2018'in ilk 5 ayında 11,5 milyon ziyaretçi Türkiye'ye geldi. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre turizm geliri, yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 31 artış göstererek 4 milyar 425 milyon 237.000 dolar olarak gerçekleşti.İZMİR Turizm verileri ışığında iç ve dış turizm hakkında görüşlerini aktaran İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Atilla Akbaba, uygulanan teşvik ve alınan tedbirlere bakıldığında artışı yeterli görmediğini söyledi. Prof.Dr. Atilla Akbaba, “Ziyaretçi sayılarına ve turizmden elde edilen gelire bakıldığında hiç kuşkusuz güzel bir toparlanma söz konusu. Ülkemizin siyasi, ekonomik ve sosyal durumu, döviz kurlarındaki değişkenlik, çevresindeki gelişmeler turizmimizi doğrudan etkiliyor. Turistin karar vermesinde en önemli etken güven duygusudur. Örneğin ABD, Almanya gibi ülkeler Türkiye’ye gideceklere seyahat uyarısı yapıyor. Bunlar turistte olumsuz etki yapacak unsurlardır.” dedi. “Her ülkeye aynı mesajla ulaşamazsınız.” Yurt dışında Türkiye’nin tanıtımının yeteri kadar yapıldığını ancak verilen mesajın ‘Herkes Türkiye’ye gelsin’ düşüncesinden ziyade, mikro pazarlama odaklı olması gerektiğini aktaran Prof.Dr. Akbaba, her millete verilecek mesajın farklı olabileceğini belirtti. Prof.Dr. Atilla Akbaba, “Çinli turistin, Alman turistin, İngiliz turistin, Amerikan turistin turizmden beklentisi farklı farklıdır. Verdiğiniz mesajın yaş aralıklarında bile farklı olması gerekir. 25 yaşındaki turistle 50 yaşındaki turiste ulaşmanın yolu aynı değildir. Onun için mikro düzeyde planlama yapılması gerekir. Rafting yapmak isteyen turiste de ulaşılmalı, sağlığı için kaplıca arayan turiste de ulaşılmalıdır. Her turiste tek bir mesajla ulaşamazsınız. Avrupa’da artık etkinlik turizmi, hafta sonu planlamaları çok revaçta. Örneğin, Barselona’da hafta sonu festival var, turist çantasını hazırlıyor, 2 günlük etkinliğe katılıyor. Kültür turizmi, inanç turizmi, sağlık turizmi, spor turizmi gibi geniş yelpazeli seçeneklerimizi planlamamız, bu parametrelerde işi bilen kişileri görevlendirmemiz lazım. Ayrı ayrı pazarlama unsurlarıyla, farklı ülkelere farklı mesajlarla ulaşılması zenginliklerimizi dünyaya açar.” dedi. “İç turizmi öğrenmeden dış turizmi hedefleyemeyiz.” Dış turizmde başarılı olmanın yolunun iç turizmi öğrenmekten geçtiğini vurgulayan Prof.Dr. Akbaba, “ Bizlerin seyahat ederek turizm bilinci kazanmamız gerek. Bu işletmelerimizi de profesyonelleştirir. İşletmeci bilir ki, bu yıl iç turizmden şu kadar pay gelecek. Turizmde kapı ziyaretçisi de (walk-in) çok önemlidir. Planlama yaparken otel yöneticisi, ‘Çat kapı odanız var mı? diyerek tesise gelen müşteri oranını takip eder. Dış turizmde sıkıntı yaşandığında, hemen iç turizme dönelim mantığından, iç turizme can simidi gözüyle bakılmasından vazgeçilmeli.” diye konuştu. “Turizm Fakültelerinin bilimsel görüşleri önemli” “Uzungöl eko turizm çerçevesinde planlanmış. Ortada göl kalmamış, göl havuza dönmüş. Yayla turizmi diyoruz, yaylalar şehre dönüştü.” diye konuşan Prof.Dr. Akbaba, Türk turizmine geçici çözümlerden, teşviklerden ziyade bilimsel yaklaşımlarla kalıcı çözümlerle yaklaşılması gerektiğine dikkat çekti. Prof.Dr.Akbaba, çözüm önerilerini şöyle sıraladı: “Öncelikle yapılacak her şeyde bilimsel yaklaşım temel alınmalıdır. Ülkemizde turizm çalışan çok sayıda turizm fakültesi ve bilim insanı bulunmaktadır. Kişilerin görüşlerinden ziyade bilimin geliştirdiği kuram ve çözümlerden yararlanma yoluna gidilmelidir. Nitelikli insanlar, uluslararası turizm sisteminin işleyişini bilen, yetkin kişiler görevlere getirilmelidir. Proje bazlı, stratejik planlama ruhunda yaklaşımlara geçilmelidir. Yılı kurtaracak dönemsel çözüm yolları bizi sonuca götürmez.”
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *