Eğitim Bir-Sen Bursa 1 No’lu Şube Başkanı Ramazan Acar, 12 Eylül 1980 yılında yapılan darbeyi değerlendirdi. Acar, o günleri karanlık bir çağ olarak adlandırdı.
Eğitim Bir-Sen Bursa 1 No’lu Şube Başkanı Ramazan Acar, 39 yıl önce 12 Eylül 1980’de yapılan askeri darbeyi değerlendirdi. O günleri karanlık bir çağ olarak adlandıran Başkan Ramazan Acar, cumhuriyet tarihi boyunca yapılan darbelerin ülkeyi geri götürdüğünü vurgulayarak, “1960 askeri darbesiyle başlayan, 71 Muhtırasıyla devam edip, 12 Eylül’le bütün sistemi askeri anlayışla değiştiren darbeler silsilesi, 28 Şubat, 27 Nisan e-muhtırası ve son olarak 15 Temmuz darbe girişimiyle devam etti. Bütün bu darbe süreçlerinde bir başbakanın ve iki bakanın idam edildiği, siyasetçilerin derdest edildiği, binlerce kişinin hapishanelere doldurulduğu, işkencelerden geçirildiği kara günler yaşandı. Bütün ülke baştanbaşa terörize edildi. Millet irâdesi postallarla çiğnendi. Yapılan her darbe ile ülkemiz gerilemiştir. Başarısız girişimde dahi istikrarlı gidişat sekteye uğratılmıştır” dedi.
“Cezâsız kalanlar tekrar darbeye kalkıştı”
Darbelerin önüne geçmenin yolu ile ilgili olarak cezâ sisteminin aciz kaldığını söyleyen Ramazan Acar, “Darbeleri önlemenin önemli eşiklerinden birisi darbecilerle hesaplaşmak ve onları yargılayıp cezalandırmaktır. Nitekim bu yapılmadığı için 1960 darbesi 1980 darbesinin yolunu açmış, 1980’de emperyalizmin “Bizim çocuklar” dediği darbeciler önce 28 Şubat’ta sonra da 15 Temmuz’da millî iradenin karşısına çıkmışlardır. 12 Eylül darbecileriyle yargı önünde geç hesaplaşıldığı için darbeciler maalesef hak ettikleri cezâyı almadılar. Yanı sıra 12 Eylül’ün psikolojik ayağını yürüten başta medya olmak üzere iş dünyası ve yargı ayağına dokunulmadı. 12 Eylül’de darbenin dış bağlantısına karşı da güçlü bir koruma geliştirilemedi. Benzer bir durum 28 Şubat darbesi için de geçerlidir. 28 Şubatla zamanında hesaplaşılabilmiş olsa belki 15 Temmuz hain darbe girişimine cesâret edilemeyecekti” şeklinde konuşmasını sürdürdü.
Anayasada yapılan defalarca değişikliğe rağmen hâlâ darbe ruhundan tam anlamıyla arındırılamadığı görüşünü ifade eden Acar, anayasada gördüğü eksikliklerle ilgili olarak anayasa değişiklikleri yeterli değil diyerek şunları aktardı:
“Darbe sistematiğinin en kanlılarından olan 12 Eylül’ün en temel özelliği devletin ruhunu tamamen darbeci anlayışla inşa etmek maksadıyla bir anayasayı tanzim etmiş olmasıdır. Defalarca değiştirilmesine rağmen darbeci ruhunu ve tezâhürlerini hala derin bir şekilde hissetmekte hatta görmekte olduğumuz anayasanın bu ruhu mevzuattan müfredata, bürokrasiden devlet felsefesine kadar Demokles’in kılıcı gibi başımızın üzerinde sallanıp durmaktadır. Bugüne kadar yapılan kısmi anayasa değişiklikleri, hükümet sistemi ve bürokratik işleyişteki değişiklikler oldukça önemli olmakla birlikte darbeci anlayışın beslendiği paradigmadan kurtulmak için bu değişiklikler yeterli değildir. Tam bir arınış ancak, darbenin arkasındaki emperyalizmden içerideki etkenlere kadar darbe sistematiğini harekete geçiren bütün faktörlerle hesaplaşmakla ve paradigmal düzeyde bir değişimle mümkündür. Bu değişimin yolu ise 82 Anayasası’nda değişiklik yapmaktan öte yeni bir anayasayı ve buna bağlı yeni bir anayasal düzeni millet iradesinden süzüp bir toplumsal sözleşme şeklinde inşa etmekten geçmektedir.”
Her zaman milletin iradesinin yanında yer aldıklarını ve darbenin, darbecilerin karşısında durduklarını vurgulayan Ramazan Acar son olarak kalkışılan 15 Temmuz darbe girişimini ve bu girişim karşısındaki duruşlarını hatırlattı. Acar konuşmasında milletin iradesini işaret ederek sözlerini şu şekilde tamamladı:
“15 Temmuz’da meydanlara ilk inen konfederasyon olarak, 12 Eylül Anayasası ve düzeni karşısında değişim irâdesine de öncülük ettik, ediyoruz. Darbe düzeninin değişmesi, darbenin ürünü olan yasakların kalkması, özgürlüklerin alanının genişletilmesi ve yeni bir anayasanın yapılması konusunda etkili ve kararlı çalışmalarımız ve aldığımız önemli mesafeler oldu. Aynı şekilde 28 Şubat darbesinin ürünü yasakçı düzenleme ve uygulamaların çöp tenekesine atılmasında da Eğitim Bir-Sen ve Memur-Sen olarak büyük katkımız oldu. Bu vesileyle 12 Eylül darbesini, arkasındaki dış merkezi ve her darbede karşımıza çıkan ihanet taşeronlarını bir kez daha kınıyor, her darbede darbecilerin karşısında ve milletin yanında duran, Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütü olarak bundan sonra da millet irâdesini boğmaya kalkan her türlü güç ve girişimin karşısında durma kararlılığımızı yineliyoruz.”
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *