İstanbul
Kapalı
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Marmara Basın Güncel Gazeteci ve Tarihçi Olsi Jazexhi, Doğu Türkistan’daki toplama kamplarını anlattı

Gazeteci ve Tarihçi Olsi Jazexhi, Doğu Türkistan’daki toplama kamplarını anlattı

1193
GÖSTERİM
4 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Çin’in davetiyle DoğuTürkistan’da toplama kamplarını ziyaret eden Gazeteci ve Tarihçi ve Olsi Jazexhi, kamplardaki izlenimi anlattı. Jazexhi, Uygur Türklerinin namaz kılmalarına ve dua etmelerine izin verilmediğini söyledi.



Çin devletinin davetiyle 16 Ağustos tarihinde Doğu Türkistan’daki toplama kamplarına giden Arnavut asılı Kanadalı Gazeteci ve Tarihçi Olsi Jazexhi, toplama kamplarla ilgili önemli bilgiler verdi. Jazexhi, Uygur Türklerinin zihinsel işkenceye maruz kaldığını, Çinlilerin, Uygurların İslam gibi dini değerlerinin olmadığını göstermeye çalıştıklarını ve namaz kılmalarına, dua etmelerine izin verilmediğini söyledi.



"Uygur Türkleri zihinsel işkenceye maruz kalmışlar"

Kampı ziyaret ettiğinde ilk izlemini anlatan Gazeteci ve Tarihçi Olsi Jazexhi, "Özerk Sincan’ı ziyaretimiz süresince Çinli görevliler bize, şehrin ne kadar gelişmiş olduğunu gösterdiler. Orada bulunduğumuz süreçte oranın tarihsel sürecini anlattılar. Bu süreçte Sincan’ın her zaman Çin’in bir parçası olduğunu, Uygurların orada aslında göçmen olduklarını, İslam’ın yabancı bir din olduğunu, bölgenin tarihinde yer alamadığını ve aslında oradaki insanların Müslüman dahi olmadığını söylediler. Ayrıca görevliler oradaki müzelere de götürdüler. Bize bilgilendirici kağıtlar dağıttılar. Onların göstermek isteği; bu bölgenin aslında her zaman ’Han’ kökenli Çinli vatandaşlar tarafından benimsendiği ve Budist geleneğine ait olduğu, Budist geleneği taşıdığıdır. Elimize verilen kağıtların savunduğu görüş bu yöndeydi. Orada bulunduğumuz süreçte karşılaştığımız en dokunaklı durum; Uygur Türkü vatandaşların nasıl büyük toplama kamplarında toplandığı, hapsedildiği, alıkonulduğu ve zihinsel işkencelere maruz kaldığı oldu. Bunu açık şekilde gözlemledik" dedi.



"Uygurların İslam gibi dini değerlerinin olmadığını göstermeye çalıştılar"

Orada bulundukları süreçte Çinli yetkililerin, Uygurların dans ettikleri, şarkı söyledikleri süreçleri izlettiklerini aktaran Gazeteci ve Tarihçi Jazexhi, "Oradaki kültürler arası, etnisiteler arası ve dinler arası durumun aslında hiçbir çatışma içermediği, tam tersine Uygurların İslam gibi dini değerlerinin olmadığını göstermeye çalıştılar. Bizim fark ettiğimiz diğer bir konu devletteki ve şehirdeki bütün yönetim kadrolarında ’Han’ kökenli Çinlilerin yer almasıydı. Çok az Uygur asıllı Çin vatandaşı orada yönetici pozisyonunda yer almışlar. Çoğunlukla hizmet sektöründeki işlerde yer almışlar" şeklinde konuştu.



"Mesleki eğitim okullarına alıkoyma merkezleri, ıslah evleri veya toplam kampı demek doğru olur"

Çinlilerin, mesleki eğitim okulları gezdirdiklerini belirten Gazeteci ve Tarihçi Jazexhi, "Biri Aksu’da diğeri ise Kaşgar’da yer alıyordu. Bunlara aslında alıkoyma merkezleri, ıslah evleri veya toplam kampı demek doğru olur. Oradaki insanların terörist olduklarını söylüyorlardı. Oraya gittiğimiz onların kesinlikle terörist olmadığını ve çoğunun reşit dahi olmadığını gördük. Tamamen beyinlerinin yıkanması için orada bulunduklarını ve orada bulunmalarının sebebinin aslında Müslüman olmaları olduğunu müşahede ettik. Çinli görevliler bize, aşırıcı Uygurların neden toplama kamplarında bulunduğunu anlatmaya çalıştılar. Bize orada devamlı Uygurların dans ettiği ve şarkı söylediği süreçler oluşturdular. Biz ise diğer gazetecilerle birlikte bunu reddettik. Biz oraya gerçekte ne olup bittiğini görmeye gittik. Bu insanlar kimler? neden bu insanlar burada tutuluyorlar? ve Çin hükümetinin bu olaya bakış açısı nedir, neyi amaçlıyor onu öğrenmeye geldiğimizi söyledik" ifadelerini kullandı.



"Namaz kılmalarına, dua etmelerine izin verilmiyordu"

Cep telefonu kullanarak bazı alıkonulanları sorguya çektiğini bildiren Gazeteci ve Tarihçi Jazexhi, "Neden orada olduklarını öğrenmeye çalıştım. Birinci sebep Kur’an-ı Kerim okumalarından dolayı oraya getirildikleri, ikinci sebep ise başörtüsü taktıkları ve üçüncü sebep ise namaz kıldıkları için orada toplandıklarını, alıkonulduklarını öğrendik. Konuştuğumuz insanlar yetişkin insanlar değildi, bu insanlar reşit dahi olmayan çocuklardı. Orada kendi dillerini dahi konuşamıyorlardı. Çince öğrenmeye ve konuşmaya zorlanıyorlardı. Her gün İslam dinene inanmadıklarını söylemelerini bekleniyordu.Onlara sanki çok ağır suç işlemiş bir mahkum gibi davranılıyordu. Namaz kılmalarına, dua etmelerine hatta selamın aleyküm’e karşılık aleyküm selam demelerine izin verilmiyordu" dedi.



’’Selam verdiğimiz insanların bize ’’NiHao’’ (iyi misin) dediklerini fark ettik’’

Gazeteci ve Tarihçi Jazexhi, sözlerini şöyle tamamladı: "Toplama kamplarında geçirdiğimiz sürede selam verdiğimiz insanların bize NiHao (iyi misin) dediklerini fark ettik. Çinliler, Çin’de yaşayan Türk insanlara, insan gibi davranmıyorlardı. Müslüman insanlara mahkum gibi davranıyorlardı. Bunu büyük kültürel seviyede algı operasyonları ile devam ettiriyorlardı. Bende sosyal medya hesabımda bu süreci aşmak ve Batıda anlatılan hikayeyi, genel anlamda kırmak üzere orada gördüğüm durum ve süreci anlatmaya çalıştım. Bu durum Çinli kaynakları biraz endişelendirdi. Batı’nın bu konuya yönElmeleri konusunda ilgilerini çekmiş olduk. Bu bizim için bir başarı".



Öte yandan Doğu Türkistan’da birçok cami restorasyon gerekçesi ile uzun süre kapalı tutuluyor. 18 yaşına gelmeden camiye gitmek yasak. Ayrıca camilerde Allah lafzi astırılmıyor. Müslüman çocukları başı açık müzik eşliğinde oynamaz ise kamplara götürülüyor. Sokakta (kamusal alan) dini kitap dağıtmak suç sayılıyor.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *