
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce dün (30 Aralık) saat 15:30’da Altınova’da bir otelde yeni projelerinden “Nostaljik Tramvayı” basın mensuplarına tanıttı.
Saat 15:30’da başlaması gereken toplantı için gazeteci arkadaşım Engin Arapoğlu ile yola düştük. Normalde 10 dakikada almamız gereken ve tamamı şehir içi olan yolu 27-28 dakikada çok zor alabildik.
Adapazarı şehir merkezinin her noktasında inanılmaz bir trafik sıkışıklığı bizi neredeyse geriye döndürecekti. Ama sabrettik ve tam saatinde toplantıya yetiştik.
Fakat basın toplantısının yapılacağı otele geldiğimizde bizi bir sürpriz bekliyordu. Basın toplantısının başladığı saatlerde bütün gazeteciler otelin lobisindeydi…
Sorduk ne oluyor diye, meğer toplantı odasında Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce başta nostaljik tramvay projesini ve diğerlerini protokol mensuplarına ve sivil toplum kuruluşlarına anlatıyormuş…
“Tamam işte biz de girelim hemen” dedim, saf saf... Başka bir gazeteci arkadaşım beni durdurdu “Yok abi içerideki toplantı bitince basın içeriye alınacakmış, bekliyoruz” dedi.
Şaşırdım, ama beklemeye de devam ettik.
Sonuçta bardaktan boşanırcasına yağan yağmurda ve çıldırtan trafikte aslanlar gibi mücadele edip gelmiştik, dönmek olmazdı. Üstelik şu “Nostaljik Tramvayı” da herkes gibi merak ediyordum.
Yaklaşık bir saat kadar sonra içeridekiler çıktı ve gazeteci arkadaşlarımla birlikte büyük bir merakla salona girdik.
Kısa bir hoş geldiniz girişinden sonra Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce “Nostaljik Tramvay” projesini büyük bir sevinç ve heyecanla anlatmaya başladı.
Başkan Yüce anlattıkça ben şaşırdım, ben şaşırdıkça Başkan anlatmaya devam etti…
Şaşkınlığım projenin büyüklüğünden, kapsayıcılığından veya ne kadar da elzem olduğundan değil tam tersine ne kadar gereksiz ve yorucu bir proje olmasından kaynaklanıyordu.
Elbette tüm ayrıntılarını can kulağıyla dinlemeye devam ettim.
Başkan Yüce “Nostaljik Tramvayı” anlatırken şu cümleleri kullandı: “İstanbul’a ne zaman gitsem İstiklal Caddesi’ndeki tramvaya binmeden Sakarya’ya dönmem. Eğer tramvaya binmezsem o İstanbul ziyareti benim için eksik kalır…” dedi.
Sonra Başkan Yüce anlatmaya devam etti: “İstanbul’a büyük bir değer ve estetik katan tramvaya binmek için Sakaryalılar neden buraya gelsinler diye düşündüm ve Sakarya’ya da bir nostaljik tramvay yapma projesini hayata geçirme kararı aldım…”
Sonra Başkan Yüce “Nostaljik Tramvayın” Sakarya’ya ne kadar da büyük bir değer katacağının altını çizdi. İstanbul’a verdiği güzellik ve estetiği Sakarya’ya da vereceğinden sık sık dem vurdu.
Yüce, bu tramvay ile Sakarya’nın bambaşka bir kimliğe bürünüp çok da hoş olacağını basın mensuplarıyla paylaştı.
“Nostajlik Tramvayın” belirlenen hattını ise Yenicami’den başlayıp, Çark Caddesi’ni katederek bitmek üzere olan ve Sakaryaspor’un eski stadının olduğu yere yapılan Millet Bahçesi’nde son bulacağını söyledi.
Sayın başkan bunları anlatırken bir ara: “Bizim millet bahçesine ulaşımda bir sorunumuz yok, yürüyerek 5-10 dakikada zaten gidiliyor” cümlesini de konuşmasının devamına eklemeyi de ihmal etmedi…
Tramvay hattının güzergahı için caddenin bir bölümünü kullanmayı düşündüklerini ama daha sonra esnafın “işlerimiz sekteye uğrar” serzenişinden sonra başka bir karar aldıklarını söyledi.
Başkan Yüce nostaljik tramvayın kullanacağı yolun kararını nasıl aldığını da şöyle anlattıı: “Baktım Atatürk Bulvarı bomboş orada öyle duruyor. Hiç kimse yok tamamen boş. Zaten kimsenin de kullandığı yok! Biz de tramvayı buradan geçirmeye karar verdik…”
Yani nostaljik tramvay Atatürk Bulvarı’nın tam ortasından geçecek.
Başkan Yüce’nin anlattıklarını büyük bir şaşkınlıkla dinledim ve izledim.
Yüce başka projelerinden de bahsetti. Mesela raylı sistemi anlattı. Hatta bir değil, iki değil tam üç güzergah yapmayı düşündüklerini de gururla anlattı.
Bununla ilgili pek çok çalışma ve fizibilite raporları hazırladıklarını, geçmişten gelen fikir ve önerileri de dikkate alarak titiz bir çalışma yürüttüklerini söyledi.
Raylı sistemin güzergahlarını da tek tek anlattı Başkan Yüce…
Ben tam da “Bu bütçeyi nereden karşılayacak acaba?” diye düşünürken Yüce adeta iç sesime cevap verdi ve işin maddi tarafını da şöyle aktardı, daha doğrusu aktaramadı: “Bütün bu çalışmaları yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Hiçbir sorun yok her şey yolunda devam ediyor. İnşallah en kısa zamanda bu projemizi de hayata geçireceğiz…”
Ahh tamam işte mis gibi on numara proje, Sakarya bu projeyle büyük bir aşama kaydeder. Diye içimden geçiriyordum ki, Yüce’nin gür sesiyle hayallerim bir anda darmadağın oldu.
Yüce hayallerimi tarumar ederken şu cümleyi kullandı: “Raylı sistem ile ilgili bir sorun yok. Tek sorunumuz finansman!”
Tamam da sayın başkan zaten her şeyin ana sebebi finansman yani daha açık söyleyelim “para olmadan bu işler olmuyor!” Para olmadan proje yapılsa ne olur, finansmanı olmayan projenin kime ne faydası var?
Bu arada raylı sistemin maliyetini Başkan Yüce 1 Milyar TL. olarak açıkladı. Yani eski parayla tam olarak 1 katrilyon lira!
Yapmayın sayın başkan ortada para yoksa, proje de yok, raylı sistem de yok.
Bu biraz şuna benziyor “Biz Patagonyaspor olarak Süper Lig’in en iyi 6 futbolcusunu ve Avrupa’dan da çok iyi liglerde oynayan üst düzey 5 futbolcuyu kadromuza katmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Her şeyi hallettik…”
Eeee tamam o zaman transferi yapın.
“Tamam da paramız yok, henüz para sorununu aşamadık…”
Burada kimsenin projesine falan laf ettiğim yok, elbette projeler olacak ve bunun için uğraş verilecek. Ama 1 Milyar TL gibi devasa bir kaynağa ihtiyaç duyulan bir yerde: “Her şeyi hallediyoruz ama para konusunda sıkıntı var” demek, asıl konunun ıskalandığını bize göstermiş olmuyor mu?
“Nostaljik Tramvay” konusuna devam etmek istiyorum. Raylı sistem hariç, Başkan Yüce’nin anlattığı diğer projeler zor da olsa yapılması muhtemel ve olabilirliği var olan çalışmalar.
Allah yardımcısı olsun, elimizden geldiğince yardım da eder, destek de veririz o iş başka…
Ama ortada nostaljik tramvay diye ne olduğu aslında tam da belli olmayan “bir şey” var…
Nostaljik…
Bizim daha önce bir tramvay geçmişimiz var mıydı?
Hayır yoktu.
“İstanbul’a çok yakışıyor” dediğimiz tramvayın tarihi 1871 yılına dayanıyor. Yani 1,5 asırlık bir geçmiş var, yani 150 yıllık bir alışkanlık ve benimseyiş var…
Sakarya’nın tramvay geçmişi ise yok. Yani sıfır yıl, sıfır ay, ve sıfır gün…
Sakarya’da böyle bir ihtiyaç var mı yok mu?
Bu konuda ölümüne herkesle tartışırım…
Sonra Allah aşkına, İstanbul’un bir imzasını, tarihe damga vurmuş bir figürünü alıp Sakarya’ya getirince aynı etkiyi mi yaratacak?
Yapmayın Allah aşkına!
Şehir merkezindeki trafik artık günün her saatinde neredeyse saç baş yolduruyor. Sabahın çok erken veya gecenin geç saatleri hariç iki şerit işleyen bir tane bile yol yok. Hala asfaltı bozuk merkezde yollar var.
Üstelik şehre bir değer katacağız derken “içinden geçilen” Atatürk Bulvarı bu şehrin bir simgesi, bir imzası, bir değeri değil mi?
AyrıcaBaşkan Yüce’nin “Bulvar’da kimse yok, kimse kullanmıyor” iddiasına da sonuna kadar itiraz ediyorum. Adapazarı şehir merkezindeki bulvar yazın ayrı güzel, kışın ayrı güzel, sonbahar da ayrı güzeldir.
Ve Adapazarlılar burada yürümekten, sohbet etmekten, banklarında dinlenmekten büyük keyif alırlar.
Her ne kadar birkaç noktadan trafik nedeniyle mecburen kesintiye uğramış olsa da, bu güzelliği ne olacağı pek de belli olmayan ve adına nostajik tramvay dediğiniz bir “deneme” için geri dönülmez biçimde değiştirmeyiniz…
Ayrıca, yeni yapılan Millet Bahçesine herhangi bir ulaşım sorunumuz yok diye ekleyen de Başkan Yüce’nin kendisiyken…
Dünya, daha modern bir yapıya ulaşmak için her alanda deli gibi çalışıyor.
Ülkemizde de benzer çalışmalar yok mu? Elbette var, bakın 3 saat uzağımızdaki Eskişehir…
Bir zamanlar kokusundan etrafında durulamayan Porsuk Çayı’nda şimdi gondollar yüzüyor. Eskişehir şehir merkezi bambaşka bir kimliğe büründü.
Bunu yaparken çok sıkıntı ve sorunlar yaşandı yakından biliyorum. Eskişehir mütevazi bir iç Anadolu şehriyken artık yılın her mevsimi özellikle yerli turistlerin en çok ziyaret ettiği şehirlerden biri haline dönüştürüldü…
Sakarya’nın da pek çok marka olmaya müsait değerleri var.
Sakarya Nehri, Karasu, Sapanca, Acarlar Longozu, Serdivan Tepeleri uçurtma ve yamaç paraşütü aktiviteleri…
Bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Ama İstanbul’a 150 yıl önce gelen ve şehrin en azından bir bölümünün simgelerinden biri olmuş tramvayı Adapazarı’nın sıkışık ve trafikten bunalmış caddelerine sokarak lütfen “estetikten” bahsetmeyin sayın başkan…
İnanıyorum ki Adapazarı ve Sakarya için gerçekten “imza” niteliğindeki projeleriniz vardır.
Umuyor ve temenni ediyorum ki hiçte “akıcı ve estetik görünmeyen” nostaljik tramvay projenizi yeniden ve detaylıca düşünürsünüz...
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *