Verem hastalığı en sık akciğerlerde görüldüğünü belirten Prof. Dr. Serdar Erturan, "2-3 haftadan uzun süre öksürük, balgam, ateş, gece terlemeleri, iştahsızlık, kilo kaybı, yorgunluk, halsizlik, soluk darlığı, göğüs ve sırt ağrısı, akciğer dışı verem hastalığı olanlar da o organa ait farklı belirtiler olabilir." dedi.
Medicana Bahçelievler Hastanesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Uzmanı Prof. Dr. Serdar Erturan, verem hastalığı hakkında önemli bilgiler verdi. Verem hastalığının etkeninin ‘mycobacterium tuberculosis complex’ adı verilen bakteri olduğunu belirten Prof. Dr. Erturan, "Verem mikrobu, hasta kişilerin öksürmesi, hapşırması ve konuşması sırasında oluşan damlacıklar içinde havaya atılır. Bu damlacıkların solunması ile sağlıklı kişiler mikrobu alır. Mikrobun bulaştığı herkes hastalanmaz." dedi.
"Havasız alanlar riskli ortamlardır"
Prof. Dr. Erturan, verem mikrobunun kişiyi hastalandırmadan vücutta uyur durumda kaldığını ve bulaşma açısından en riskli kişilerin hastayla uzun süre aynı ortamı paylaşan aile bireyleri ve yakın arkadaşları olduğunun altını çizerek "Güneşten gelen ultraviyole ışınları verem mikrobunu kısa sürede öldürür. Bu nedenlerle insanların kalabalık olarak yaşadığı havalanması yetersiz güneş girmeyen ortamlar buluşma için en riskli ortamlardır." ifadelerini kullandı.
Dünya nüfusunun üçte birine verem mikronunun bulaştığı bildiren Prof. Dr. Serdar Erturan, "Dünya Sağlık Örgütü‘nün (DSÖ) 2016 yılı verilerine göre verem, dünyada ölüm nedenleri sıralamasında 10’uncu sıradadır. 2018 yılında tüm dünyada 10 milyon verem hastası vardır. Verem nedeniyle 1,5 milyon kişi hayatını kaybetmiştir. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2018 yılında Türkiye’de 11 bin ,576 verem hastası vardır. Verem hastalığı en sık akciğerlerde görülür. 2-3 haftadan uzun süre öksürük, balgam, ateş, gece terlemeleri, iştahsızlık, kilo kaybı, yorgunluk, halsizlik, soluk darlığı, göğüs ve sırt ağrısı, akciğer dışı verem hastalığı olanlar da o organa ait farklı belirtiler olabilir. Lenf bezi büyümesi, kanlı idrar ve kemik ağrıları hastalarda en sık görülen yakınmalardır. Hastanın yakınmaları ve akciğer filmi bulguları veremden şüphelenmeyi sağlar. Kesin tanı balgamda verem mikrobunun saptanmasıyla konulur. Tüberkülin deri testi (TDT) veya PPD ve bazı kan testleri, kişinin daha önce verem mikrobuyla karşılaşıp karşılaşmadığını gösterir, hasta olup olmadığını söylemez." diye ifade etti.
"Düzenli ilaç kullanılmalıdır"
Verem hastalığının tedavisinin en az altı ay süreyle,düzenli ilaç kullanılarak yapıldığını kaydeden Prof. Dr. Erturan şu konulara dikkat çekti: "Hasta ilaçlarını düzenli kullanmazsa verem mikrobu ilaçlara direnç geliştirir. Dirençli verem denen bu tipte tedavi çok zor ve uzun sürelidir. (18-24 ay) Bu nedenle tüm dünyada başarılı bir tedavi için hastanın ilaçlarını sağlık personeli veya sorumlu bir kişinin gözetiminde içmesine önem verilmektedir. (Doğrudan gözetimli tedavi) Ülkemizde verem tedavisinde kullanılan tüm ilaçlar, Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanmakta ve hastalara Verem Savaş Dispanserleri aracılığıyla ücretsiz olarak doğrudan gözetimli tedavi uygulanmaktadır. Toplumu verem hastalığından korumanın en etkili yol, bulaşıcı olan verem hastalığı tanısının hızla konup tedavisine başlanmasıdır. Bağışıklığı baskılanmış kişilere (şeker hastalığı, böbrek yetmezliği gibi) verem hastası ile yakın temasta olan kişilere koruyucu tedavi verilebilir. BCG aşısı özellikle çocuklarda görülen, kanla yayılan ve beyin zarını tutan (menenjit) verem formlarına karşı koruyucudur. Aşı takviminde ikinci ayını dolduran bebeklere yapılmaktadır."
"Sırt ağrısı ve aşırı terleme tüberküloz (verem) belirtisi olabilir"
İLGİLİ HABERLER