Kazan 'Avukatlar Günü içimize zehir oldu'
Sakarya Barosu Başkanı Av. Zafer Kazan kimsenin hukuk güvenliğinin kalmadığı bir ülkede huzurun giderek yok edildiğini, insanların birbirine düşürüldüğünü ve anlamsız bir düşmanlığın bütün milleti sardığını öne sürerek, toplumun yargıya olan güveninin neredeyse sıfırlandığı bu günlerde avukatlara tarihi bir görev düştüğünü söyledi.
“Avukatın yok edilmesi demek, adaletin ve mülkün yok edilişi demektir. Adaleti yeniden ayağa kaldırmak zorundayız” diyen Kazan, avukatlara iftiralar atıldığını belirterek, “Buradan açıkça ilan ediyoruz ki; Yargı bağımsız, adalet tarafsız, Savunma bu sistemin kurucu unsuru olarak yerleşinceye değin susmayacağız!” dedi.
Kazan son olarak, Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesinin asıl nedenlerinin sorgulanması gerektiğini ifade etti ve “Bugün nasıl yas tutuyorsak, savcının şehit edilmesinin gerçek sebepleri ortaya çıktığında hesabını sormasını da biliriz” şeklinde konuştu.
Av. Zafer Kazan’ın, 5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla Atatürk Anıtına çelenk koyma töreni sırasında yaptığı o çarpıcı konuşma aynen şöyle:
“AVUKATLAR GÜNÜ BİZLERE ZEHİR OLDU”
“Dün 5 Nisan Avukatlar Günüydü….. Ancak biz avukatlar günümüzü kutlayamadık…. Avukatlar günü bizlere zehir oldu…..
Bir hafta boyunca çeşitli etkinliklerle ve geleneksel balomuz ile avukatlar günümüzü kutlamak yerine bütün etkinliklerimizi iptal etmek ve Türkiye’nin dört bir yanındaki avukatlar ve Baro Başkanları ile birlikte büyük bir hukuk ve adalet mücadelesi başlatmak zorunda bırakıldık…
“BİZE KALAN SEFA DEĞİL, CEFA OLDU”
Zira savunma hakkı gasp edilirken, Yargılamada Avukat yok sayılırken, Meslek ve meslektaşlar saldırıya uğrarken, Hukuk güvenliği yok edilirken bize kutlanacak hiçbir şey bırakmadılar….
Bize kalan şey sefa değil, cefa oldu, rahat ve rehavet değil, mücadele oldu! Tarih olmak ile tarih yazmak noktasında yolların ayrımında bırakıldık! Tıpkı 1919’lu yıllarda olduğu gibi….
“YA TARİH OLACAĞIZ, YA DA TARİH YAZACAĞIZ”
Ya tarih olacağız, ya da tarih yazacağız!
Kaderin Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına verdiği vazife gibi biz avukatlar ve Barolar da bugün tarihi bir sorumluluk ile karşı karşıya bulunmaktayız….
Kurulmuş bir devletin topyekûn temellerinin sarsıldığı ve yıkılmak üzere olduğu çok kritik bir dönemden geçiyoruz. Zira adaletin temelleri sarsılmış ve insanlar yarınlarından endişe eder hale gelmişlerdir.
“ANLAMSIZ BİR DÜŞMANLIK MİLLETİ SARIYOR”
Kimsenin hukuk güvenliğinin kalmadığı bir ülkede huzur giderek yok edilmekte, insanlar birbirine düşürülmekte ve anlamsız bir düşmanlık bütün milleti sarmaktadır. Giderek düşmanlaşan, düşmanlaştırılan bir milletin birliğini koruması, huzur ve barış içinde yaşaması daha fazla mümkün olmayacaktır.
“ADALETİ YENİDEN AYAĞA KALDIRMAK ZORUNDAYIZ”
Bu itibarla mülkün temeli olan adaleti yeniden ayağa kaldırmak mecburiyetindeyiz. Toplumun yargıya olan güveninin neredeyse sıfırlandığı bu günlerde biz avukatlara tarihi bir görev düşmektedir. Zira her devlette adı yargıç olan yargıçlar, adı savcı olan savcılar yaşayabilir ancak avukatlar her devlette, her iklimde yaşayamaz. Avukatlar ancak ve ancak bir hukuk ve adalet ikliminde, bir hukuk ve adalet devletinde yaşayabilir.
Bu nedenle Yargıyı yargı yapan, yargıcı yargıç yapan, savcıyı savcı yapan, devleti bir hukuk devleti yapan ancak ve ancak avukatlardır..!
“DEVLETTE AVUKATLARA DÜŞMANCA BAKILIYOR İSE…”
Her birimiz şunu çok iyi bilmektedir ki bir devlette avukatlara düşmanca bakılıyor ise, mesleğin doğasından gelen haklar giderek yok ediliyor ise, tehlikeli teröristler olarak hedef gösteriliyor ise o devlette hukuk giderek yok ediliyor demektir, yargı yok ediliyor demektir, adalet yok ediliyor demektir ve nihayet devlet yok ediliyor demektir.
“AVUKATIN YOK EDİLMESİ DEMEK, ADALET VE MÜLKÜN YOK EDİLİŞİ DEMEK”
Zira her mahkememizin duvarında yazan “adalet mülkün temelidir” levhası bize her gün bu gerçeği hatırlatmaktadır. İşte bu nedenle avukatın yok edilmesi demek, adaletin ve mülkün yok edilişi demektir. “Avukatlar olmasa, İtalya’yı çok daha rahat idare ederdim” diyerek avukatları bir düşman olarak gören ve yaşam alanlarını yok etmeye kalkışan Mussolini İtalya’sı, yasamayı yürütmeyi yargıyı bütün güçleri elinde toplayan Hitler Almanya’sı tarihin en canlı ve ibret verici sayfalarından sadece bir kaçıdır.
Mussolini “avukatlar olmasa, İtalya’yı çok daha rahat idare ederdim” derken, Mustafa Kemal Atatürk bu tarihi yanılgıyı ve felaketi görmüş ve yeni kurduğu Türkiye Cumhuriyetinde ilk yaptığı işlerden biri, “bu kurumun açılışında duyduğum mutluluğu, hiçbir girişimimde duymadım” diyerek Ankara’da bir Hukuk Fakültesi açmak ve yeni Türkiye Cumhuriyetinin temellerini Hukuk ilkeleri üzerine inşa etmek olmuştur.
“TOPLUM YARGIYA GÜVENMİYORSA, SEBEBİ AVUKATLARIN DIŞLANIYOR OLMASI”
Eğer bugün toplum yargıya güven duymuyor ise, yargı güven verecek kararlardan ve işleyişten mahrum ise, bunun gerçek sebebi yargı sistemi içinde avukatın kurucu unsur olarak görülmüyor ve dışlanıyor olmasındandır.
Dünden bugüne varolan bu durum bugünlerde çok daha keskin bir düşmanlıkla artmakta ve avukatlar adeta yok edilmek istenmektedir. Çünkü yok edilmek istenen şey aslında hak ve özgürlüklerdir.
“İÇ GÜVENLİK PAKETİNİ YETERLİ GÖRMEDİLER, BİZİ DÜŞMAN GÖSTERİYORLAR”
Vatandaşlarımızın hak ve özgürlerini yok etmek için sadece İç güvenlik paketi adı altında çıkartılan ve onaylanan sıkıyönetim paketleri yeterli görülmemekte, kesin çözüm için avukatların sindirilmesi ve topluma bir düşman gibi gösterilmesi gerekmektedir.
“İFTİRALAR ATIYORLAR”
Bu nedenledir ki avukatlar “maraza” çıkartmaya çalışan bir terörist gibi hedef gösterilmeye çalışılmakta, şehit edilen ve acısı içimizi yakan C.Savcımızın katledilmesinden sorumlu tutulmaya çalışılmakta, “cübbeli terör” diye bazı paçavralarda manşetler attırılmakta, hedef gösterilmeye çalışılmakta ve “teröristler zaten sizin adamınız” diyerek tarihte benzeri görülmemiş iftiralar atılmaktadır…
“SAVCININ ŞEHİT EDİLMESİNİN ESAS SEBEBİNİ SORGULAMAYA BAŞLAYAMADIK”
Ve biz ise bu sırada acımızın oldukça taze olması sebebiyle savcımızın şehit edilmesindeki esas sorumluları ve sebepleri hala sorgulamaya başlamış değiliz!
Neden şehit edilmeden 10 gün önce savcımızın korumalarını çektiniz diye sormadık mesela! Adliyeye giren teröristin elindeki sahte kimliğin cihazda okutulması halinde derhal ortaya çıkabileceği halde neden okutulmamıştır, diye sormadık henüz! İstihbarat ne için vardır, twetter’da mivıtırda hakaret peşinde koşulduğu kadar terör örgütlerinin ve kısa bir süre önce cezaevinden çıkan teröristlerin peşinden neden koşulmadı ve saldırı hazırlıkları neden tespit edilemedi diye sormadık daha! Operasyonda ciddi zafiyetler gördüğümüzü ve aslında savcımızın sağ olarak kurtarılmasının yüksek bir ihtimal olduğunu da söylemedik henüz!
“GERÇEK ORTAYA ÇIKTIĞINDA HESABINI SORMASINI DA BİLİRİZ”
Ve bunun gibi daha onlarca soruyu sormadan savcımızın yasını tutmaya devam ediyoruz! Bir gün gerçekler bütün çıplaklığıyla ortaya çıktığında şehit edilen savcımızın yasını tutmasını bildiğimiz gibi ortaya çıkan gerçekler karşısında bütün sorumlulardan hesabını sormasını da bileceğimizden kimsenin şüphesi olmasın diyoruz!
“BUYRUN X-RAY CİHAZINA”
Avukatları adliyenin bir güvenlik zafiyeti gibi göstermeye çalışan vicdansız müfteriler bilsinler ki avukatlar adliyelerin en büyük güvenliğidir. Bunun aksini söylemeye çalışanlara asla fırsat vermeyeceğiz. Buyurun buradan ilan ediyoruz, bakanından milletvekiline, valisinden, emniyet müdürüne, hakiminden savcısına hepimiz istisnasız bir şekilde x-rayden taranarak geçelim ve herkesin samimiyeti ortaya çıksın. Şunu herkes çok iyi bilmelidir ki buradaki bir ayrımcılığı ve tek taraflı bir zanlı muamelesini kötü niyetli ve çirkin bir tavır olarak algılar ve bu duruma asla müsaade etmeyiz.
“SUSMAYACAĞIZ”
Buradan açıkça ilan ediyoruz ki Yargı bağımsız, adalet tarafsız, Savunma bu sistemin kurucu unsuru olarak yerleşinceye değin susmayacağız! Türkiye’nin dört bir yanından gelen hukukçular ve Barolar ile birlikte dün Bursa’dan başlattığımız “bağımsız yargı ve Türkiye adaletini arıyor” hareketi bir çığ gibi büyüyecek ve mutlaka zafer ile sonuçlanacaktır. Şundan emin olunuz ki sonu belli olan bir film izliyoruz. Bu filmin sonunda hakkın, hukukun ve adaletin zaferi bizleri beklemektedir!
“HERŞEYE RAĞMEN…”
Bu duygu ve düşüncelerimle her şeye rağmen, tarihin en zor dönemlerinden birinde bize düşen bu zor ve çileli mücadeleye rağmen, vatandaşlarımızın huzur ve refahı için, çocuklarımızın mutlu geleceği için, hukuka bağlı bir devlet için, barış ve kardeşlik içinde bir gelecek için hepinizin avukatlar gününü kutlar saygı ve hürmetlerimi sunarım…”
AV. ZAFER KAZAN
SAKARYA BAROSU BAŞKANI
İLGİLİ HABERLER