İstanbul
Açık
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Marmara Basın Güncel “Kültürümüzü yozlaştıran diziler arttı”

“Kültürümüzü yozlaştıran diziler arttı”

Türk halkı olarak dizi izlemeyi seviyoruz. Ancak son yıllarda dizilerin oluşturduğu algıların boyutları çok ciddi diyen İstanbul Aydın Üniversitesi Yeni Medya Bölümü Öğr. Üyesi Dr. Nur Emine Koç, yerli yapım dizilerin kültürümüzü yozlaştırdığını söyledi.

Son yıllarda yerli yapım dizilerin toplumun, gelenek ve göreneklerini hiçe saydığını ifade eden, Dr. Nur Emine Koç, “Dizilerde eğitim ön plana çıkarılmalıdır. Bu da yapılamıyorsa mutlaka medya okuryazarlığı dersi, anaokulundan itibaren öğretilmeye başlanmalıdır” dedi.

Dizilerle ilgili Dr. Nur Emine Koç, “Televizyon dizileriyle, özellikle gençlere eğitimden yoksun bir gelecek hazırlatılmaya, toplum dönüştürülmeye çalışılıyor” diyerek şunları ekledi: “Birçok dizide, “Okuyup da ne olacaksın?” Söylemlerine çok rastladım. Verilen bu mesajların düzeltilmesi ve gençlerimizin eğitime özendirilmesi gerekiyor.”

Dizilerde eğitimle ilgili hiç bir mesaj verilmiyor

Genellikle subniminal mesajlarla eğitimi destekleyen değil de daha çok, eğitim almadan da legal olmayan yollarla ya da zengin birine âşık olarak da çok başarılı ve zengin olunabileceğinin vurgulandığı dizilerin ağırlıkta olduğunu ifade eden Koç, “Dikkat ederseniz yıllardan beri değişmeyen, parasal durumu iyi olmayan ve okumayan bir kız, zengin bir eş bulsun her şeyi olur, zengin olur, başarılı olur mesajı veriliyor. Kadınlar dizilerde sürekli evde oturuyor, yemek pişiriyor, çalışıyorsa asla yönetici yapılmıyor. Her zaman geri planda tutuluyor. Bunun haricinde gençler şiddete yönlendirilerek mafyatik dizilerle adaleti kendilerinin sağladıkları düşündürülüyor” dedi.

Bizler, bir dönem Türk normlarıyla tamamen çelişmesine rağmen, amcasının karısıyla aşk yaşayan iki karakteri kaçırmadan izledik diyen Koç, “Söylemiş olduğum dizide, Türk halkının çok sevdiği iki karakter özellikle seçildi ve bir haber olarak okuduğumuzda tepki göstereceğimiz ilişkiyi özellikle halkın seçtiği sevilen karakterlerle, ilgiyle izledik. Öyle bir anlattılar ki, asla kabul etmeyeceğimiz bu ilişkileri ne yapsın sevdiler diyebilenler bile çıktı. İşte bu noktada ortaya çıkan faktör, algı operasyonudur” diye ekledi.

“Medya okuryazarlığı zorunlu ders olmalı”

Aslında kontrolsüz dijital medya kullanımı için anaokulundan itibaren çocuklara alan uzmanları tarafından Medya Okuryazarlığı dersi verilmelidir diyen Koç sözlerine şöyle devam etti: “Çocuklar, izledikleri her şeyin fayda ve zararını bilerek, aldıkları bu eğitimle izlediği her şeyin bilincinde olacak. Bu nedenle aileler çocuklarını hiçbir zaman sahipsiz bırakmamalıdır. Çocuklar taklit eder. Rol model edinmeyi severler. Bunu medyadan da edinebilirler. Dijitalden ayrılamayız, vazgeçemeyiz ama bilişim teknolojilileri ve medya okuryazarlığı dersleri müfredata konulursa, kamu spotu niteliğinde birkaç dizi de yapılırsa farkındalık sağlanmış olur. Bilinçli nesiller bunların taklit edilecek bir şey olmadığını, sanal gerçeklik olduğunu kolayca idrak edebilir. Medyayı değiştiremiyorsak bakış açımızı değiştirmeliyiz.”
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *