Tarihçi Dr. Ahmet Anapalı ile İlahiyatçı Ümit Özdemir, konuk oldukları Bağcılar Belediyesi İrfan Sofrasında Osmanlı Kıraathaneleri olarak kurulan ve bugün Millet Kıraathaneleri adıyla yeniden hayata geçirilen alanların önemini anlattı. Millet Kıraathaneleri için Özdemir, “Bize hayatı ve dinimizi öğreten, yol rehberi olan meclislerdir” ifadesini kullanırken Anapalı da “Şimdi bir öze dönüş bir milli diriliş yapmak lazım” dedi.
Bağcılarlılar, Merkez Mahallesi’ndeki Aile Parkı’nda ve Çınar Mahallesi’ndeki Çınar Camii bahçesinde kurulan gönül sofralarında bir araya geldi.
Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı da komşuluk ilişkilerinin pekiştiği ve sevginin paylaşıldığı bu manevi ortama katıldı. Hemşehrileriyle sohbet edip fotoğraf çekilen Çağırıcı, ezanın okunmasıyla hep beraber dua edip oruçlarını açtı. İftardan sonra ilçe sakinleri 15 Temmuz Demokrasi ve Milli İrade Meydanı’nda düzenlenen Ramazan etkinliklerine iştirak etti. Her gece alanında uzman isimlerin misafir olduğu programa Tarihçi -TV Programcısı Dr. Ahmet Anapalı ve İlahiyatçı-Yazar Ümit Özdemir konuk oldu. Yoğun ilgiyle karşılanan Anapalı ve Özdemir, geçmişte sosyalleşme mekanları olan Osmanlı Kıraathanelerini ve bugün aynı amaçla açılan Millet Kıraathanelerini anlattı.
“Biz kitap okuyoruz ama kuru kuru olmuyor, yanında kahve mi içsek?”
Kronolojik sıralamaya göre Osmanlı Kıraathanelerinin kuruluşunu, hizmetlerini ve geldiği son noktayı açıklayan Anapalı, “Allah’ın kitabının ilk emri oku. Okursan ne olduğunu görürsün okumazsan ‘Ben hiçbir şey yapmadım ki’ dersin. 1582 tarihinde Osmanlı’da millet kıraathaneleri kuruldu. Bu isim yaklaşık 500 yıllık bir isim. Kıraathane yani okuma evi, ardından buralar 150 yıl boyunca camilerin tam yanında oldu. Kahve yok, televizyon yok, internet yok. Adam yemeğini yedikten sonra sohbete gidiyor. Gittiği yer tekke, tekkenin adı da millet kıraathanesi. Adam oraya gider kitabını seçer ve okur. 1700’lü yıllara gelindiğinde ‘Biz kitap okuyoruz ama kuru kuru olmuyor. Yanında kahve mi içsek?’ dediler. Kitabın yanına kahve koydular. Kitap okuyan adam kahve içmeye başladı. Bu durum 100 sene sürdü. 1800’lerin başında kitap okumaya değil kahve içmeye gitti insanlar. Kahve içen insanlar bir süre sonra sıkıldı. 1900’lü yıllarda kahvenin yanına kağıt oyunu koydular ve kahvehaneler ortaya çıktı. Şimdi bir öze dönüş bir milli diriliş yapmak lazım” dedi.
“Bugüne kadar kapatılan bu kıraathanelerin eksikliğinden dolayı biz de eksiğiz”
Millet Kıraathanelerinin bir kültürün ve bir milletin uyanışı olduğunu belirten Özdemir ise şunları söyledi, “Millet Kıraathaneleri, Osmanlı Kıraathanelerinin günümüzdeki devamı, kitapların okunduğu, sohbetlerin edildiği, soruların sorulduğu yerler. Gençler yeri geliyor evde annesine, babasına, okulda hocalarına soramadığı soruları kıraathane ortamında sohbeti eden kişilere özel olarak ya da genel olarak sorarak öğrenirlerdi. Bize hayatı ve dinimizi öğreten, yol rehberi olan meclislerdir. Aslında bugüne kadar kapatılan bu kıraathanelerin eksikliğinden dolayı biz de eksiğiz. Allah’a şükür yeniden hayata geçmeye başladı. İnşallah kıymeti bilenlerden oluruz” dedi.
Program sonunda misafirlere “Bağcılar’ın Tanıkları” kitabı hediye edildi.
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *