İstanbul
Hafif yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Marmara Basın Güncel .Çevrimiçi istismar veya siber uşaklaştırma

.Çevrimiçi istismar veya siber uşaklaştırma

1490
GÖSTERİM
4 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Çocuk istismarcıları artık istismar etmek için sadece gerçek hayattaki çocukları hedef almıyor. İstismarcılar giderek artan bir şekilde kurbanlarını cinsel tacizden, çevrimiçi tacize katılmaya ikna ederek ne yazık ki dijital ortamda da istismar etmeye devam ediyor. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), cinsel istismara maruz kalan çocuklardaki belirtileri kamuoyu ile paylaştı.

Teknolojinin çocuklar, ergenler ve bütün bir toplum üzerinde olumlu ve olumsuz olmak üzere çift yönlü etkisi olduğunun belirtildiği BTK açıklamasında, çocuklar ve ergenlerin olumsuz etkilendiğini hatırlattı. Virüslü bağlantılar (linkler) yoluyla veya kandırarak çocuklarla iletişime geçen kötü niyetli kişiler, çocukları adeta bir uşak-köle gibi kullanarak istismar edebiliyor. Yakın zamanda Mavi Balina ve Momo gibi akımlarda da görüldüğü gibi, bu durumun sonu ölüme, intihara ve çevrimiçi cinsel istismar gibi olumsuz durumlarla sonuçlanıyor.



"Siber uşak olmayın"

Çocukların sanal dünyada karşılaştıkları bu durumlar “Siber Uşaklaştırma (Grooming)” olarak adlandırılıyor. BTK açıklamasında, "Konuyla ilgili yapılan araştırmalar gösteriyor ki, siber uşaklaştırmada, genellikle savunmasız, öz güveni düşük ve ebeveyn denetiminin az olduğu ya da hiç olmadığı çocuklar hedef alınıyor. Çocuğun güvenini kazanan saldırganlar çocuğun önce duygusal ihtiyaçlarını ve zaaflarını öğreniyorlar. Ekstra ilgi, sevgi ve hediyeler vererek çocuğun hayatında büyük ve anlamlı bir yer kaplamayı hedefliyorlar. Çocuklardan, verdikleri görevleri yerine getirmesini isteyen saldırganlar virüslü bağlantı, tehdit, yalan, şantaj, zorbalık gibi bütün yöntemleri kullanıyorlar. Çocuklarla kurdukları iletişimin ilerleyen zamanlarında konuşma cinselliğe doğru kaymaya başlıyor. İstismarcı kurbanlardan, fotoğraf, video vb. kişisel bilgileri isteyerek müstehcen isteklerde bulunuyor ve çocuğu cinsel açıdan manipüle etmeye başlıyor. Bu durum en çok sosyal ağlarda, oyun portallarında ve canlı yayınlarda görülüyor. Çevrimiçi ortamlarda çocukla aynı yaşta olduklarını söyleyerek olmadıkları gibi davranırlar. İstismarcılar sosyal medya sitelerini, anlık mesajlaşma uygulamalarını veya çevrimiçi oyun platformlarını kullanabilirler. İstismarcılar her zaman belirli bir çocuğu hedef almaz. İstismarcıların kimliklerini çevrimiçi ortamlarda gizlemeleri çok kolaydır. Kendilerini çocuk gibi gösterip daha sonra hedefledikleri çocuklarla sohbet edip arkadaş olabilirler. İstismarcılar çocuğu kontrol etmenin veya korkutmanın bir yolu olarak sırları kullanabilirler. Böylece çocuğun karşılaştığı istismarı gizlemesi için çocuğa şantaj yaparak, utanmış veya suçlu hissetmesini sağlarlar" denildi.



İstismarcılar hediye ile kandırıyor

BTK açıklamasında sanal istismarcıların, ağına düşürmek istedikleri çocuk ve gençlere hediyeler aldığı vurgulandı. Mesleki pozisyonlarını veya itibarlarını kullanabilen sapıkların, gezi, tatil teklifleri yaparak kişilerin güvenlerini kazanmaya çalıştıkları hatırlatıldı. Güven sağladıktan sonra, istismarcıların çocuğu arkadaşlarından veya ailesinden uzaklaştırıp duygusal olarak kendilerine bağımlı hissetmelerini sağladıkları ve bu ilişkiden faydalandıkları belirtildi. Açıklamada, "Çocuk istismarcıları artık istismar etmek için sadece gerçek hayattaki çocukları hedef almıyorlar. Bugün özellikle sosyal paylaşım mecralarında mahremiyet en fazla ihmal edilen konuların başında gelmektedir. Yapılan araştırmalar ebeveynlerin, çocuklarının internet ortamlarında karşılaşmalarından en çok korktukları durumların başında, cinsel içerikli paylaşımlar, görüntüler ve çocuğu istismar etmeye yönelik eylemler bulunmaktadır. Bu kaygıları taşıyan ebeveynlerin ve yetişkinlerin sosyal medyada kendi çocuklarının fotoğraflarını paylaşması beklenemez fakat sosyal medyada yetişkinler tarafından yapılan paylaşımlara bakıldığında çocuk fotoğraflarının sıklıkla paylaşıldığı görülür. Yeni doğmuş bir bebeğin fotoğrafı, yürümeye başlayan, konuşmaya çalışan, oynayan, uyuyan, yemek yiyen, bağıran, ağlayan, kızdırılan, sevimlilikler, komiklikler yapan. Kısacası bazı ebeveynler çocuklarının hemen her halini fotoğraflarla veya videolarla internet ortamlarında yayınlıyor. Belki farkında olunmayabilir fakat bu davranış çocuğun mahremiyetinin ihlali olmakla birlikte, internet ortamında bulunan istismarcılara, sanal pedofiliye, kötü emellere sahip kişilerin eline çocuğu bir malzeme, bir meta gibi teslim etmek anlamına geliyor. Sokakta hiç tanımadığınız insanlara, çocuğunuzun fotoğraflarını verip ‘bakın çocuğumun fotoğrafları, alın sizin olsun’ diyebilir miyiz? Cevap hayır ise, bunu sosyal ağlarda neden yapıyoruz? Çocuğun hiç haberi olmadan, büyüdüğünde rahatsız olacağı fotoğrafları internetin silinmez dünyasında yayınlamak hem güvenlik hem de çocuğun sağlıklı gelişimi açısından tehlikeler barındırır’ ifadeleri yer aldı.



İstismar nasıl anlaşılır?

Bir çocuğun istismara uğradığından veya uğramasından endişe edildiğinde, çocuğun olağan dışı davranışlarına dikkat edilmelidir. Bu davranışların bazıları şöyle sıralandı: "Aniden farklı davranmaya başlaması. Endişeli, agresif ve bunalımlı davranması. Uyku problemleri yaşamaya başlaması. Yeme bozukluklarının oluşması. Kabuslar görmeye ve yatağını ıslatmaya başlaması. Sıra dışı bir şekilde okulunu özlemesi. Zarar veren davranışlarda bulunması. İntihar düşüncelerinin oluşması. Takıntılı olmaya başlaması."
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *