Balıkesir’de kendi ismine yaptırılan caminin bahçesinde türbesi bulunan Zağnos Paşa’nın İstanbul’un fethinde gösterdiği fedakarlıkları Balıkesirli tarihçi-yazar Aydın Ayhan İhlas Haber Ajansı’na anlattı. İstanbul’un fethinde karadan geçirilen gemilerin Zağnos Paşa’nın komutasındaki ordu tarafından gerçekleştirildiğini belirten Aydın Ayhan, fethe katılanlarla birlikte Zağnos Paşa’nın da "fatih" unvanının bulunduğunu ifade etti.
Aydın Ayhan, Zağnos Paşa’nın Fatih Sultan Mehmet’in lalası olduğunu ve çocukluk çağından itibaren Fatih’i İstanbul’un fethi için yönlendirdiğini ve kendisinin de fetihte Fatih Sultan Mehmet’ten sonraki ikinci komutan olarak 50 bin kişilik orduyu yönettiğini kaydetti.
Boğazkesen Hisarı’nın (Rumeli Hisarı) bir kulesinin adı Zağnos Kulesidir
Balıkesirli tarihçi-yazar Aydın Ayhan, Zağnos Paşa’nın Fatih Sultan Mehmet’in lalası olduğunu belirterek fetihle ilgili yaptığı açıklamada, “Zağnos Paşa Fatih Sultan Mehmet’in lalası olarak çocukluk çağından itibaren İstanbul’un fethine yönlendirdi. İstanbul dünyanın merkeziydi o zaman. İstanbul dünyanın en büyük şehri, Roma dünyanın en büyük devleti ve onun merkezi İstanbul idi. Çocukluk çağından itibaren hep ona heveslendi, hep ona aşık oldu; İstanbul’u fethetmeye aşık oldu Fatih. Gerçekten de üçüncü tahta çıkışında tek düşüncesi, tek sevdası İstanbul’u fethetmekti. Zaten Manisa’ya ikinci gelişinden itibaren her yere haber yolluyordu. İstanbul nasıl fethedilir, nasıl fethedilemedi bunu araştırdı. Babası zamanında İstanbul kuşatılmıştı, tam içeriye giriyorlardı ve o kuşatmada bulunanları sordu. Casuslar yolladı İstanbul’un her tarafına, İstanbul’un haritalarını çıkarttırdı. İstanbul nasıl fethedilir, nasıl olur hep bunu düşündü. Gerçekten de İstanbul’u geldi kuşattı ve kendi ismini verdiği Boğazkesen Hisar’ını (Rumeli Hisarı) bizzat yaptırmıştır. Bu hisarın ilk kulesinin ismi de Zağnos Kulesi’dir ve Zağnos Paşa’ya yaptırmıştır. Üç ayda o koca bina yapıldı. Yani boğazı kesti. Çünkü denizle irtibatının kesilmesi gerekiyordu, Karadeniz’le. Bunun yanında Bizans da kendine göre Haliç’e zincir gerdi. Bu zincir nasıl bir şeydi biliyor musunuz? Kocaman 2 metre çapında, 4-5 metre uzunluğunda kütükler, zincirle bunlar bağlıydı. Yani herhangi basit bir zincir değil. Bunların üzerinde harp edilebiliyor, yürünebiliyor. Koca koca gemiler ancak bunlar yüzünden geçemiyordu” diye konuştu.
İstanbul’un fethi sırasında yaşanan olayları da anlatan tarihçi yazar Aydın Ayhan, “Fatih Sultan Mehmed tahta çıktığında, 1452’de Boğazkesen Hisarı bittikten sonra Bizans İmparatoru vazgeçilsin diye birkaç kez insan yolladı, fakat o dinlemedi. Edirne’ye götürdü ordusunu. Fakat İstanbul’u kuşatan bir ordu vardı. Bunun başında da Akçaylı Mehmet Ağa denen kişi var ve yanında da Karesi’den gelen birlikler vardı. İstanbul surları gibi surları Edirne meydanında yaptırdı ve orduya gece-gündüz İstanbul’u nasıl fethederiz, surlara çıkış nasıl olur diye talim yaptırdı. Bu arada yine planlarını kendi çizdiği 500 kiloluk gülle atan o zamana göre dünyanın en büyük toplarını döktürdü. Daha sonra Şubat ayının sonlarına doğru, Mart başlarında İstanbul’un fethi için orduyu harekete geçirdi. Fakat çok enteresan bir şeydir; Fatih, akıl almaz bir zekayla, Peygamber efendimiz Hazret-i Muhammed döneminden sonra ilk ve son defa olarak İslam birliğini sağladı. Dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlara haberler yolladı. Kırım’dan, Horasan’dan, Türkistan’dan, Mısır’dan çıkıp geldiler. Birbirine düşman olan insanlar bile İstanbul’un fethine geldi. Böylece İstanbul 500-600 mandanın çektiği koca toplarla aylarca süren yolculukla kuşatıldı ve İstanbul’un surları dövülmeye başlandı. Karadan da İstanbul sarılmıştı fakat denizden de gelmesi gerekiyordu. Fakat bizim o zaman deniz gücümüz yoktu. Fakat Sarakuzalı korsanlara gemiler yaptırdı. 150-200 tane gemi yaptırarak ilk defa deniz gücüne sahip oldu Türkler. Ve geldiler denizden de kuşatmaya kalktılar. Hatta adamları başaramayınca Fatih atını denize sürdü. Daha sonra koca koca toplar İstanbul’u dövmeye başladı. Bu arada İstanbul’a dünyanın her yerinden yardımlar gelmeye başladı. Hıristiyan dünyası da yardım ediyordu. Gönüllü insanlar gemilerle geliyorlardı. Bizim gemiler ise küçük kalıyordu. Fakat onların ki kocaman kocaman kalyonları vardı. Bizimkiler onların yanında kayık gibi kalıyordu, onlar aşıp geçebiliyordu” dedi.
Gemileri karadan Zağnos Paşa’nın ordusu yürüttü
Zağnos Paşa’nın komutasındaki ordunun gemilerin karadan geçirilmesini sağladığını belirten Aydın Ayhan, “Macar Urban’a döktürdüğü toplar, dünyanın en büyük topları İstanbul’un fethinde çok büyük işler yaptı. İstanbul surları üç kademe halinde. Biri dışarıda iki metre surlar var, esas onun önünde savaşıyorlar. Ondan sonra büyük surlar var, bir de arkada daha büyük surlar var. Zağnos Paşa’nın ordusu; yaklaşık 50-60 bin kişilik ordu Beşiktaş sırtlarından; hani Beyoğlu tarafından Haliç’e doğru geldi. Öbür taraftan esas 300 bin kişilik Fatih’in ordusu sarıyor. Hatta gemilerin karadan yürütülmesi, Haliç’e indirilmesi olayı o zaman başlıyor. Zağnos Paşa’nın ordusu tarafından çekiliyor ve Haliç’e indiriliyor gemiler. Gemiler Haliç’e indirildiği zaman zincirle Haliç’i kapatmış olan Bizans şaşırıyor. Çünkü Bizans’ın Haliç tarafındaki kalelerinde pek adam yok. Çünkü esas müdafaayı Fatih’in 300 bin kişilik ordusuna karşı yapılıyor. Birden bire Haliç tarafından Türk gemileri gelince Bizans kuvvetlerin bir bölümünü oraya çekiyor. Böylelikle müdafaa kuvvetleri zayıflatılıyor. Hatta dipten tüneller kazıyorlar, oradan girmeye çalışıyorlar. Yürüyen savaş kuleleri var. Yani Fatih akıl almaz şeyler icat ediyor ve bunları hemen uyguluyor. Bu arada fetihten bir gün önce Zağnos Paşa’ya bir emir veriyor. Diyor ki; “sallar yap, askerini sallarla Haliç’in üzerinden geçir.” Gerçekten de Zağnos Paşa Galata’daki Cenevizli meyhanecilerden dev boyutta fıçılar satın alıyor, onları Haliç’e diziyor ve askeri koşarak karşıya geçiriyor. İslam askerlerinin sarıkları kefendir. Normal hepsinin başında başlık vardır, fakat kefenleri kolay olsun diye başlarına dolarlar. 28 Mayıs günü bir emir veriyor “bugün bütün ordumuz oruçlu olacak” diyor. O gün İstanbul’u fetheden ordu oruçludur. O gün toplar veriliyor fakat saldırı yapılmıyor. O gün fetih ordusu oruçlu ve bir emir daha geliyor “sarıklarınızı çözün” diyor. Yani ölüme hazırlanın deniyor. Askerler de sarıklarını çözüyorlar ve ölüme hazırlanıyorlar. O gün akşama kadar sadece yaptıkları ibadet oluyor. Akşam namazından sonra ordu surların önüne diziliyor ve diz çökerek hepsi namaz kılmaya başlıyorlar. Yani orada iki rekatlık Fetih Namazı, iki rekatlık Ölüm Namazı kılıyorlar. Askerler böylelikle ölüme hazırlanıyorlar. Gerçekten de Fetih Namazı kılındıktan sonra, Yatsı Namazından sonra Fatih atına biniyor ve gece saat 01.00-01.30 gibi yürüyüş emri veriliyor. Gece karanlığında ordu yavaş yavaş surlara yaklaşıyor ve ilk hücum başlıyor. Sabaha karşı kalelerin üstüne çıkmaya başlıyorlar. Bizanslılar geri çekilirken bir kapı açık kalıyor ve o kapıdan giriyorlar. Bizanslılar böyle bir şeyi hiç ummuyorlar ve birden bakıyorlar ki Türkler kalenin içine girmişler ve fetih başlamış” ifadelerini kullandı.
Zağnos Paşa İstanbul’un fatihlerinden
Zağnos Paşa’nın fetihte ikinci komutan olduğunu kaydeden Aydın Ayhan, “İstanbul’un fethine katılanların hepsi Fatih unvanlı olarak geçer. Zağnos Paşa fetihte ikinci kumandandır. Fatih Sultan Mehmet esas ordunun kumandanı, ondan sonraki 50 bin kişilik ordunun kumandanı da Zağnos Paşa’dır. Yani Zağnos Paşa İstanbul fatihlerindendir” diye konuştu.
(Özel) İstanbul’un fethinde gemileri karadan yürüten komutan Zağnos Paşa
İLGİLİ HABERLER