Gerekli önlemler alınmazsa, potansiyel osteoporoz adayısınız

Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Ortopedi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ramadan Özmanevra, osteoporoz veya halk arasında bilinen adıyla kemik erimesinin, düşük kemik kütlesi ve kemik mikro yapısının bozulması sonucu kemiklerde kırık olasılığının artması ile karakterize bir rahatsızlık olduğunu açıkladı.

Dr. Öğr. Üyesi Ramadan Özmanevra dünyada yaklaşık 200 milyon osteoporoz hastası olduğunu ve her yıl 1.5 milyon osteoporotik kırık vak’ası tedavisi yapıldığını dile getirdi. Bu vak’aların yarısından fazlasını omurga kırıkları oluştururken, bunu sırasıyla kalça ve el bileği kırıklarının takip ettiğini vurgulayan Ramadan Özmanevra, “El bileği kırıkları daha sık 50-60 yaş aralığında, omurga kırıkları 60-70, kalça kırıkları ise 70-80 yaş aralığında görülmektedir. Kadınlarda, erkeklere oranla 4 kat daha sık karşılaşılmaktadır” dedi.



“Tarama testi yapılmazsa hastalık gizlice ilerliyor”

Bu yaygın ve önemli sorunla ilgili olarak toplumun farkındalığını artırmak için tüm dünyada 20 Ekim’in “Dünya Osteoporoz Günü” olarak kabul edildiğini hatırlatan Özmanevra, osteoporozun kemiklerin daha hassas, gözenekli, güçsüz ve kırılgan olmasına yol açtığını belirtti. Özmanevra, genel olarak ileri yaş hastalığı olarak bilinmesine rağmen yetersiz beslenme, hareketsiz yaşam koşulları, genetik hastalıklar ve bazı hormonal bozukluklar sebebiyle erken yaşlarda da ortaya çıkabilen bu rahatsızlığın kırık oluşumuna ya da tarama testleri yapılana kadar bulgu vermeden ilerlediğinin altını çizdi. Özmanevra, hastalığı erken saptamanın son derece önemli olduğunu ve genellikle cerrahi müdahale gerektiren kalça kırıklarında operasyonun, riskli komplikasyonlar gelişmeden ivedilikle yapılmasının önemli olduğunu ifade etti. Omurgada oluşan kırıkların sırtta şiddetli ağrıya, kamburluğa ve boy kısalmasına yol açabildiğini kaydeden Özmanevra, komplikasyon oranı normal kırıklara göre daha yüksek olan osteoporotik kırık tedavisine yaklaşımın farklı olduğunu ve kaynamama ya da implant yetmezliğinin daha sık görüldüğünü açıkladı.



Osteoporoz dönemleri 50-70 ve 70 yaş üzeri olmak üzere ikiye ayrılıyor

Özmanevra, görülme sıklığı fazla olan bu metabolik kemik hastalığının, postmenapozal ve senil (yaşlılığa bağlı) olarak adlandırılan iki tipi bulunduğunu söyledi. Özmanevra, postmenapozal tipin 50 ile 70 yaş arasında görüldüğünü ve sıklıkla radius alt ucu (distal radius) ve omurga (vertebra) kırıklarına rastlandığını ifade ederken Senil tipin ise 70 yaş üzerindeki kişilerde kalça kırığı ile birlikte karşımıza çıktığını belirtti.



Tek bir sebebi yok, önlem almak şart

Özmanevra, osteoporoz gelişimine yol açan için risk faktörlerini; hareketsizlik, aşırı spor, aşırı zayıflık, düşük kalsiyum alımı, depresyon, sigara, alkol, yetersiz beslenme, ileri yaş, cinsiyet (kadınlarda daha sık görülüyor), aile öyküsü, eski kırıklar, uzun süre kortizon kullanımı, romatoid artrit, D vitamini yetmezliği ve bazı hormonal bozukluklar olarak sıraladı.



“Ne çok az ne de aşırı spor yapılmalı”

Fiziksel aktivitenin az olmasının osteoporoz için en önemli risk faktörü olduğunu ifade eden Özmanevra, bu hastaların bir kaç ay içinde kemik kütlelerinin yaklaşık %30’unu kaybettiğini ve eski düzeye ulaşabilmelerinin zaman alabildiğini söyledi. Aşırı sporun ise östrojen düzeyinde azalmaya sebep olarak kırık riskini arttırabildiğini dile getiren Özmanevra, diyet yapıldığında ise vitamin ve mineral takviyesi ile düzenli egzersizin kas ve kemikleri güçlendirmek için gerektiğini vurguladı.



“Çocukluk döneminde yeterli kalsiyum alımı çok önemli”

Çocukluk ve yetişme döneminde kalsiyum alımı ne kadar çok olursa yaşlanma ile ortaya çıkacak kırık riskinin de azalacağını söyleyen Ortopedi Uzmanı Özmanevra, sigara içmenin de osteoporoz riskini iki kat arttırdığının, kemik yapıcı hücreleri iş yapamaz duruma getirip, kemik kan dolaşımını da azalttığının ve besinlerle alınan kalsiyumun kemik koruyucu etkisini düşürdüğünün altını çizdi.



“Alkol kullanımı hem erkek hem de kadın için osteoporozu tetikliyor”

Özmanevra, aynı şekilde alkolün kalsiyumu düzenleyen hormonları etkileyerek kemik yapımını azalttığını ve osteoporoza zemin hazırladığını ve kadınlarda erken menopozun erkeklerde ise testosteron yetersizliğinin osteoporoza neden olduğunu açıkladı. Özmanevra, osteoporoz oluştuktan sonra hem sağlıkla hem de çevreyle ilgili faktörlerin (kas zayıflığı, denge ve koordinasyon bozukluğu, baş dönmesi, kısa süreli baygınlık atakları, bilinç kaybı vb.) kırık riskini beraberinde getirdiğini vurguladı.



Erken teşhis, tedaviden daha önemli

Özmanevra, erken teşhisin hayat kurtarıcı bir işleve sahip olduğunu belirterek, “Osteoporoz oluştuktan sonra tedavi etmekten çok; gelişmesini önlemek temel amaçtır. Erken teşhis için özellikle 50 yaşını geçen kadınların osteoporoz taramasından geçmesi önem arz etmektedir. Bu tarama, kemik mineral yoğunluğunun ölçümü, bazı kan tetkikleri ve gerekirse radyolojik tetkikleri içermekte ve kısa sürede tanı konulabilmektedir“ ifadelerini kullandı.
İLGİLİ HABERLER