İstanbul
Açık
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Marmara Basın Güncel Prof. Dr. Kemal İnat, Suriyeli mülteci sorununu değerlendirdi

Prof. Dr. Kemal İnat, Suriyeli mülteci sorununu değerlendirdi

Almanya Başbakanı Angela Merkel’in açıklamalarına atıf yapan Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kemal İnat, Almanya’nın kamuoyundan gelen baskıyı hafifletebilmek için sınırlarını açmış göründüğünü belirterek “Kamuoyu baskısına rağmen 800 bin mülteciyi kabul etmek gibi bir niyeti olmadığını” söyledi.
Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kemal İnat, Suriyeli mülteci sorununu değerlendirdi. Prof. Dr. Kemal İnat, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in 800 bin mülteciye ülkelerine giriş yapabileceğini belirtmesi üzerine, “Doğrusu ben 800 bin kişiyi alacaklarını zannetmiyorum. Çünkü, Orta Doğudaki çatışmaların ortaya çıkışından günümüze kadar Almanya’nın mülteciler konusundaki politikasına bakarsak, mültecilere yıllık 3 binlik, 5 binlik kontenjanlar ayırdıklarını görüyoruz. Almanya mültecilere çok az sayıda kontenjan ayırıyor. Ayrıca mülteci sorunuyla mücadele etmek zorunda kalan Türkiye, Lübnan, Ürdün gibi ülkelere, mültecilere bakılması konusunda çok fazla destek olmadıklarını ve maddi kaynak vermediklerini görüyoruz” dedi. Almanya’nın mülteciler konusunda ki tavrını değiştirme arayışı içine girdiğini ifade eden Prof. Dr. İnat, “Almanya, mülteciler konusunda ki tavrını değiştirdi. Çünkü hepimizin bildiği gibi son bir ay içerisinde çok sayıda mülteci, adalar üzerinden Avrupa’ya yöneldi. Bu görüntülerin medya da yer alması sonrasında Avrupa’daki duyarlı kamuoyu kesimlerinin baskısı arttı. Sonrasında, Almanya’nın bu politikasını değiştirme arayışı içine girdiğini görüyoruz” diye konuştu. Almanya’ya giren mülteci sayısı 10 binler düzeyinde Mültecilerin Almanya sınırlarında birikmesini engellemek amacı ile çeşitli fikirlerin de ortaya atıldığını belirten Prof. Dr. İnat sözlerini şöyle sürdürdü: “Mültecilerin Almanya sınırlarında birikmesini engellemek amacı ile Türkiye, Ürdün, Lübnan gibi ülkelere daha fazla maddi yardımlarda bulunmak durumu da söz konusu. Sağlanan maddi yardımlar ile mültecilerin Almanya ve Avrupa sınırlarına yayılmasını engellemeye çalışıyorlar. Bir taraftan Avrupa’da, bu yükün dengeli bir şekilde paylaştırılması yönünde ciddi bir baskı olduğunu görüyoruz. Bu konuda Doğu Avrupa ülkelerinden ciddi itirazlar da söz konusu. Onlar çünkü bu yükü paylaşmak istemiyorlar. O yüzden Almanya kendi kamuoyundan gelen baskıyı hafifletebilmek için sınırları açmış görünüyor ama bütün bu sınırların açılmasına rağmen Almanya’ya ne kadar mülteci girişi söz konusu oldu diye bakarsak Almanya’ya giren mülteci sayısının 10 binlerle ifade edilebileceğini söyleyebiliriz.” Mültecilerin hedefi Almanya Türkiye ve Yunanistan üzerinden Avrupa’ya ulaşan mültecilerin ulaşmaya çalıştıkları asıl hedefin Almanya olduğunun altınız çizen Prof. Dr. İnat, “Mültecilerin çoğunun hedefinde Almanya olduğunu biliyoruz. Merkel’in açıklamaları geride kalan mültecileri heyecanlandırdığını yani Almanya’nın sanki kapıları açmış olduğu hissine kapıldıklarını görüyoruz. Bundan dolayı Merkel aslında o endişesini dile getirmiştir. Yoksa içeriden gelen kamuoyu baskısına rağmen 800 bin mülteciyi kabul etmek gibi bir niyetleri olmadığını ben kesinlikle söyleyebilirim” şeklinde konuştu. Bütün ülklerin sorumluluğu var Bu insanların mülteci konumuna düşmelerinde bütün ülkelerin sorumluluğunun bulunduğunu belirten Prof. Dr. İnat, “Bu ülkeler arasında hangi ülkeler daha fazla sorumlu derseniz Birleşmiş Milletler uluslararası sistemin şekillenmesinde, kurgulanmasında çok fazla etkili olan hem ekonomik hem de askeri açıdan güçlü olan ülkeler. Bu ülkelerin arasında Almanya’da yer alıyor. Almanya’dan, Güvenlik Konseyi daimi üyesi olmasa bile, dünyadaki birçok sorunun çözümlerine yönelik görüşmelerde, +1 ülke diye bahsediliyor” diye konuştu. Güvenli Bölge’nin kurulmasının mültecilere çok fazla katkı sağlayacağını düşünmediğini ifade eden Prof. Dr. İnat sözlerini şöyle sürdürdü: “Güvenli bölgenin oluşturulmasının zor olduğunu da görmek gerekir. Türkiye tek başına bir güvenli bölge oluşturma konusunda başarılı olamaz. Almanya gibi ülkeler mülteciler konusunda, mülteciler sorununun doğrudan kendilerini de ciddi şekilde rahatsız ettiklerini gördüklerinde belki bu konuda politikalarını değiştirip Türkiye’ye gerçekçi bir şekilde destek olurlar ise ancak güvenli bölgenin oluşturulabileceğinin mümkün olabileceğini düşünüyorum. Suriye’de gerçekten güvenliği sağlanmış bir bölge oluşturulursa o zaman insanlar ülkelerini terk etmek zorunda kalmazlar. Hatta ülkelerini terk eden insanların büyük bir kısmının ülkelerine geri dönmesi söz konusu olabilir ve onlara kendi topraklarında yardım edilebilir.” Almanya’nın mülteciler konusunda daha fazlasını yapması gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Kemal İnat “Almanya’nın milli geliri 3.8 trilyon dolar. Yani Almanya mülteciler konusunda daha fazla şeyler yapabilir. 800 milyar dolar milli geliri olan Türkiye’nin 2 milyon civarında Suriyeli mülteciyi kabul ettiği ortamda, Almanya endişe ile dile getirdiği mülteci sayısını kendi ülkesinde rahatlıkla barındırabilir. Fakat Almanya’nın böyle bir şeye niyetleri yok ama en azından gerek Türkiye’deki gerekse bölge ülkelerdeki mültecilerin barınmasına yardım etmek şeklinde ya da güvenli bölge oluşturulmasına destek vermek ve sonra o bölgede kalacak olan mültecilere destek verme suretiyle bu sorunun çözümüne gerçekten katkıda bulunabilir” ifadelerini kullandı.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *