Yaş aldıkça yağlanmaların, gevşekliklerin, sürekli artan selülitlerin kadınların peşini bırakmadığını belirten Dr. Arif Eroğlu, güne başlarken ilk olarak vücutta komplekse sebep olan bölgeleri saklayan kıyafetler seçmenin ruhu negatif etkilediğini ve yaşam enerjisini düşürdüğünü söyledi.
Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Dr. Arif Eroğlu, “J-Plazma vakitsiz, koşturan, yoğun hanımlar için sosyal bir kurtarıcıdır. Yaş ilerlerken ve menopoz yavaş yavaş kendini belli edip hormonlar bozulurken hiçbir kadın köşesine çekilip vücudundaki şekil bozuklukları ve selülitlerle ile yaşamak zorunda değil. Hayat artık eskiden çok farklı. Çalışma hayatının aktif olarak içinde olan kadınlarda prezentasyon çok önemli. 3D Lazer Lipoliz vücut şekillendirmede altın standart. Bel, böbek, sırt, basenler, bacak içleri, kollar, bananalar, dizler, baldırlar, bilekler, gıdı olmak üzere yağ fazlalığı olan her bölgeye uygulanabiliyor. 3D Lazer Lipoliz vücudumuzu yeniden şekillendirirken J-Plazma selülitleri silip atarak bize tek seansta yeni, gençleşmiş, sıkılaşmış bebek gibi bir cilt sunuyor. Güzelliğimize ve vücudumuza gösterdiğimiz özen, hayata olan bağlılığımızın önemli bir göstergesi” dedi.
Dr. Eroğlu, bölgesel yağlanmalarda kalıcı ve etkili 3D Lazer Lipoliz’in vücudu yeniden şekillendirmede tercih edildiğini, selülit ve gevşeme probleminde J-Plasma ile desteklenirse mükemmel sonuca ulaşılabileceğini kaydederek, “Radyofrekans ve Helium denilen iki farklı enerjinin sinerjisi ile oluşan plazma enerjisi cilt altını anında 80-85 dereceye yükselterek selülite sebep olan fibröz septaları kırarak ve cilt dokusunda elastin- kolajen uyarımı yaparak nem miktarını arttırıyor, cildi kadifemsi bir parlaklığa ve yumuşaklığa kavuşturuyor. J-Plasma cildi yeniden yapılandırarak sıkılaştırıyor ve gençleştiriyor. J-Plasma sadece bir vücut şekillendirmede kullandığımız selülitli dokuları düzelten bir cilt gençleştirme uygulaması değildir. Aynı zamanda bir cilt germe yöntemi olarak kabul edilebilir. Zamanla vücudumuzda bölgesel yağlanma kaynaklı şekil bozukluklarının yanında selülitli dokuda artış, elastikiyet kaybı, cilt altı bağ dokusunda azalma ve yaşın ilerlemesine bağlı karşı konulamaz cilt sarkmaları meydana geldiğinde günümüzde en etkili ve kalıcı yöntem 3D Lazer Lipoliz. Buna ek olarak kullanılan J-Plasma deri kalitesini arttırmada en yeni ve üstün teknoloji. En büyük tercih sebepleri 3D Lazer Lipoliz ve J-Plasma’nın hemen etki göstermesi, tek seans olması ve etkinin artarak uzun yıllar boyunca devam etmesi ve sonucun kalıcı olması. 3D Lazer Lipoliz sonrasında spor sonrası hamlama duygusu gibi hafif bir rahatsızlık veren his dışında ciddi bir ağrısı sızı olmaz, küçük bölgelerde bir öğle arasında bile yatırılabilecek kolaylıkta bir uygulamadır. Elastikiyetini kaybederek cildi dalgalanan selülitleri artan kişilere 3D Lazer Lipoliz ile birlikte j-Plasma yaptırmalarını tavsiye ediyorum. J-Plasma vücut şekillendirmede derisi gevşek hastalar için uygulanan yeni jenerasyon bir deri sıkılaştırma teknolojisidir. J-Plasma klasik bir cerrahi değildir, non-invaziv bir girişimdir. J-Plasma teknolojisi hem var olan kolajen liflerini maksimum derecede kısaltır hem de yeni kolajen liflerin oluşumunu sağlar. j-Plasma teknolojisinde radyofrekans enerjisi helium gazı ile birleşir ve helium gazı radyofrekans enerjisini arttırarak çok güçlü ve hızlı bir şekilde plasma enerjisiyle dokularda sıkılaşma etkisi oluşturur. J-Plasma uygulaması anında gözle görünen bir sonuç oluşturur. J-Plasma tedavisinde ortaya çıkan helium plasma enerjisi deri altındaki ısıyı maksimum kolajen kontraksiyonu ve yeni kolajen uyarımı oluşturmak için gerekli olan 80 - 85 dereceye ulaştırınca protein-demir trapanları meydana gelir, bu sayede mevcut kolajenler hemen kısalır. Uzun zamanda çıkan etkisi kontrollü ısı hasarına bağlı hızlı bir iyileşme cevabının oluşturduğu yeni kolajen uyarımıdır” diye konuştu.
J-Plasma’nın diğer radyofrekans enerjilerinin sağladığı ısılardan farklı olarak cilt altında ısıyı 42 dereceden 85 dereceye hızla çıkarırken deri yüzeyine hiçbir zarar vermediğini belirten Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Dr. Eroğlu, “Uygulanması sırasında kullanılan teknoloji cilt altı ısının 80-85 dereceye ulaştığı halde deri yüzeyinin ısısının 40-42 dereceyi geçmesine izin vermez bu nedenle de deri yüzeyinde ısı hasarı oluşmaz. FDA onaylıdır. J-Plasma dışında deri yüzeyinde bu ısıya ulaşabilen herhangi bir cihaz, ciltte yanık ve doku ölümü riski taşımasından dolayı güvenli değildir. Cilt germe ve doku sıkılaştırma amaçlı uygulanan tedavilerde cihazların oluşturduğu iç ve dış arasındaki ısı farkı ne kadar fazla olursa etkileri daha fazladır. J-Plasma dışındaki cihazlarda değer aralığı 15- 25 derece iken J-Plasma‘da bu aralık 45 derecedir. Bunun anlamı diğer teknolojilere göre J-Plasma‘nın çok etkili ve güvenli olduğudur. Isı deri altı dokuda hızlıca artar ve hızlıca soğur. Bu fibröz septal ağda maksimum sıkılaşmayı sağlarken deri yüzeyinde selülitlerin yok olmasına neden olur. Cilt altındaki yüksek ısıya çok kısa sürede ulaştığı için deri altındaki bağ dokusunda ani ve maksimum kontraksiyon oluşur. Bu J-Plasma‘nın uygulandığı dokudaki sıkılaşma ve ütülenme etkisinin daha kusursuz olmasını sağlar” açıklamalarında bulundu.
Kadınlarda vücut problemlerine dikkat
İLGİLİ HABERLER