SAKARYA - Sakarya Üniversitesi SAÜ Sanat Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Gizem Frit Amfisi’nde düzenlenen etkinliğe Yrd. Doç. Dr. Nurdan Kuban konuşmacı olarak katıldı. Yrd. Doç. Dr. Kuban, Avrupa’da Antik Yunan ve Roma, Ortaçağ ve Erken Rönesans, 17. yy ve 20. yy arasında yapılan mimari koruma süreçlerini anlattı. Koruma düşüncesini anlatan Yrd. Doç. Dr. Kuban, “Mimari mirası oluşturan kültür varlığı yapılar, geçmiş uygarlıkların, farklı kültürlerin, unutulmuş yaşam biçimlerinin, köklü mimari geleneklerin günümüzdeki somut yansımalarıdır. Söz konusu zenginliğin bilimsel yöntemlerle, duyarlı ve ilkeli yaklaşımlarla korunması ve gelecek nesillere aktarılması kültürel bir mecburiyettir” dedi. Roma Dönem, mimarlık ve mühendislik alanında önemli gelişmelerin yaşandığı bir devir olmuştur diyen Yrd. Doç. Dr. Kuban, “Eğrisel taşıyıcı elemanlar Roma ile birlikte ortaya çıkıyor. Bununla birlikte köprüler, su kemeleri, tüneller inşa edilmeye başlıyor. Helenistik dönemde olduğu gibi Roma’da da kamu binalarını ve önemli yapıları heykellerle süsleme geleneğinin de devam ettiğini görüyoruz. Bu dönemde bir koruma düşüncesi olduğunu söylemek zor fakat temellerini arayabiliriz” ifadelerini kullandı. Yrd. Doç. Dr. Kuban, “Ortaçağ Dönemine baktığımız zaman ise, savaşlar dolayısıyla koruma daha çok şehirleri çevreleyen surlar üzerinde olmuştur. 15’nci yüzyıla geldiğimiz de Avrupa’da Rönesans Mimarisinin yaygın olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla korumaya konu olan Roma ve Gotik mimarisi olduğu karşımıza çıkıyor. Rönesans düşüncesini ortaya koyan Albertini ideal şehri tanımlarken şunu ‘Eğer yerleşmede herhangi bir Roma kalıntısı varsa mutlaka korunmalı’ diyor. Bu tarihte ilk defa kültürel korunmanın görüldüğü ve kültürel korumanın başlangıcıdır” dedi.Sakarya Üniversitesi Mimarlık Bölümü tarafından “Koruma Düşüncesinin Tarihsel Süreci” isimli bir etkinlik düzenlendi.
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *