İstanbul
Hafif yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Marmara Basın Güncel Verhaugen ‘AB’nin Türkiye’ye ihtiyacı var’

Verhaugen ‘AB’nin Türkiye’ye ihtiyacı var’

757
GÖSTERİM
6 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Kartepe Zirvesi’ne katılan Verhaugen, AB’nin Türkiye ihtiyacı olduğunu söyledi
KOCAELİ Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Kartepe Zirvesi’nin ilki olan 15 Temmuz ve Darbeler Sempozyumu’nda ikinci açılış konferansını AB Genişlemeden Sorumlu eski Komiseri Gunter Verheugen yaptı. Verhaugen, ‘’ Türkiye’nin Avrupa’ya ait olup olmadığını sorgulamıyoruz. Zaten bir parçası. Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye, Türkiye’nin AB’ye ihtiyaç duyduğundan daha çok ihtiyacı var’’ dedi. ‘’ÇOK DERİN BİR ŞOK YAŞANDI’’ “Bir parti, bir örgüt adına değil, bir Avrupa vatandaşı olarak bulunuyorum’’ diyerek sözlerine başlayan Verhaugen, ‘’Türkiye ve Avrupa arasındaki ilişkiden endişelenen bir vatandaş olarak bulunuyorum. 15 Temmuz’da ben Almanya’da değildim. Ama çok yakındım. Türk sınırından 50 kilometre yakındım. O esnada bir konferansa katılıyorum. Uçağımın iptal olduğunu söyledi ama ben biraz daha uyurum dedim. Çok derinden şok yaşanmış. Bende şok yaşadım. Böyle bir şeyin yaşanabileceğine ihtimal vermedim’’ ifadesini kullandı. ‘’TÜRKİYE DEMOKRATİK BİR ÜLKEDİR’’ Türkiye’nin askeri müdahalelerle ilgili geçmişini hatırlatan Verhaugen, sözlerine şöyle devam etti; ‘’Avrupa Birliği artık bu tarihin sona erdiğini düşünüyor. Askeriye hükümeti, hükümet askeri kontrol edemez. Avrupa’da bildiğiniz gibi tamamen normalden uzak, tarihi geçmiş bir politika aracıdır darbeler. 2. Dünya Savaşından sonra böyle görülüyor. Türkiye’nin nasıl tanımlandığını konuşmamız gerekiyor. Darbeleri meşrulaştırma güdüsü farklı bir şekilde ortaya çıkıyor. Türkiye yıllarca demokrasiye engel koyan diktatörlüğün hüküm sürdüğü bir ülke olarak tasvir edildi. Askeri girişimlerin olduğu ve üzerinde çok konuşulduğu bir ülke oldu ama Türkiye demokratik bir ülkedir bu demokrasiye darbe vurmak ciddi bir suçtur.’’ ‘’AB’DEN DESTEK BEKLİYORDUM’’ ‘’Darbe olduğu zaman ben 17 Temmuz’da Almanya’ya dönmüştüm. Sıcak ve samimi yorumlar görmek istedim. Her yerde güçlü gösteriler görmek istedim. Türk demokrasisini savunmalarını bekledim. Bununla ilgili görüşler bildirmelerini bekledim. Avrupa Birliği liderlerinin bir araya gelerek birlik ve beraberlik mesajı vermelerini bekledim. Avrupa’nın dört bir yanından destek verilmesini bekledim. Türk toplumu çok ciddi bir şekilde bu girişimin üstesinden geldi.’’ ‘’KABUL ETMEK MÜMKÜN DEĞİL’’ ‘’Mesela İtalya’da böyle bir şey olsa sizce neler olurdu. Aynı senaryo ile darbe püskürtmüş olsaydı. İtalya tam bir kahraman olurdu. Sonsuza kadar hatırlanacak, Avrupa tarihine kesinlikle geçecek yorumlar yapılırdı. Türkiye’de böyle olmadı. Çok şaşırtıcı değerlendirmelerle karşılaştık. Aniden Türk hükümeti ve Cumhurbaşkanı mağdur değil, bundan fayda görenler olarak tasvir ediliyordu. Türk Cumhurbaşkanına bu darbeyi kendi planladığını söylendi ve bunu kabul etmek doğru değil.’’ ‘’TÜRKİYE İÇİN ANLAYIŞ EKSİKLİĞİ YAŞANIYOR’’ Batı Avrupa ülkelerinde bir terör saldırısı olursa tabi ki nerede yaşanırsa yaşansın kalplerimiz yanıyor. Ama ayı seviyede birlik ve beraberlik görünmüyor. İngiltere, Almanya, Fransa gibi ülkelerdeki saldırılarda Türkiye’de gibi birlik ve beraberlik sağlanmıyor. Türkiye toprak bütünlüğü tehlikedeyken ya da Kürt meselesi ile uğraşırken ülkenin neler yaşandığına bakmak lazım. Kimi meselelerde anlayış eksikliği yaşıyoruz.’’ ‘’TÜRKİYE ROL MODEL’’ ‘’Türkiye çok güçlü ve derinden değişimler yaşadı. Liberal ve laik taraflar arasında sürtüşmeler yaşandı. Ama bütününe bakıldığında geleneklerine bağlı, güçlü bir toplum. AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılından sonraki başarılarına bakmak lazım. İktidara geldiğinden bu yana en hızlı reformları hayata geçiren ülke oldu. Bu tüm dünya için çok değerliydi. Türkiye kendini değiştiriyordu ve rol model oluyordu. Özellikle de çoğunluk Müslüman ülkeler söz konusu olduğunda rol model oluyordu. Tüm değerler hiçbir inançta inkar edilmiyor. Dini görüşlerle bir o kadar da uyum içinde. Avrupa’da da öyle. AB, bir Hıristiyan kulübü değildir. İnanç özgürlüğü herkes için korunmalı. İnanç özgürlüğü dinin getirilerini yerine getirmeyi getirir.’’ ‘’AVRUPA SÖZÜNÜ TUTMADI’’ ‘’Avrupa entegrasyon sürecine Türkiye katılımı 1963 yılında başladı. Çok kısa süre öncesine kadar her hangi bir inisiyatif alınmadı. 1999 Helsinki kararı ile Türkiye ayrımcılığa maruz kaldı. Diğer ülkeler aday ülke olarak kabul edilirken Türkiye aday gösterilmedi. Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye, Türkiye’nin AB’ye ihtiyaç duyduğundan daha çok ihtiyacı var. 1999 yılında politika kriterlerini yerine getirmede Türkiye başarılıydı. 2005’ten sonra AB ülkelerinde değişimler olmaya başladı. Artık genişleme istenmiyordu. Öncelik olmaktan çıktı, ekonomik krizler çok etkili oldu. Siz buraya ait değilsiniz, sizin kültürünüz farklı. Sizi istemiyoruz denildiği zamanlar da oldu. Ben şok olarak almıştım. Engele Markel’in o ünlü şovunda halka, ‘Türkiye katılımı hiçbir zaman desteklemedim’ dedi. Bir şok olarak algıladım. Kendi talep ve inisiyatifleri sonucunda aksiyon planı kabul edildiğinde Türk tarafı mültecilerin balkon rotasını kullanmayacağı sözünü veridi. Avrupa da katılım müzakerelerine hız vereceği sözünü verdi. Türk tarafı sorumluluğunu yerine getirdi. Bu söz Merkel’in başkanlığında verildi. Ancak Avrupa hem sözünü yerine getirmedi hem de Markel müzakere sözünü içi boş bir laf olduğunu söyledi. O zaman burada bir anlamsızlık söz konusu değil mi?’’ ‘’FAYDALARIN FARKINDA DEĞİL’’ ‘’Avrupa Birliği, Türkiye’deki reformların yavaşlamasından sorumlu değildir. Ancak Avrupa Birliği, Türkiye’deki gelişimde bir nüfusu yoktur ve Türkiye’nin içsel kalkınmasını, hukuk üstünlüğünün kendisine getireceği faydalardan haberizdir. Almanya’da üzücü gelişmeler yaşanmakta. AB fikri önemli bir hale gelmişken ayakta kalmanın sorguladığı döneme geldik. Muazzam değişimler oluyor. Yarın dünya nasıl görünecek buna dair bir fikrimiz yok. Türkiye’nin Avrupa perspektifine ihtiyacı yok. Zaten böyle bir perspektifi var. Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin bakış açısına ihtiyacı var. Türkiye’nin Avrupa’ya ait olup olmadığını sorgulamıyoruz. Zaten bir parçası. Türkiye’nin yeni entegrasyonda yeri olup olmayacağını tartışabiliriz. Türkiye, Avrupa Birliği’ni politik, ekonomik ve güvenlik anlamında güç katar.’’ ‘’YATIŞMAYA İHTİYAÇ VAR’’ ‘’AB’ye tavsiyem Helsinki görüşmelerine geri dönülsün. Türkiye’nin AB’ye katılımını belki olur, belki olmaz şeklinde değil Avrupa’nın bir öncelik olarak algılamalarını sağlamak gerekiyor. Kısa zamanda her iki tarafın biraz yatışmasına ihtiyaç var. Türkiye’yi tartışmamalıyız. Türkiye ile birlikte bir şeyleri tartışmak lazım.’’
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *