İstanbul
Kapalı
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Marmara Basın Güncel (Özel) "S-400 savaşta kendini ispatlamış tek sistem"

(Özel) "S-400 savaşta kendini ispatlamış tek sistem"

Balıkesir’in Bandırma ilçesinde kentteki bazı STK ve sendikalarca düzenlenen ve Uluslararası Güvenlik Stratejileri Uzmanı Erol Karakuş’un konuşmacı olarak katıldığı “F-35 ve S-400 Denkleminde Doğu Akdeniz’de Türkiye” başlıklı konferans büyük ilgi gördü.

Bandırma Öğretmen Evi’nde Meşale Fikir ve Hareket Derneği, MÜSİAD, Memur-Sen, Eğitim-Bir-Sen, Diyanet-Sen ve Enerji-Bir-Sen tarafından düzenlenen Uluslararası Güvenlik Stratejileri Uzmanı Erol Karakuş’un konuşmacı olarak katıldığı “F-35 ve S-400 Denkleminde Doğu Akdeniz’de Türkiye” başlıklı konferans gerçekleştirildi. Konferansta konuşan Uluslararası Güvenlik Stratejileri Uzmanı Erol Karakuş, konferans sonunda İHA’nın sorularını yanıtladı.

Uluslararası Güvenlik Stratejileri Uzmanı Erol Karakuş, Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 Yüksek İrtifa Hava Savunma Sistemleri ve ABD’nin askıya aldığını açıkladığı F-35 Savaş Uçağı projesi hakkında açıklamalarda bulundu. Karakuş, “ S-400 Yüksek Hava Savunma Sistemi Türkiye’nin bugün sahip olma yolunda çalıştığı, ihtiyacımız olan bir sistem. F-35 ’ i aynı minvalde değerlendirmemek gerekiyor. F-35 ile birebir aynı olmasa da elimizde F-16 savaş uçakları var ve bunları biz üretiyoruz. Hali hazırda üretilmekte olan ileri teknoloji yani 5. jenerasyon dediğimiz Milli Savaş Uçağı projemiz var. Bu tasarım ve taslak aşaması geçildi. İngiltere ile ortak yürütülen bir çalışma bu. 2025 yılında ilk üçü, 2027 ise Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim yılı olarak planlanıyor. Tabi bunun öne alınma ihtimali de var" dedi.



"F-35 uçaklarının olup olmaması Türkiye’ye bir şey katmaz"

Uluslararası Güvenlik Stratejileri Uzmanı Erol Karakuş, dost düşman tanımlamasını Türkiye’nin belirleyemediği bir uçağın Türkiye’de olmasının bir şey kazandırmayacağını savunarak, "Kullanamayacağımız, dostu düşmanı kendimizin belirleyemeyeceği bir F-35 savaş uçağının Türkiye’de olup olmaması bize hiçbir şey katmaz. Velev ki elimizde zamanında NATO’nun vermiş olduğu Herkül diye bilinen Yüksek İrtifa Hava Savunma Sistemimiz var. Hatta bu hava savunma sistemi Rusya’dan gelebilecek nükleer ve balistik füzelere karşı da etkili. Biri İstanbul’da diğeri ise Erzurum’da konuşlu olan bir batarya. Bunları bize asıl tehlikenin geleceği Güney bölgelerine indirmemizi ABD ve NATO engelliyor. Bunları sadece onların amaç ve istekleri doğrultusunda kullanabiliyoruz" dedi.



"Hisar Füze Sistemlerimiz aslında 450 km menzile sahip"

Türkiye’nin yüzde yüz yerli ve milli olarak geliştirmeye devam ettiği Hisar Yüksek İrtifa Füze Sistemleri hakkında da açıklamalarda bulunan Karakuş, " Biz Herkül Yüksek İrtifa Füze Sistemlerine emsal olarak Hisar Yüksek İrtifa Hava Savunma Sistemini gerçekleştiriyoruz. Onlar da zaten şu anda 280 km menzile sahip diye biliniyor. Aslında bizim bu geliştirdiğimiz Hisar Füze Sistemleri’nin gerçek menzili 450 km’dir. Yani alacağımız S-400 ile aynı hatta daha uzun. Ama uluslararası anlaşmalar ve NATO’ya verdiğimiz taahhütler gereği biz bunu 280 km ile sınırlamak zorunda olduğumuz için o menzilde üretiyoruz. Yoksa mühendislerimiz ve savunma sanayimizdeki yetkili kişilerimiz o menzilde bir silahı üretemediklerinden değil. Devletimiz, Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere bu krizi en iyi şekilde Türkiye’nin menfaatleri doğrultusunda yönetmektedirler. Şuradan da anlıyoruz ki, S-400 Yüksek İrtifa Hava Savunma Sistemi dünyada başarısını ispatlamış ve gerçek savaş alanında test edilmiş tek hava savunma sistemidir. Bunu Suriye’de ABD’nin, Esad’ın kimyasal silah kullanmasına karşı gönderdiği füzelerin yüzde 75-80 oranındaki sayısını imha ederek ispatlamıştır. Ona emsal olarak bize gösterilen Patriot Hava Savunma Sistemleri halen Suudi Arabistan ve İsrail’de aktif olarak kullanılmakta. Bu iki hava savunma sistemi de gerek Filistinlilerin Gazze’den ya da başka bir yerden, gerekse Yemen’deki grupların Suudi Arabistan’a veya İsrail’e gönderdikleri Katyuşya füzelerini bile yakalayamayacak kadar, yakalasa bile yüzde 25-30’unu imha edebilecek kapasiteye sahip. Bu da bize devletimizin, yetkili kişilerimizin ne kadar doğru bir karar verdiklerini, ne kadar doğru bir sistem satın aldığımızı , F-35’lerden neden vazgeçebildiğimizi, S-400’leri neden F-35’lere feda etmediğimizi gösteriyor” dedi.



"Kayseri’deki uçak fabrikası kapanmasaydı, bugün ABD ve Rusya peşimizden nal topluyordu"

Atatürk zamanında Kayseri’de kurulan Türkiye’nin ilk uçak fabrikası’nın İsmet İnönü döneminde kapanmamış olması halinde bugün ABD ve Rusya’nın Türkiye’deki uçak teknolojisi karşısında nal toplayacağını ifade eden Karakuş, "Şu anda NATO’nun en büyük uçak bakım merkezi Kayseri’dedir. Kayseri’deki tesisimizin adı FASBAT. NATO’nun tüm uçaklarının bakımları Kayseri’de yapılır. Yeni değil, 1970’li yıllardan beri NATO’nun tüm uçaklarının bakımları FASBAT’ta, yani Fabrika Seviyesinde Bakım Merkezi’nde yapılır. Bilmediğimiz çok şey var. Orasının kuruluşu bir Uçak Fabrikası. Uçaklar üretmiş, hem de o zamanın teknolojisine göre çok iyi uçaklar üretmiş. Amerika silah sanayisinde yarışı kaybetmemek, hem pazarın elinden çıkmaması, hem de başka bir üreticinin pazara girmemesi için adamlar gelip oturmuş demişler. Uçağı kaça mal ediyorsunuz? İşte örneğin 100 bin dolara mal ediyorum. Bırak, ben sana uçağın tanesini 30 bin dolardan vereyim. Hatta 100 tane de hediye edeyim. İsmet İnönü fabrikanın kapatılması talimatını veriyor. ABD bunun yanında bize Norveç’in ve birkaç ülkenin daha uçak bakım imtiyazını bize veriyor. Siz burayı uçak bakım tesisine çevirin diyor. Bunlar diyor ki, koca bir imparatorluk yıkıldı. Biz başkalarına güvenmeyelim. Ne olur, ne olmaz. Biz bu uçakları muhafaza edelim. Dışarıda muhafaza edilmesi riskli. Bunları o zamanki mühendislerin kararıyla grafit denilen gres yağı ile yağlıyorlar. O zamanlar Sümerbank Kayseri Fabrikası’nın ürettiği Amerikan kaput bezi ile uçakların her tarafını sarıp o şekilde gömüyorlar. Ola ki ihtiyaç olursa çıkarıp kullanabilelim diye. Yanlıştır, doğrudur ama işin aslı bu. Benim bir kaynağım varsa dursun. Elimin altında, benim zaten. Bir başkasını da ucuza alabiliyorsam alırım. Bunu da ihtiyat olarak elimin altında tutarım. Bu doğru bir politikadır. Ama sanayi ve teknolojinin gelişmesinin önünü kesebilecek ithalatın yapılması çok büyük yanlıştır. Hele ki savunma sanayi. Bu ölümcül bir hataydı. O uçaklar üretilmeye devam etseydi ben inanıyorum ki, bugün Amerika’sı, Rusya’sı o teknolojileriyle bizim arkamızda nal topluyor olacaklardı. Çünkü bizim çocuklarımız gerçekten zeki. Bugün ürettiğimiz İHA’lara, SİHA’lara bakın. Amerika’nın Predatörlerinden de, İsrail’in Heron’larından da çok üstün" diye konuştu.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *