Dünyada tarım arazilerinin her geçen gün azaldığını kaydeden Greenza Türkiye Genel Müdürü Abdullah Er, bu olumsuz duruma rağmen milli bir servet olan toprağın canlılığını koruması için hala bir şansı olduğunu söyledi.
Avrupa kıtasının tamamında kentleşme, altyapı çalışmaları ve yanlış tarım uygulamaları nedeniyle her yıl 100 milyon hektar büyüklüğünde tarım arazisi yok oluyor. Türkiye’de ise geçtiğimiz bir yılda 162 bin hektarlık alan artık tarım için kullanılmıyor. Greenza Türkiye Genel Müdürü Abdullah Er, dünyada her geçen gün azalan tarım alanları ile ilgili açıklama yaptı.
Dünya nüfusunun 2050 yılında 9 milyara, Türkiye nüfusunun da 100 milyona ulaşabileceği bilgisini veren Er, "Artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için atılan şehirleşme adımları ve toprak ile bitkilerin verimini artırmak için bilinçsizce kullanılan suni tarım ilaçları, her yıl topraktaki canlılık seviyesinin azalmasına ve tarım arazilerinin kaybedilmesine neden oluyor. Türkiye’deki 37 milyon 802 bin hektar tarım alanının yaklaşık 19,5 milyon hektarlık bölümüne ekim yapılırken son 10 yılda Türkiye’de toplam ekilebilir tarım alanlarında yüzde 4’e yakın bir düşüş görüldü. Ekili alandan elde edilen verimliliğin sürekli azaldığı ülkemizde son 1 yılda 162 bin hektarlık tarım arazisi kaybedildi. Son 50 yılda toprak içerisindeki mikroorganizma sayısında 4 kat azalırken, toprak canlılık seviyesi ve verimlilik giderek düşüyor. Bu olumsuz duruma rağmen milli bir servet olan toprağın canlılığını koruması için hala bir şansı var" dedi.
"2 cm verimli toprağın oluşması 500 yılı buluyor"
Toprağın içerisinde yüzde 45 oranında mikroorganizma bulunduğunu sözlerine ekleyen Er, "Toprak; yüzde 25 su, hava ve organik maddelerle canlı yapısını koruyor. Bir kaşık sağlıklı toprak 100 milyon ile 1 milyar arası bakteri içerirken, topraktaki yüzde 1’lik mikroorganizma artışı toprağın su tutma kapasitesini 90 bin litre artırabiliyor. Topraktaki mikroorganizmalar bitki köklerinin ulaşamayacağı yerlerdeki mineral, vitamin ve suyu sağlarken bitki de bunun karşılığında mikroorganizmalara besin ileterek yaşamalarını sağlıyor. Ancak bu denge, toprağın değil yalnızca bitkilerin verimini artırmak için kullanılan suni gübreler nedeniyle her geçen yıl bozuluyor. Sadece 2 cm verimli toprağın oluşması için gereken süre ise 500 yılı bulabiliyor. Zengin tarım arazilerine sahip Türkiye’de toprak canlılığını kazanmak için atılacak pek çok adım bulunuyor" diye konuştu.
“Toprak, gelecek kuşaklara aktarılması gereken milli bir servet”
Son 50 yılda toprak içerisindeki mikroorganizma sayısında 4 kat düşüş yaşandığını belirten Er, "Toprağı korumak, bitki verimini de sürdürülebilir kılmak için temel koşuldur. Biyoteknoloji alanındaki çalışmalar ve topraktaki canlılık seviyesini artırmak için geliştirilen mikrobiyal gübreler sadece bir hasat dönemi için değil toprak ve bitki verimini sürekli kılmak adına önemli bir gelişmedir. Avrupa ve Amerika başta olmak üzere pek çok ülkede kullanılan mikrobiyal gübre, dünya genelinde 2017 yılında 3 milyar dolarlık bir pazara ulaştı. 2022 yılında ise sektörün 6 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Biz de Bontera mikrobiyal gübre ürünlerimiz ile Türkiye topraklarının verimini korumak, Anadolu’nun topraklarını geleceğe taşımak için 2016 yılından beri var gücümüzle çalışıyoruz. Türkiye’nin artan gıda ihtiyacına yönelik uygun maliyetli yüksek verimli ürünler için toprak sağlığını koruyan organik gübreye olan ihtiyacın önümüzdeki dönemde giderek artacağını öngörüyoruz" açıklamalarında bulundu.
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *