GİMDES Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer, çeşitli konulardan dolayı İslam aleminin boykot çağrıları yaptığına dikkat çekerek "Boykotlara rağmen bu firmalar bundan güçlenerek çıkıyorlar" dedi.
Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer, İslam aleminin boykot çağrıları ile ilgili boykotlara rağmen firmaların bundan güçlenerek çıktığını ifade etti.
Çeşitli konulardan dolayı İslam aleminin boykot çağrıları yaptığına dikkat çeken Büyüközer boykotlara rağmen firmaların bundan güçlenerek çıktığını ifade ederek; "Ülkemizde de bu kervana katılan pek çok sivil toplum kuruluşu, web siteleri var. Gıda raporu ve GİMDES sitelerimiz de 2005 yılından beri bu boykot için yayınlar yapıyor. Ama hala İsrail, hür ve huzurlu yaşamaktan başka isteği olmayan Filistinli kardeşlerimizi öldürmeye, bombalarla evlerini, barklarını yıkmaya devam ediyor. Ama hala Rusya, Çin, Amerika, İngiltere ve ortakları; Doğu Türkistan’da, Arakan’da, Suriye’de, Afganistan’da, Irak’ta kadın çocuk demeden binlerce masum kardeşimizi öldürmeye, ırzlarına tecavüz etmeye, evlerini, barklarını yakıp yıkmaya devam ediyor ve bir kere olsun bu zulümlerinden dolayı pes etmiyorlar. Ama hala ülkelerindeki her türlü yayın organlarında her Allah’ın günü İslam dinine, Peygamberine, Müslümanların yaşam biçimine hakaretler ediyorlar, içlerinden biri çıkıp da bir özür dilemiyor. Ama hala senelerdir Fransa, Hollanda, Belçika gibi pek çok ülkede güya Ermeni soykırımı için anıtlar dikiliyor. Fransa gibi ülkelerde Ermeni soykırımı aleyhinde görüş bildireceklere ceza uygulayacak kanunlar çıkartılıyor. Ama hala domuzdan çıkartılan binlerce katkı maddelerini ve ürünlerini kullanarak üretim yapan yerli ve yabancı firmalar üretimlerini harıl harıl devam ettiriyorlar" dedi.
"Hala İsrail’den GDO’lu tohumlar geliyor"
Bütün bilimsel belgelere rağmen nesilleri çürüten, hastalıklar içinde bırakan kolaların, enerji içeceklerin, renkli renksiz gazozların, hala üretilmelerine tam gaz devam edildiğini söyleyen Büyüközer, "Burada bir terslik görmüyor musunuz? Değil 2 milyar insan, bunun onda biri insan canla başla bir eylem yapsa dünya allak bulak olur, yer yerinden oynardı. Demek ki samimi değiliz. Kendi kendimizi aldatıyoruz. Topyekûn ve inanarak yapamadığımız için yüzümüze gözümüze bulaştırıyoruz.
Birçok ecnebi ülkelerin ürünlerine boykot ilan ettik. Hani nerede? Firmalarımız harıl harıl ham madde, katkı maddesi, yarı mamul, mamul ve hizmet ithalatını o firmalarla devam ettiriyorlar. İsrail’e topyekûn boykot ilan edildi. Hani nerede? Hormonlu sebzelerimizin genetik yapısı oynanmış tohumları halen İsrail’den geliyor. Amerikan ürünlerine boykot ilan edildi. Hani nerede? Genetik yapıları ile oynanmış mısır, soya, pirinç ve daha pek çok ürün ithalatı devam ediyor. Ülkelerini, firmalarını ve ürünlerini boykot etmeye kalktığımız kurumlarla bizim yerli firmalarımız, hatta hükümetlerimiz öyle güçlü anlaşmalar yapmışlar ki ne onların makinalarından, ne ham maddelerinden, ne katkı maddelerinden vazgeçemiyorlar, çünkü yaptıkları işlerin patentleri adamların ellerinde. Bazı firma ve ürünleri, tamamen ecnebi ülkelerde bulunmakta ve ecnebilerce üretilerek Müslümanlara sunulmaktadır" ifadelerini kullandı.
"Sivil toplum kuruluşları sonuç alınıncaya kadar dayanışma içinde olmalıdır"
Bu kadar girift bir ortamda ciddi ve sonuç getirebilecek bir boykotu devam ettirebilmenin çok zor bir iş olduğunu ancak imkansız olmadığını belirten Büyüközer, "Ne kadar zor şartlar olursa olsun, boykot iyi yönetilir ve kararlı durulursa iyi sonuç verebilen bir toplumsal harekettir. Ancak boykotun şartları doğru bir şekilde tespit edilmelidir. Bu şartlar nelerdir? Boykot edilecek hedef ve boykota dâhil olacak unsurlar net ve doğru bir şekilde tespit edilmelidir. Boykot edilecek ürünler en geniş şekilde Müslümanların kolayca katılabileceği şekilde seçilmelidir. Boykota katılacak insanların boykota katılma heyecanı ve yoğunluğu tam olmalıdır. Boykotun hedefine ulaşmasına kadar sürekliliği sağlanmalıdır. Bu sebeple, bu hareketi başlatan bütün ülkelerdeki sivil toplum kuruluşları sonuç alınıncaya kadar irtibat, dayanışma ve istişare çalışmalarını aralıksız sürdürmelidirler" dedi.
"Ülkemizde üretim yapan firmaların da mutlaka katılmaları sağlanmalıdır"
Boykota tüketicilerin yanında ülkede üretim yapan firmaların da mutlaka katılmalarının sağlanmasını gerektiğine vurgu yapan Büyüközer, "Katılmadıkları takdirde kendi ürünlerinin de boykota dâhil edileceği tehdidi yapılmalıdır. Bazı kardeşlerimiz boykotun yerli üretilen ürünlere de teşmil edilmesinde istihdam ve ekonomimiz için sıkıntılar oluşturabileceğini ifade etmektedirler. Ancak bu şekilde düşünen kardeşlerimize fıkhın bir kaidesi ile cevap vermek mümkündür. "Çok hayırlar için az şer kabul edilir". Bu anlayış, bizi yarın tam bir ekonomik bağımsızlığa, dolaylı olarak daha güçlü bir ekonomiye, daha yoğun bir istihdama götürecekse buna katlanılmalıdır. Boykot, muhatabı ciddi bir ekonomik ablukaya alma hareketidir ki, muhatap pes edinceye kadar sürdürülebildiği takdirde sonuç alınabilecektir. Bu sebeple boykotta sabır ve kararlılık çok önemli unsurlardır. Bazen aylarca, hatta yıllarca sürebilir. Bu durumlarda sabır ve sebat sonuna kadar aynı yoğunlukta sürdürülemezse sonuç alınamaz ve muhatabı daha saldırgan ve daha cüretkâr yapar. Bu sonuca düşmemek için Müslümanlar boykotu her gün birbirlerine hatırlatarak, teşvik ederek boykot heyecanını taze tutmak zorundadırlar" şeklinde konuştu.
"Bir gün bu silahların namlularının Türkiye’ye de yönelecektir"
Bir gün bu silahların namlularının Türkiye’ye de yöneleceğini söyleyen Büyüközer, sözlerini şöyle tamamladı: "20 yıldır, Bağdat’ta ambargolara mahkum edilen miniklerin katilleridir onlar. Bugün Haçlılar bir kez daha topraklarımızda. Mazlum ülkelerin halklarını yeni dünya düzeniyle, dünyaya nizama vermeye kalkanların tankları Suriye’de, Bağdat yollarında, Gazze’de, Lübnan’ın sokaklarında, Afganistan’ın, dağlarında kan kusuyor. Büyük şeytan havadan vuruyor, Büyük şeytan karadan saldırıyor. Bir savaş değildir bu. Mazlum ve mustazaf halkların köleleştirilmesi ve Müslüman coğrafyanın dirilişinin önlenmesi için ahlaksız, acımasız ve zalim küffarın vahşi senaryolarını yeniden oynamaya kalkmasıdır. Kendimizi kandırmayalım bugün TV ekranlarında gözyaşı döküp, Amerikan, İngiliz, Fransız, Danimarka ve İsrail firmalarından ve onların işbirlikçilerinden alışveriş yapmayalım Yapanları ikaz edelim. Alışveriş yaptığımız marketleri, eczaneleri, kozmetikçileri ve üreticileri sorgulayalım. Boykot etmekle tehdit edelim. Yahudiye, Amerikaya, İngilize silah satmaktır bu. Onlara verdiğin silahlar bugün de yarın da mümin yürekleri vurmaya devam edecektir. Bir gün sizi de annenizi de eşinizi de bacınızı da, çocuklarınızı da vuracaktır".
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *