Tarımsal Eğitimin 171. Yılı AİBÜ’de Kutlandı

Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi tarafından tarımsal eğitim ve öğretimin başlamasının 171’inci yıl dönümü nedeniyle İzzet Baysal Kültür Merkezi Pembe salonda kutlama programı düzenlendi. Programda, ziraat konusunda yaptığı bilimsel çalışmalarla bilim dünyasına ve ülkemize çok önemli katkılar sağlayan, akademik düzeyde tarım eğitiminin usta isimlerinden Prof. Dr. Fahrettin Tosun’u öğrencileri Prof. Dr. Murat Altın ve Prof. Dr. Ali Gülümser anlattı.
BOLU - Abant İzzet Baysal Üniversitesi Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi tarafından tarımsal eğitim ve öğretimin başlamasının 171’inci yıl dönümü nedeniyle düzenlenen programa,Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Rektörü Prof. Dr. Hayri Coşkun, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erol Ayaz, Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turan Karadeniz, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü İsmail Taş ile akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Programın açılış konuşmasını yapan Dekan Prof. Dr. Turan Karadeniz, ülkemizdeki ziraat eğitimine değinerek, “Bugün ülkemizde 19 tarım meslek lisesi bulunmakta ve bu liselerde toplam 7 bin öğrenci eğitim görmekte. Her yıl da yaklaşık 1800 öğrenci, tarım meslek liselerine kayıt olmakta. Ziraat Fakültelerinde ise yaklaşık 25 bin öğrenci eğitim görmekte. Yüksek lisans ve doktora öğrencilerini de bu camiaya ilave ettiğimizde ülkemizde 40 bin öğrenci ziraat eğitimi alıyor. Toplamda 36 fakültede ziraat eğitimi verilen ülkemizde, Ziraat Fakültelerine ciddi anlamda bir talep olduğunu görüyoruz.” dedi. Ülkemizde son 20-25 yılda sebze, meyve ve hububat üretiminde artış olduğuna dikkati çeken Karadeniz, “Yaklaşık 55 üründe Dünya sıralamasında ilk 10 içinde yer alıyoruz. Türkiye; Çin Halk Cumhuriyeti ve Hindistan’ın ardından genellikle 3’üncü sırada geliyor üretim kalemlerinde. Diğer ülkelerle mukayese edildiğinde ülkemizin yüzölçümü daha küçük olsa da üretimin fazla olması elbette ki ziraat camiasının katkılarıyla ve duyarlı üreticilerimizle olmakta.” diye konuştu. Rektör Prof. Dr. Hayri Coşkun ise, bu tür etkinliklerin çok önemli olduğunun altını çizerek başladığı konuşmasında, duayen hocalarımızdan edinilecek bilgi ve tecrübelerin öğrencilerimiz için derslerinde bile öğrenemeyecekleri hazineler olduğunu söyledi. “AİBÜ Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi’ni, Dünya Gerçeklerini de Dikkate Alarak Farklı Bir Anlayışla Kurduk” Göreve geldiğinde üniversitemizde lisans ve lisans üstü düzeyde ziraat eğitimi olmadığını hatırlatan Coşkun, Bolu’nun, bölgenin ve üniversitenin ihtiyaçları ve potansiyelini dikkate alarak Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi’ni kurduklarını anlattı. Türkiye ve dünyadaki gerçekleri de göz önünde bulundurarak, YÖK’ün önerisi doğrultusunda bu fakülteyi farklı bir anlayışla kurduklarını ifade eden Coşkun, “Fakülte bünyesinde ilk defa Kanatlı Hayvan Yetiştiriciliği, Tohum Bilimleri Teknolojisi ve Yaban Hayatı Ekolojisi olmak üzere 3 bölüm açtık. Aynı zamanda Tarımsal Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi’ni kurduk. Araştırma bahçesi, geçtiğimiz bahar ayında fidan halinde kurulmuştu. Burası, alt yapısı damlama sulama ve otomasyon sistemleriyle oluşturulmuş bir araştırma bahçesi. 160 dönümlük 2B arazisini fakültemizin araştırmalarına tahsis ettik. Yüksek lisans ve doktora eğitimlerimizde de önemli bir düzeye geldik. Fakültemizin henüz çok genç olmasına rağmen bilimsel araştırma ve çalışmalarda bölgemizdeki önemli eksiklikleri gidermesini hedefliyoruz. İnşallah tüm bu çalışmalarla gençlerimizi geleceğe çok daha iyi hazırlayacağız.” ifadelerini kullandı. “Dünya’da Tarımı Gelişmemiş Bir Sanayi Ülkesi Bulamazsınız” Açılış konuşmalarının ardından Kastamonu Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seyit Mehmet Şen, “Tarımsal Eğitimin Önemi ve Beklentilerimiz” konulu konferans verdi. Konferansta öğrencilere öğütler veren Şen, insanın ilk mesleği olan ziraatin bugün rağbet gören pek çok mesleğe öncülük ettiğini vurgulayarak, “Bu meslekler, yarın belki yerlerini yeni mesleklere bırakacaklar ama ziraatin önemi hiçbir zaman azalmayacak hatta artacak. Bugün Dünya’da tarımı gelişmemiş bir sanayi ülkesi bulamazsınız.” dedi. Dünya’daki kavgaların üretilenin paylaşılmasında ortaya çıktığını hatırlatan Şen, kendi ürettiklerinin dışında diğer ülkelerde üretilenlere de el koyan ve kendilerini medeni olarak niteleyen güçlü ülkelerle ancak tarım ve sanayimizi geliştirerek baş edebileceğimizi söyledi. Konferansın ardından Erzurum Atatürk Üniversitesi ile Samsun Ondokuzmayıs Üniversitesi’nde yaptığı bilimsel çalışmalarla mesleğe önemli katkılar veren duayen hoca Prof. Dr. Fahrettin Tosun, Prof. Dr. Seyit Mehmet Şen’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Tarımda İz Bırakanlar” konulu panelde, öğrencileri emekli öğretim üyeleri Prof. Dr. Murat Altın ve Prof. Dr. Ali Gülümser tarafından anlatıldı. Bilim İnsanı Yönüyle Prof. Dr. Fahrettin Tosun… Bilim insanı olarak Prof. Dr. Fahrettin Tosun’u ele alan Murat Altın, Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde arazilerde yaptığı uzun çalışmalar sırasında kendisiyle tanıştığını ve o günden sonra öğrencisi ve asistanı olarak hep birlikte çalıştıklarını anlattı. Fahrettin hocanın Türkiye’de ilk kez 18 yıl boyunca nadas, 28 yıl boyunca ise ekim nöbeti denemeleri yaptığını vurgulayarak, bu tür çok uzun süreli araştırmaları başarıyla uygulayarak bilim dünyasına önemli katkılar sağladığını söyledi. Fahrettin Tosun’un 1965’ten 1982’ye kadar süren mera ıslah ve yem bitkileri denemesi hakkında da bilgi veren Altın, “1600 dekar üzerinde yaptığı çalışmalarla 112 kg bir ot verimliliği olan bir meradan 2 kg canlı ağırlık kazancı sağlanırken, bunların her ikisini de 3 katına çıkarmıştır. Dönemin tarım bakanı da bu çalışmalar ışığında et meselesinin ot meselesine bağlı olduğuna işaret etmiştir. Yani dünkü sorunla bugünkü sorun aynıdır ve Fahrettin hoca yaptığı çalışmalarla sorunun nasıl giderileceğini açıklamıştır aslında.” dedi. Prof. Dr. Ali Gülümser ise, ABD Nebraska Üniversitesi’nde yaptığı çalışmalardan sonra Atatürk Üniversitesi’ne geri dönen Prof. Dr. Fahrettin Tosun’un doktora öncesi dersler için uyguladığı metodun günümüzdeki Fen Bilimleri Enstitülerine öncülük ettiğini ve Türkiye’de o yıllarda ilk kez uygulandığını vurguladı. Program, hediye takdiminin ardından sona erdi.
İLGİLİ HABERLER