Burtom Tıbbi Görüntüleme ve Tanı Merkezi Radyoloji Uzmanı, Uzm. Dr.Oğuzhan Güven Gümüştaş, prostat kanserinin erken teşhisinde MR çekiminin önemi ile ilgili bilgiler verdi.
Dr. Gümüştaş, "Prostat, mesanenin hemen altına yerleşmiş, erkek genital sisteminin en büyük bezidir. Büyüklüğü kişiden kişiye değişmekle birlikte ortalama 20 gram ağırlığında olan prostat, kabaca kestaneye benzer bir yapıdadır. Prostat, tabanı mesaneye komşu olmakla beraber apikal kısmı membranözüretra ile birleşen piramit şeklinde bir organdır. Prostat bezi ince, süte benzer bir sıvı salgılar. Emisyon sırasında, prostat bezinin kapsülü, vasdeferensle eşzamanlı olarak kasılırlar. Böylece ince, sütümsü prostat sıvısı, semen kitlesine eklenir. Prostat sıvısının hafif alkalik özelliği, ovumunbasarılı bir şekilde döllenmesi için çok önemli olabilir. Çünkü vasdeferens sıvısı spermin metabolik ürünleri ve sitrik asit varlığında, göreceli olarak asidik özelliktedir. Bu nedenle spermin fertiliteözelligi baskılanabilir. Ayrıca kadının vajinal salgıları da asidiktir (pH=3,5-4,0). Sperm, ortam pH’sı 6.0 ile 6.5’ a ulaşana kadar optimal hareketliliğini göstermez. Sonuç olarak, prostat sıvısının, diğer ejakülat sıvılarının asiditesini nötralize etmesi ve bu yolla spermin hareket ve fertilizasyon yeteneğinin artması muhtemeldir. Prostat kanseri günümüzde sıklığı giderek artan, teşhis ve tedavisindeki yeniliklerle birlikte organa sınırlı olarak yakalandığında tam olarak kür sağlanabilecek bir hastalıktır. Hastalığa yaklaşımla ilgili gelişmelere rağmen özellikle 50 yaş üzerindeki erkeklerde hasta sağlığını ciddi şekilde tehdit eder. Çoğunlukla biyolojik davranışı düşük olup yavaş ilerleyen bir hastalık olduğundan geç semptom verir. Hastalığın küçük odaklar halinde meydana gelmesinden dolayı erken evre prostat kanserlerinin çoğu semptom vermez. Semptomların varlığı sıklıkla lokal ilerlemiş veya yayılmış hastalığı göstermektedir. Prostat kanserinde klinik davranış spektrumunun çok farklı olması sonucu, her hastanın kişisel olarak tedavi edilebileceği birçok seçenek vardır. Bu seçenekler sadece takipten agresif cerrahi rezeksiyona kadar değişir. Elli yaş üzerindeki erkeklerde tarama için kullanılan parmakla rektal muayene ve kanda PSA bakılması basit, yan etkisi olmayan tetkiklerdir. Prostat kanseri için tarama testi tavsiye yerine hastaya sunulmalı ve hasta ile hekim bu kararı birlikte almalıdır.Teşhisi genellikle prostat kanseri şüphesi olan hastalara transrektal ultrasonografi eşliğinde prostattan biyopsi alınmasıyla konulmaktadır" dedi.
Prostat biyopsisi ne zaman yapılmalıdır?
Gümüştaş, "Prostat biyopsisi PSA yüksekliğinde, anormal parmakla rektal muayene bulguları tespitinde ve yıllık PSA artış hızının 0.75 ng/ml üzerinde olması durumunda yapılmalıdır. Prostatın biopsileri sonrası kanser odağı yakalanamayan olgularda başta olmak üzere PSA değerleri 4ng/ml’nin üzerinde olan olgularda endikasyonu vardır. Prostatın MRI ile ince milimetrelerle taranması ve ilaçlı tetkiklerle incelenmesi ve haritalandırılması yöntemidir. Kötü veya iyi huylu her kitle nodül veya enfeksiyonlar değerlendirilerek PİRADS sistemine göre evreleme yapılır. Bu sayede hastaya gerekli işlem, tedavi, biopsi veya ameliyat planlaması yapılabilmektedir. Yurt dışında yaygın kullanılan bir yöntemdir. Ülkemizde de bazı merkezlerde yapılmaktadır. Bizim merkezimizde de doktor gözetiminde yapılarak doğru sonuçlar elde edilmektedir. 40 yaş üstü PSA yüksekliklerinde son yıllarda yapılması önemle tavsiye edilen MRI yöntemidir. Sağlıklı bir işeme ve cinsel hayat ve üreme açısından prostatın önemi tartışılmaz olup multiparametrik prostat MRI kanser riskli vakalarda ve biopsisi negatif gelen fakat hala PSA’sı yüksek vakalarda uygulanmalıdır" diye konuştu.
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *