gökdemir, “Suç tespiti noktasında bazı itirazlarımız olmuştu. Bu kişilerin bu suçu işlerken, Suriyeli bir hamile kadına ve çocuğuna karşı işlerken nasıl hareket ettiklerinin araştırılmasını istemiştik. Ama sanırım mahkeme kamuoyunda çıkan infialden dolayı suçlarını da itiraf etmiş oldukları için tek celsede kararını vermiş oldu. Araştırılmasını istediğimiz nokta şuydu; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin daha önce Avrupa’da işlenmiş suçlarda verdiği içtihat var. Orada şunu söylüyor; ‘Bir ülke vatandaşı dışarıdan gelmiş bir göçmene veya turiste karşı bir suç işlerken kendi vatandaşına karşı işleyebilecek rahatlıkta işleyebiliyorsa, bunu çünkü bir turist veya mülteci mağdur olsa bile sınır dışı edilme korkusu ya da başka korkularla bundan kaynaklı eğer fail bu suçu işlerken böyle bir rahatlıkla işliyorsa hem nefret hem de ırkçılık suçuna tabi tutuluyor.’ Türkiye’de ırkçılık diye bir suç TCK’da düzenlenmemiş ama nefret suçu düzenlenmiş. Bu yüzden mahkemeden Emani ve çocuğuna işlenmiş suçun bir nefret suçu kapsamında değerlendirilmesini, siyasi bir saikle işlenmiş olduğunu, çünkü sadece cinsel hayvani bir istekle işlenmiş olmadığının tespitinin yapılmasını istedik. Her iki sanığın da Adli Tıptan gelen sonuçlarında, raporlarında herhangi bir uyuşturucu kullanmadıkları, o esnada ayık bir kafayla bunları yaptığı ortaya çıktı. Ayık bir kafayla böyle vahşice bir suçu işliyor olabilmenin hayvani duygulardan öteye tamamen siyasi gerekçelerle yapılmış olabileceğini iddia ediyoruz. Yerel mahkemeden bizim talebimiz de bunun bir siyasi gerekçe ile işlenmiş olduğunu mahkeme kayıtlarına geçirilmesini, bundan sonra Türkiye’de mültecilere karşı, turist ve yabancılara karşı böyle bir suç işlenirken biraz düşünmeleri gerektiğini, zira sosyal medyada onlara karşı bir düşmanlık pompalanmaya devam ediyor. Bu nedenle bunun mahkeme kayıtlarına geçmesini istemiştik ama geçmedi. Bu suçları işleyecek olanlara moral, motivasyon aşılayanlar biraz daha düşünürler” ifadelerini kullandı.
İLGİLİ HABERLER