Sakarya Üniversitesi Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Haluk Selvi, 1915 olaylarının 100. yılında Ermeni diasporasının tüm dünyada propaganda faaliyetlerini yoğunlaştırmaya başladığını söyledi.
Ermenistan’ın ve uluslararası Ermeni örgütlerinin siyasi lobi faaliyetlerinin yanı sıra kültürel etkinliklere hız verdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Selvi, “Bütün bu çalışmaların arkasında Türkiye Cumhuriyeti’ne, 1915 yılında yaşanan olayların soykırım olarak kabul ettirilmesi ve Ermenilere ait olduğu iddia edilen toprakların ve malların iade edilmesi talebi var” değerlendirmesinde bulundu.
Varoluş nedeni
Sözde ‘soykırım’ kavramının özellikle diaspora Ermenileri için ‘varoluş’ nedeni olduğunun altını çizen Selvi, “Diaspora Ermenileri için bir varoluş sebebi haline gelen ‘soykırıma uğrayan millet’ düşüncesi, vazgeçilmez bir dayanak noktası oluşturmaktadır. Bunun inkârı ve belleklerden silinmesi, Ermenilerin yaşadıkları toplum içinde erimelerine ve zamanla yok olmalarına sebep olacak bir olgu” ifadelerini kullandı. Ermenilerin tarihte devlet veya toplum olarak bağımsızlığa sahip olmadıklarını hatırlatan Selvi, bu durumun bir düşman yaratma ihtiyacı olarak tezahür ettiğini kaydetti.
Ermeni tehciri
Türk-Ermeni ilişkilerinin bin yıllık bir geçmişe dayandığını anımsatan Selvi, Müslüman Türk devletleri hakimiyetindeki Ermenilerin dini ve kültürel özgürlüklere sahip olarak yüz yıllarca refah içinde yaşadıklarını belirtti. 19. yüzyıla gelindiğinde, diğer Osmanlı tebaaları gibi Ermenilerin de kendi kaderlerini tayin etme düşüncesiyle hareket ettiklerini kaydeden Selvi şunları söyledi: “Ermeniler, Rusya ve İngiltere başta olmak üzere büyük devletlerin desteği ile bu amaçlarına ulaşmak istemişlerdir. Osmanlı Devleti ise, daha çok hukuki reformlarla bu süreci atlatmak istemiş ancak bunda başarılı olamamıştır. Tanınan her hak ve gerçekleştirilen her reform, Ermeniler arasındaki milliyetçilik düşüncesini güçlendirmiş ve sonuçta Birinci Dünya Savaşı sırasında istenmeyen olaylar yaşanmış, Osmanlı Hükümeti 600 bine yakın Ermeni’yi ülkesinin farklı bölgelerine göç ettirmiştir. Bu göç ettirme, Osmanlı Hükümeti’nin savaştığı devletler tarafından Hıristiyan dünyaya ‘Ermenilerin katli’ şeklinde propaganda için duyurulmuş, savaş sırasındaki söylem ve yayınlar zamanla sabit gerçekler haline gelmiştir”
Olumsuz propaganda yürütülüyor
Ermenistan’ın bağımsız devlet olarak kurulmasından sonra başlayan diplomatik ilişkilerin Türkiye’nin bütün iyi niyetli yaklaşımlarına rağmen istenen düzeyde dostça olmadığına işaret eden Selvi, Ermenistan ve Ermeni diasporasının, Türkler ve Türkiye hakkında olumsuz propagandalarına olanca gayretleri ile devam ettiklerini ifade etti.
Yürütülen propagandanın, Türkleri sadece soykırımla suçlamakla yetinmediğini, aynı zamanda bunu inkar edenleri baskı altında tutarak suçlu göstermeye çalıştığının altını çizen Selvi “Ermeniler, yaşayan bugünkü Türk neslini katillerin çocukları, torunları ve işbirlikçileri olarak suçluyor, itham ediyor, bunun bedelini istiyor” diye konuştu.
Ermenistan toprak talep etmekte
Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın, sözde soykırımı tanıma ve kınamanın da ötesine geçerek ‘soykırımın sonuçlarının ortadan kaldırılması’ üzerinde ısrarla durduğunu hatırlatan Selvi, “Soykırımın sonuçlarının ortadan kaldırılması deyimiyle kastedilen şey, tehcire uğramış Ermenilerin torunlarına tazminat ödenmesi, kiliselerinki de dâhil, güya el konan Ermeni mallarının iade edilmesi ve Türkiye’den Ermenistan’a toprak verilmesidir” değerlendirmesinde bulundu.
Türklerle Ermeniler arasında kurulmaya çalışılan dostluk köprüsünün geçimlerini soykırım ticaretinden sağlayan Ermeni lobileri ve Batılı siyasetçiler tarafından yıkıldığını vurgulayan Selvi, “Bu tavrın 1890 yılında Avrupa’yı Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtan Ermeni komitecilerinden hiçbir farkı olmadığı gibi, o günün Avrupa politikacılarının da bugünkülerden hiçbir farkı olmadığı görülmektedir” ifadelerini kullandı.
Türkiye cesur adımlar attı
Türkiye’nin Ermeni sorununun çözümü için Azerbaycan’ı kaybetmek pahasına attığı cesur adımların Ermenistan ve diaspora tarafından karşılık bulmadığını kaydeden Selvi “Avrupa Birliği de Türkiye’ye Ermenilerle barışmak konusunda yönlendirmelerde bulunurken, Ermeni tarafına Türklerle barışmaları konusunda herhangi bir baskıda bulunmamaktadır. Aksine Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin adeta bu haliyle devam etmesi için çaba harcamakta, Türkiye Cumhuriyetini uyuşmamazlıkla itham etmektedir” şeklinde konuştu. Selvi, dünyada başlayan İslamofobi’nin Ermeniler tarafından kullanılacağı gerçeğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Türkiye’nin, siyasallaşmış olan sözde soykırım iddiası karşısında, her hâlükârda doğruları korkmadan ve çekinmeden anlatması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Haluk Selvi, Türkiye’nin siyasi ve iktisadi yönden güçlü olduğu oranda bu propagandaların etkisiz hale geleceğini ancak, hiçbir zaman tamamen ortadan kalkmayacağını ifade etti.
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *