İstanbul
Kapalı
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Marmara Basın Güncel Sadece Meal Üzerinden Din İnşa Edilemez

Sadece Meal Üzerinden Din İnşa Edilemez

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Erdinç Ahatlı, İslam dini incelenirken hadislerin ve sünnetin göz ardı edilemeyeceğini belirterek, “Yalnızca meal okuyarak sağlıklı bilgi öğrenilmez. Ayetlerin iniş sebebini, söylendiği sözün ortamını, niçin söylendiğini bilmek, olayları ya da durumları parça parça okumamak gerek” dedi.
SAÜ İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Erdinç Ahatlı, hadislerin kültürümüzdeki ve İslam’daki yerini değerlendirdi. Türk toplumunun ve Anadolu coğrafyasında yaşayan diğer Müslümanların İslam’la tanıştıktan sonra değerlerinin önemli bir kısmının hadis ve sünnet aracılığıyla şekillendiğini söyleyen Doç. Dr. Erdinç Ahatlı, sünnetin de kültürel açıdan hayatımızda önemli bir yeri olduğunu ifade etti. Türk toplumunun örf ve adetlerinde bu konuda pek çok örnek görülebileceğini kaydeden Doç. Dr. Ahatlı, “Bizdeki çocukların sünnet merasimleri başlı başına bir sünnettir aslında. Bu Hz. İbrahim’den gelen ve devam etmiş bir sünnettir. Selamlaşmalarımız, bir topluluğun içine girdiğimiz zamanki sohbetlerimiz, kültürün önemli unsurlarından bir tanesi” dedi. Kültürümüzdeki uygulamaların hadis dayanakları var Sünnette yer alan uygulamaların kültürümüzde farkında olmadan yerine getirildiğini ve bunların hadis dayanaklarının da olduğunu ifade eden Doç. Dr. Ahatlı, “Kültürümüzde ölünün arkasından konuşmamaya dikkat edilir. Kulağı çınlayan kişiye ‘seni kim anıyor’ diye sorarız. Bize özgü olarak cenaze duyurusu sala okunarak yapılır. Normal vakitler dışında sala duyduğumuzda birisinin vefat etmiş olduğunu anlarız. Mezarlıklar ağaçlanır, bunun dayanağını da gösteren bazı rivayetler vardır” diye konuştu. İslam’ın temel kaynağının Kur’an-ı Kerim olduğunu ve 50’den fazla ayetin Hz. Peygamberi referans gösterdiğini anlatan Ahatlı, şöyle devam etti: “Kur’an’da ‘Allah’a, peygambere ve sizden olan buyruk sahiplerine, yöneticilere itaat edin’, ‘Allah, peygambere kitabı ve hikmeti indirdi’ ayetleri var. Kitap Kur’an-ı Kerim’dir. Peki, hikmet nedir? Hz. Peygamber’in ailesi içerisinde otururken onlara öğrettiği şeylerdir hadis ve sünnet. Hadis ve sünnet derken Kur’an’dan bağımsız, ayrı bir durumu ifade etmiş olmuyoruz aslında. Kur’an’ın emrini, Allah’ın emrini ifade etmiş oluyoruz. Zaten din dediğimiz şey de Hz. Peygamber’in bize getirdiği şeydir. Elimizde Kur’an-ı Kerim var. Önce Hz. Muhammed’e inandık ki bu sayede onun getirdiği her şeyi esas almış oluyoruz.” Hadis dinin kaynakları arasında Kuran’da Hz. Muhammed’e birtakım yetkiler verildiğini aktaran Ahatlı, bir şeyi helal ya da haram kılma yetkisinin bunun bir örneği olduğunu söyledi. Sünnet ve hadisin aslında dinin kaynakları arasında olduğunu vurgulayan Ahatlı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yenilmesi haram olduğu sünnetle belirlenen şeyler vardır. Mesela ehlî (evcil) eşek eti Kur’an’da yenilmesi yasaklanan hayvanlar arasında sayılmaz. Bu sünnetle yasaklanmış bir şeydir. Sünnet bazı Kur’ân ayetlerinin anlamını daraltmıştır. Zaten İslam’ın beş esasını sünnetsiz yaşamamız da mümkün değil. Namazın tanımını Kur’an-ı Kerim’de bulamazsınız. Peygamber kılmış, biz de o şekilde kılıyoruz. Bazı unsurları bulabilirsiniz, rükûdan secdeden kıyamdan bahsedilir. Ama namazın nasıl başlayıp nasıl bitirileceğini ancak Peygamberin öğretmesiyle bilebiliriz. Yine aynı şekilde orucu bozan şeyler, oruca nasıl başlanır, hac ibadeti nasıl yapılır, hangi dönemlerde yapılır, bunların hepsini sünnet yoluyla biliyoruz.” Hadis inkârcılığı son iki yüzyılda oldukça yaygınlaştı Hadis inkârcılığının İslam dünyasında son iki yüzyılda oldukça yaygınlaştığına işaret eden Ahatlı, Osmanlı’nın yıkılışından itibaren oryantalist faaliyetlerin etkisiyle çok fazla yayın yapıldığını, özellikle Afrika’da, Ortadoğu’da, Mısır’da ve Hint alt kıtasında bu konuda çok yaygın faaliyetler yapıldığını söyledi. Yahudi asıllı Macar oryantalist Ignaz Goldziher gibi şarkiyatçı yazarların yaptıkları çalışmaların hadis inkârcılığı anlamında İslam dünyasını etkilediğini belirten Doç. Dr. Erdinç Ahatlı, “Genellikle bu tür insanlar hadis ve sünnet karşıtı olmadığını söyler. ‘Ben sünnete karşı değilim, Kur’an’a aykırı olanları, gerçek olmayan uydurma rivayetleri ayıklıyorum, Kur’an ile karşılaştırıyorum’ derler. Ama sonuç olarak bakıldığında inceledikleri sünnet malzemesinden birçok birim ortadan kaybolmuştur” şeklinde konuştu. Yalnızca meal okuyarak sağlıklı bilgi öğrenilmez Hindistan’da Ehli Kur’an hareketi gibi sünneti toptan reddeden grupların bulunduğunu, bunların bir nevi din tüccarlığı yaptığını belirten Ahatlı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de toptan sünnete karşı olan şahıs veya grup yoktur. Ama Türkiye’de geçmişte Mealciler dediğimiz bir grup vardı. Sadece meal okuyarak dini bilgilerini çoğaltmaya çalıştılar. Ama yalnızca meal okuyarak da sağlıklı bilgi öğrenilmez. Ayetlerin iniş sebebini, söylendiği sözün ortamını, niçin söylendiğini bilmek lazım. Her dönemde geçerli midir, evrensel midir, yerel midir bunlara bakmak lazım. Sadece meal okumak, meal üzerinden din inşa etmek yanlış bir şeydir. Peygamber bilinmeden, Kur’an’ın indiği ortam bilinmeden Kur’an’ın neler söylediği anlaşılamaz. Olayları ya da durumları parça parça okumamak gerek.”
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *