KOCAELİ Oturum başkanlığını Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfun Amman’in yaptığı konferansta konuşmacılardan Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cengiz Gül, 15 Temmuz sonrası Türkiye’de hükümet sisteminin dönüşümü konusunda konuşma yaptı. Türkiye’nin 70’li yıllardan itibaren Milli Selamet Partisi ile birlikte Başkanlık Sistemi’ni araştırdığını ifade eden Gül, ‘’Araştırmalar sonucunda en ciddi adımlara Turgut Özal ve sonrasında Özal kadar olmasa da Süleyman Demirel dönemlerinde rastlanmaktadır. AK Parti hükümeti ile Başkanlık Sistemi’ne geçilmek için hukuki ve idari adımların atıldı. Eğer erken bir seçim olmazsa 2019 Kasım ayında yapılacak genel seçimler sonrasında bu hayırlı iş neticelenecektir’’ dedi. KOALİSYONLAR HER ZAMAN ZARAR VERDİ Başkanlık Sistemi öncesinde yaşanan sıkıntıları aktaran Gül, ‘’Yeni Anayasa yapalım derken Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçiş yaptık. İnşallah yeni Anayasa da tez zamanda yapılır’’ ifadesini kullandı. Koalisyonların her zaman idare ettiği ülkelere zarar verdiğini anlatan Gül, ‘’7 Haziran seçimlerinde görüldü ki; koalisyonların kurulması bile çok zahmetli ve artık Türk toplumunun gelenek ve kültürü ile bağdaşmıyor. Yağ ve su misali birbirinden ayrılıyor, bu da kuvvetler ayrılığının birbirinden ayrılmasını sağlıyordu’’ dedi. Başkanlık Sistemi’ni sabote etmek isteyenlerin 15 Temmuz darbe girişimini ortaya koyduklarını aktaran Gül, ‘’Başkanlık Sistemi ile birlikte vesayet odaklarının beslenip büyüyecekleri ve uygun zemini bulacakları bir ortamı kaybetmişlerdir’’ dedi. MGK’NIN YAPISININ DEĞİŞMESİ DEMOKRASİ İÇİN DEVRİM OLDU Kırıkkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr Adnan Küçük ise konuşmasında Türkiye’de askeri darbeler ve askeri vesayet düzenine müsait zemin oluşturan “Çıkış Garantileri’’ne yönelik iyileştirmeler hakkında fikirlerini ve araştırmalarını hatıraları ile birlikte aktardı. ‘’Demokrasi diyorsak askerinde polisinde siyasi bürokrasiye katılması gerekir’’ diyerek sözlerine başlayan Küçük, Milli Güvenlik Kurumlarının çoğu kez siyasi iktidara dayatmada bulunan vesayetler olduğunu belirtti. MGK’nın yapısını eleştiren Küçük, ‘’İç güvenlik kurumlarının MGK’da askeri vesayetin yanında yer almalıdır’’ ifadesini kullandı. 2016 yılında yapılan bir değişiklikle devrim niteliğinde bir karar alınarak seçilmişlerin atanmışların önüne geçtiğini dinleyenlere anlatan Küçük, Yüksek Askeri Mahkemeleri’nin kaldırılmasının önemli bir adım olduğunu ifade etti. FETÖ KURUMLARA NASIL YERLEŞTİ? Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bayram Özbey ise konuşmasında kamuda FETÖ ve benzeri örgütlenmelerin önlenmesi bakımından liyakat ilkesinin önemi üzerine değerlendirmelerini aktardı. Özbey, FETÖ’nün bu kadar insanı kamuya ya da başka kurumlara kimlerin nasıl yerleştirildiğine yönelik yaptığı açıklamada, FETÖ’nün elemanlarını liyakat ya da iyi niyet çerçevesinde kurumlara yerleştiğini, belli bir zamandan sonra ise gerek KPSS sınavı gerekse mülakat sınavlarında usulsüzlük yapılarak kendi adamlarını önemli yerlere yerleştirdiklerini ifade etti. Son olarak konuşma yapan Kitlesel Gelişim ve Sosyal Araştırmalar Derneği’nden Hüseyin Murat Lehimler ise konuşmasında devletin sivil toplumculuk ve demokratikleşme süreçlerinde tarihsel bir deneyim kaynağı olarak Dar’ül Meşayih hakkında söyleşi yaptı. DARBELERİN TARİHLERİ FARKLI AMA SÖYLEMLERİ HEP AYNI Günün son oturumunda darbelerin dili konuşuldu. Başkanlığını Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tülay Çülha’nın yaptığı oturumda ilk konuşmayı İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Büyükaslan yaptı. ‘’İtaatten ihanete bir darbe kalkışmasının termolojisini” anlatan Çülha, örgüte üye olan kişilerin din adına dini kullanarak işler yaptıklarını belirtti. Çülha, ‘’15 Temmuz darbe girişimi, ‘Hocaefendi, Hizmet, Abilik, Ablalık, Himmet, Ehli kitap, Biat, Cemaat ve Camia’ gibi kültürel ve toplumsal kelimeleri kullanmayı sakıncalı hale getirerek bu gibi kültürel varlıklarımızı yok etti’ dedi. Daha sonra konuşan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Nurhayat Çalışkan Akçetin “Darbeler ve dönüştürülen kavramsal algılar” konusu üzerine fikirlerini ve çalışmalarını aktardı. Cumhuriyet dönemi sonrasında Türkiye’de gerçekleştirilen askeri darbeler ile birlikte Türk İslam kültürüne ait kavramların değiştirilmeye çalışıldığını ifade eden Akçetin, halkın medya aracılığı ile çeşitli ülkelerde olduğu gibi bizim ülkemizde de manipüle edildiğini belirtti. DARBELER VE BEDEN DİLİ Akçetin’den sonra söz alan Bülent Ecevit Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Osman Arıcan, 15 Temmuz sonrası toplumsal ve siyasi uzlaşı üslubu hakkında fikirlerini belirtti. Siyasi üsluba yönelik 7 Ağustos 2016’da yapılan Yenikapı mitingini örnek veren Arıcan, siyasi açıdan uzlaşının etki-tepki sonucunda ortaya çıktığını belirterek, ‘’Devletin bekası sonrasında uzlaşı ortaya çıkmış oldu’’ ifadesini kullandı. Günün son oturumunda söz alan Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Şahru Pilten Ufuk, beden dili üzerine bir konuşma yaptı. Darbeler ve beden dilini örneklerle anlatan Ufuk, “Darbe sonrasında gerek televizyonlarda, gerekse radyolarda açıklanan darbe bildirilerinin hepsinin neredeyse birbirine benzediğini. Aynı kelimeler ve kavramlarla darbeleri mantıklı hale getirmeye çalıştıklarını” belirtti.Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Kartepe Zirvesi’ndeki Ömer Halis Demir Konferans Salonu, ‘’Darbelerle İdari ve Hukuki Mücadele’’ konulu konferansa ev sahipliği yaptı.
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *