Sakarya Kent Şurası’nın 67. toplantısında tarım ve hayvancılıkta yaşanan sorunlar masaya yatırıldı.
SAKARYA
Sakarya'nın önemli sorunlarını masaya yatırmak için her ay bir araya gelen Sakarya Kent Şurası, 67. buluşmasını Şahaser Kongre ve Toplantı Merkezi’nde gerçekleştirdi. Geçtiğimiz günlerde kalp krizi geçiren Şura Başkanı Yavuz Deniz, geçmiş olsun dileğinde bulunanlara teşekkür ederek konuşmasına başladı. Deniz, Kent Şurası’na katılması beklenen AK Parti İl Başkanı Fevzi Kılıç’ın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Sakarya programı nedeniyle toplantıda yer alamayacağını belirterek 67.Şura’yı açtı.
Gündem: ‘Tarım ve Hayvancılık’
Yavuz Deniz’in konuşması sonrasında söz alan Şura üyesi ve Sakarya Ziraat Odası Başkanı Hemdi Şenoğlu, tarım ve hayvancılıkta yaşanan sıkıntılarla ilgili önemli tespitlerde bulundu. Şenoğlu, kırmızı ette fiyat tartışmaların hararetli bir şekilde devam ettiği bu dönemde Türkiye’deki hayvancılık performansının kısa bir özetini çıkarttı.
‘Sorun Büyük!’
Türkiye’nin yakın zamana kadar hayvancılıkta kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olduğunu hatırlatan Şenoğlu, “Ne oldu bize de şimdi birçok ürünü dışarıdan almaya başladık. 35 yıldır Türkiye’ye dışarıdan süt, et sığırı girmektedir. Sayısını bilmiyorum ama yüksek olduğunu tahmin ediyorum. Kişilere verilenler, kooperatifler aracılığı ile verilenler, Almanya’dan, Hollanda’dan, Amerika’dan, Macaristan’dan, Ukrayna’dan hep damızlık ve etlik sığır girdi. Baktığımızda bugün hiçbir sorun yaşamamamız lazımken sorun büyük” dedi.
Geçici Çözümler
Nüfus artışı nedeniyle hayvancılığın talepleri karşılayamaz hale geldiğine işaret eden Şenoğlu, “Hayvansal protein bakımından yetersiz besleniyoruz. Dolayısıyla sağlıklı bir yaşam süremiyoruz. Birçok hastalıkların sebebi beslenmeyle ilgili. İş çözüme gelince hep basit çözüm yollarıyla çözüme gidiyoruz, dolayısıyla sürekliliği sağlayamıyoruz” diye konuştu.
‘Dışa Bağımlıyız’
Hamdi Şenoğlu, “Türkiye’nin; kendi yetiştirdiği, ıslahını yaptığı bir süt veya et sığır tipi mevcut değil. Yani dışa bağımlıyız. Kaba yemimizi yeterince üretemiyoruz. Meralarımızı her geçen gün kaybediyoruz. Süt politikamız yeterli gelmiyor. Yem üretimimiz yeterli gelmiyor. Soyayı (GDO’lu) dışarıdan ithal edip hayvanlarımıza yediriyoruz. Dolayısıyla biz de tüketiyoruz. Yani gıda terörünü elimizle destekliyoruz” ifadelerine yer verdi.
Neler Yapılmalı?
Şenoğlu, hayvancılığın geliştirilmesi için yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı: “Dışarıdan sığır ithal etmeyeceğiz. Sadece üniversitelere, araştırma enstitülerine müsaade edeceğiz. Kaba yem üretimini rastgele değil, iyi bir çalışma ile programlayıp desteklemeliyiz. Meraların başka amaçlarla kullanılmasının önüne geçmeliyiz. Hayvancılık kooperatiflerini destekleyerek geliştirmeliyiz. Ürünlerimizi, hayvanlarımızı mutlaka kooperatifler aracılığı ile değerlendirmeliyiz. Eğitim merkezleri ile yetiştiricilerimizi ciddi bir şekilde eğitmeliyiz. Aksi halde başaramayız.”
Çamlıyurt: ‘Yerli Tohuma Geçilmeli’
Hamdi Şenoğlu’nun bu önemli tespitleri sonrasında söz alan Şura üyesi Erdoğan Çamlıyurt, yerli tohuma geçilmesinin önemine değindi. Çamlıyurt, “Ülkemizde tarımsal tohum araştırmalarının geliştirilebilmesi için enstitülere ya da üniversitelere gerekli ekonomik desteklerin verilmesi gerekir. Şu anda İsrail’den hibrit tohum alıyoruz. Bu tohumlar ancak bir kez ekilebiliyor. Bu tablonun değişmesi için biran önce yerli tohum üretimine geçmek zorundayız” diye konuştu.
Yurdal : ‘Tavuklar hormonlu değil’
Şura üyesi ve İş Kadını Şengülay Erdem Yurdal ise beyaz ette yaşanan tartışmaları gündeme getirdi. Aynı zamanda Ziraat Mühendisi olduğunu hatırlatan Şengülay Erdem Yurdal, “Ülkemizde tavuk üretimi ve kesimi Avrupa’ya oranla çok hijyeniktir. Üretim, son derce sağlıklı ve İslami şekilde yapılıyor. Hep söylenir; ‘hormonlu tavuk’ diye, bu mümkün değil tavuklar ışık altında sürekli yeme yönlendiriliyor hareketsiz oldukları içinde beslendikçe etleniyorlar. 45 ila 55 gün içinde tavuklar kesim kıvamına geliyorlar” dedi.
‘Köy Tavuğunda Veba Riski Var’
Köy tavuğunun sanılanın aksine çok da sağlıklı olmadığını vurgulayan Şengülay Erdem Yurdal, “Şimdi, ‘en sağlıklı köy tavuğu’ diyorlar. Ben buna katılmıyorum. Dışarıda çok gezen tavuk veba tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu nedenle ‘köy tavuğu sağlıklı’ demek mümkün değil. Tavuğa geçen veba bu yolla da geçebilir. . Köy tavuğu ya da dış mekânda çok gezen tavukta veba riski yüksektir” tespitinde bulundu.
Şekerdeki Büyük Risk!
Şura üyesi ve eski Ziraat Odası Başkanı Akdoğan Horozlu, nişasta bazlı şekerin sağlık açısından büyük risk yarattığını söyledi. Türkiye'de, 2015 yılında nişasta bazlı şekerin üretim kotasının yüzde 30 artırıldığına dikkat çeken Horozlu, “Avrupa Birliği’nde nişasta bazlı şeker kotası yüzde 2-3 oranında. Bizde, Şeker Kanununa göre %10 ile sınırlandırılmış olmasına rağmen bu oran yüzde 30’a kadar çıktı. Bu durum, insan sağlığı açısından olumsuz sonuçlara neden olabilir. Bu rakamın Avrupa standartlarına indirilmesi gerekiyor” diye konuştu.
Kimler Katıldı?
67. Kent Şurası, iki saat süren değerlendirmelerin ardından sona erdi. Şura üyeleri Nisan ayı sonunda yeniden buluşmak üzere sözleşti. Sakarya Kent Şurası’nın 65. Toplantısı’na katılan isimler ise şöyle: Abdül Akgün, Ahmet Akyüz, Ahmet Erdem, Avni Akran, Aydemir Horozlu, Şengülay Erdem Yurdal, Tevhide Yağan, Cavit Öztaş, Cavit Pay, Celalettin Tanta, Cevat Bezek, Erdoğan Çamlıyurt, Erol Öztürk Hacıeyüpoğlu, Faruk Öz, Fethi Sarıoğlu, Gürsoy Alagöz, Hakan Alkan, Halil Müftüoğlu, Hamdi Şenoğlu, Hayati Özdoğan, Hüseyin Mete, Hüsnü Gürpınar, İbrahim Balaban, İsmail Çallı, İsmail User, Kamil Tever, Mehmet Dinler, Mehmet Hammaz, Muzaffer Başer, Necati Eker, Nurettin Eryılmaz, Nuri Paker, Orhan Ekici, Osman Nuri Ürküt, Özcan Toplar, Sait Beşir, Sami Çakan, Seçkin Tekeoğlu, Taner Başoğlu, Tansu Uzun, , Yaşar Tercan, Yavuz Deniz, Zeki Çelebi, Ahmet Köprülüoğlu, Fikret Çelebi. Cavit öztaş, Fikret Cebeci ve Hüseyin Mete.