Sakarya Üniversitesi Diaspora Araştırmaları Merkezi (DİAM) Federal Almanya’daki Türkiye kökenlilerin yaşadıkları hak ihlalleri hakkında bir rapor hazırladı.
SAÜ Rektörlük Senato Salonunda düzenlenen basın toplantısına Rektör Prof. Dr. Muzaffer Elmas, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Atilla Arkan ve DİAM Müdürü Doç. Dr. Bünyamin Bezci katıldı. Toplantıda açıklanan raporun sonuçlarına göre, Almanya’da gözaltına alınan yabancılara şiddet uygulamalarına rastlandığı, hapishaneler gibi tamamen kontrol altındaki yerlerde kültürel olarak farklı değerlere sahip olan yabancıların hassasiyetlerine dikkat edilmediği gibi sonuçlar ortaya çıktı.
Projenin yürütücülüğünü yapan Doç. Dr. Bünyamin Bezci, DİAM olarak ilk araştırmalarını yaptıklarını ve bu kapsamda öncelikle insan hakların konusunu ele aldıklarını söyledi. Doç. Dr. Bezci, bu çerçevede hazırladıkları “Almanya 2014 Hak ve Özgürlükler Raporu”na göre yabancıların yaşadığı hak ihlallerinin önemli bir kısmının vatandaşlık ve vize işlemleriyle aile birleşimi konularında yoğunlaştığını, Federal Almanya’nın AB üyesi ülkelere tanıdığı çifte vatandaşlık hakkını siyasiler arasındaki farklı tezlere rağmen Türkiye kökenli göçmenlere tanımamakta ısrar ettiğini gördüklerini ifade etti.
Farklı bir kültürel çerçeveye sahip Türkiye kökenlilerin karşı karşıya kaldıkları ayrımcılığın dini ve kültürel haklar bağlamında da gözlendiğini aktaran Doç. Dr. Bezci, “Bu konuda Müslüman kadınların başörtüsüyle çalışma hakları halen sorgusuz olarak sağlanabilmiş değildir. İlk ve orta öğretim kurumlarındaki din dersi konusu ise iki tarafın da olumlu çabalarına rağmen halen çözüme kavuşmuş değildir” dedi.
Doç. Dr. Bezci, helal gıda, sünnet, dini haklar, camilere yönelik yapılan saldırılar, yerel seçimlerde oy hakkı ve eğitim gibi birçok alanda Müslümanlara ayrımcılık yapıldığını tespit ettiklerini belirterek, Federal Almanya’da yaşanan hak ihlallerinin yabancılar konusunda giderek sistematikleştiğinin gözlemlendiğini vurguladı. Doç. Dr. Bezci, “Otuz yıl önce münferit olaylar olarak değerlendirilen cami, yabancıların evleri, mülteci kamplarının yakılması olayları sistematikleşmenin en önemli işaretini taşımaktadır. Yaygın ayrımcılık iddiaları bürokrasi, eğitim sistemi ve iş hayatında artarak devam etmektedir. Hukuksal önlemlerin yanında hükümetlerin toplumsal zihniyet dönüşümü için de algı oluşturmaya çalışması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.