Adayorum haber sitesi Genel Yayın Müdürü İbrahim Bulut, Yükseköğretim Kalite Kurulu başkanlığı görevine seçilen Sakarya Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas'ı 'Ankara'da daha büyük başarılara imza atacaktır' diyerek, köşe yazısı ile uğurladı.
Ne yazık ki ülkemizde demokrasinin güçlenmesi çok uzun zaman aldı.
Millet olarak çok ağır bedeller ödedik.
Halkın oyuyla seçilmiş Başbakanımız asıldı!
Utanç duyulacak bir karara imza atanları bu toplum affetmedi.
27 Mayıs’ta darbeciler en yoğun desteği üniversitelerden görmüştü.
Rahmetli Başbakanımız Sayın Adnan Menderes şehit edilmeden önce hakkında üniversite hocaları ve gazeteciler tarafından kara propaganda üretilmişti.
Hukukun, özgürlüğün, demokrasinin yanında olması gereken üniversiteler ve medya o dönem darbeyi alkışlıyordu.
Buna benzer bir durumu 28 Şubat döneminde yaşadık!
Bilim yuvası olduğunu varsaydığımız üniversiteler ve rektörler 28 Şubat döneminde bilim yapmayı değil muhbirlik ve bekçilik yapmayı tercih etmişlerdi!
28 Şubat döneminde en rezil uygulamaların büyük bir kısmına maalesef Sakarya Üniversitesi’nde de şahit olmuştuk.
Şimdi geriye bakıp o acı günleri hatırladığımızda ne büyük bir felaket yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz.
Bu kabus dolu günlerin ardından, Türkiye’nin normalleşmesiyle birlikte Prof. Dr. Muzaffer Elmas Sakarya Üniversitesi’ne rektör oldu.
Büyük bir umut olarak görüldü…
Şehir, ülke, vatandaşlar ve siyasetçiler dahi herkes ondan çok şey bekliyordu…
Aslında SAÜ’deki profesörden okutmanına, kütüphanecisinden öğrencisine tüm farklı kesimlerin mutabık olduğu tek bir konu vardı, herkes Elmas’tan şunu bekliyordu; “Özgürlük ve kalite...”
28 Şubat’çı zihniyetin ne özgürlük ne de üniversitenin standardını yükseltmek gibi bir derdi yoktu. Onlar için mesele sadece rejim bekçiliği yapmaktı!
“Akademisyenlerin özgür olması, öğrencilerin arasında ayrım yapılmaması, uluslararası standartların yakalanması…”
Böylesine dertleri kesinlikle yoktu!
İşte bu yüzden herkes Elmas’tan bu anlayışı egemen kılmasını bekliyordu.
Elmas aslında bu beklentilerin hepsini bile isteye göreve başladı.
Normalleşme adına atılması gereken adımları attı.
28 Şubat mağduru akademisyenlerin haklarını iade etti. İdeolojik fişlemelere son verdi. “Biz rektörden farklı düşündüğümüz için bize şu verilmedi vs…” şeklinde bir şikayeti veya gönül koymayı hiç duymadık.
Akademik başarıya odaklandı. SAÜ’yü uluslararası kalite standartlarıyla buluşturdu.
Şehirle uyum içerisinde oldu. Başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere SATSO ve SESOB ile iyi ilişkiler kurdu.
Medya ile çok yakın oldu. Şehrin sorunlarına ilişkin üniversite olarak çözüm yolları bulmaya çalıştı.
Elmas’ın bu süreç içerisinde en fazla eleştirildiği husus, üniversite yönetim şeklinde hocalar arası yaşanan gerilimlere fazla müdahale etmemesi oldu.
SAÜ’de hocalar arasında yaşanan sorunların iyice arttığını biliyoruz. Ve bu sorunların en azından bir kısmı rektörlük marifetiyle çözüme kavuşturulabilirdi.
Elmas’ın bu sorunları çözmekten yana irade koymadığı söylenip durdu.
Hoş bahsettiğimiz insanlar çocuk değil. Bu toplumun en aklı fikri yerinde olması gereken insanları. Koca profesörlerden, doçentlerden bahsediyoruz.
Bunların birbirleriyle olan kavgalarını Elmas’ın tek tek yönetmesi belki biraz zordu.
Ancak idari yapının sessiz kalmasından kaynaklanan ciddi sorunlar olduğu için Elmas’a bu tarz eleştiriler gelmişti…
İyi tarafı çok fazla olmasına karşın yine de bildik deyimle “İyisiyle kötüsüyle” diyelim, Muzaffer Elmas Sakarya Üniversitesi’ne ve Sakarya’ya çok hizmet etti.
Biz iyiliklerine daha fazla şahidiz.
Eksik, hata herkeste olur. İnşallah bunlardan da gereken dersleri çıkaracaktır.
Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas, Yükseköğretim Kalite Kurulu Başkanlığı’na atanmasının ardından SAÜ’ye veda etti.
Umarız Ankara'da daha büyük başarılara imza atacaktır.
Kendisine yeni görevinde başarılar dilerim…