İstanbul
Orta şiddetli yağmur
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Marmara Basın Güncel SAÜ’de, ’Modern Tıpta Etik ve Felsefi Sorun Alanları’ konulu seminer düzenlendi

SAÜ’de, ’Modern Tıpta Etik ve Felsefi Sorun Alanları’ konulu seminer düzenlendi

55
GÖSTERİM
2 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde “Modern Tıpta Etik ve Felsefi Sorun Alanları” konulu bir seminer düzenlendi.

Gerçekleşen seminer kapsamında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İlhan İlkılıç konuşmacı olarak katıldı. Modern tıbbın içinde barındırdığı felsefi sorunları daha iyi açıklamak istediğini belirten Prof. Dr. İlkılıç, seminerde hayatın başlangıcı, kök hücre araştırmaları, hayatın sonu ve beyin ölümü gibi konuları ele aldı.

İnsan embriyosunun ahlaki statüsünü belirleyen argümanlardan bahseden Prof. Dr. İlkılıç, bu argümanlardan yola çıkarak daha önce üzerinde çalışılmamış ve bugün tıpta önemli bir yere sahip olan kök hücre çalışmalarının ahlaki boyutuna dair açıklamalarda bulundu. İnsan embriyosu hakkındaki görüşlerden bahseden Prof. Dr. İlkkılıç, “Yapılan araştırmalarla ortaya çıkan değerli bir bilgi için bir embriyonun hayati fonksiyonlarını bitirmeniz gerekebiliyor. Kök hücre çalışmaları, ahlaki sorunların ortaya çıkışında etkili olmuştur. Ahlaki değerlendirme yaparken bakmamamız gereken kıstaslar; embriyonun ahlaki statüsü, bilgi elde etmenin değerli olması, sağlığı korumanın ve tedavinin değeridir” şeklinde konuştu.

Seminerin ikinci kısmında ölümün tanımı, ölüm kriterleri ve beyin ölümü hakkındaki yaklaşımlardan bahseden Prof. Dr. İlkılıç, “İnsanın ölümünün tanımlanabilmesi için aslında kalp ve solunumun değil, beynin geri dönüşümsüz olarak fonksiyonlarını yitirmesine beyin ölümü diyoruz. Aynı zamanda insanın ölümü olarak kabul ediyoruz. 1968 yılından sonra yapılan araştırmalar ve radikal bir kararla bu görüş benimsenmeye başlar. Artık kalbi ve solunumu duran değil, beyni duran insan ölüdür” dedi.

Beyin ölümünü insan ölümü kabul eden ve etmeyen görüşlerin savunduğu argümanları anlatan Prof. Dr. İlkılıç, katılımcılarla organ naklinin yapılıp yapılmamasının ve insan hayatının değerinin ahlaki boyutlarını tartıştı.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *