İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Tekfur Sarayı ‘Müze’ olarak kapılarını açtı

İSTANBUL (İHA) – İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 2005 yılında ilk restorasyon çalışmalarına başlanan Tekfur Sarayı, müze olarak kapılarını ziyaretçilerine açtı.

Edirnekapı’da kara surlarına bitişik olarak inşa edilen Tekfur Sarayı, müze olmasına karar verilmesinin ardından kapılarını ilk kez ziyaretçilerine açtı. Açılışa İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Hayri Baraçlı’nın yanı sıra çok sayıda sanatsever katıldı. Öte yandan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kentsel Tasarım Müdürlüğü tarafından UNESCO İstanbul Tasarım Şehri Projesi taahhütleri kapsamında 17-22 Aralık tarihleri arasında düzenlenecek olan ‘Craftweek’ zanaat haftası etkinliğinin açılışı da müze ile birlikte yapıldı. Etkinlikler kapsamında 1 hafta boyunca atölyeler, söyleşiler, şehrin sanat, tasarım ve zanaat noktalarına geziler gerçekleştirilecek. İBB tarafından 2005 yılında ilk restorasyon çalışmalarına başlanan Tekfur Sarayı’nda ise çini eserler, cam ve çömlek eserleri yer alacak.

“Sanatı yaşatabilmek adına desteklemeye de devam edeceğiz”

Bu tür faaliyetleri desteklediklerini ifade eden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Hayri Baraçlı, “Burada bulunan sanatın değerini öğretmek ve aynı zamanda onun ögelerini ortaya koyabilmek bizim için de çok önemliydi. Sanata değer verebilmek adına, sanatı yaşatabilmek adına ve aynı zamanda sanatçıyı da özendirebilmek adına bu organizasyonları destekliyoruz ve desteklemeye de devam edeceğiz. Bu çalışmalar da bizi heyecanlandırıyor” ifadelerini kullandı.

“Özgün mimarisini bozmadan yine evrensel kurallara uygun olarak malzemeler kullanıldı”

Tekfur Sarayı’nın restorasyonu hakkında bilgi veren Prof. Dr. Sümer Atasoy, “Tekfur Sarayı uzun yıllar dört duvar olarak kaldı. Hiçbir şekilde el değmedi. İlk defa 1956 yılında Bizans Kongresi, İstanbul’da yapılacağı için o nedenle ilk temizlik burada yapılmış ve çürümüş, dökülmüş bölümleri desteklendirilerek ziyarete açılmıştır. Çeşitli yıllarda burada restore edilmesi için bir takım girişimler bulunuldu. ‘Burayı ne şekilde kullanacağız?’ diye bir takım projeler geliştirildi. Fakat hepsi yarım kaldı. 2006 yılından itibaren burada esaslı bir restorasyon projeleri geliştirildi ve yapılmaya başlandı. Burada, özgün mimarisini bozmadan yine evrensel kurallara uygun olarak malzemeler kullanıldı ve üretildi” dedi.