İstanbul
Hafif yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Marmara Basın Magazin Şöhretin Büyüklüğünü Tolere Etmek Hiç Kolay Değildi!

Şöhretin Büyüklüğünü Tolere Etmek Hiç Kolay Değildi!

1092
GÖSTERİM
10 Dakika
OKUNMA SÜRESİ

Müzik ve eğlence dünyasında trendleri belirleyen isimlerin başında gelen ünlü iletişimci Özgür Aras'ın sunumuyla gerçekleşen, Kral Pop Radyo'da her Pazar saat 16:00'da yayınlanan "Özgür Aras'la Baş Başa"nın konuğu Burak Kut oldu. Özgür Aras ile keyifli bir sohbet gerçekleştiren Burak Kut, çok özel açılamalar yaptı.

20’li yaşlarında şöhrete kavuşan Burak Kut, Kral Pop Radyo’da katıldığı Özgür Aras’la Baş Başa programında o yılları tüm samimiyeti ile anlattı.  Burak Kut; Şöhreti tolere edilmesi kolay bir dönem değildi. 20 yaşında gencecik çocuktum. Bir şarkı yapacağım ve ünlü olacağım diye yola çıkmadım. Çünkü ben ünlü olmak için yola çıkmadım. Ben tutkulu bir müzisyen olarak başladım. O kadar eskiye gitmeyeceğim lakin okul çağında ortaokul ve lisede benim kendi çapında bir şöhretim vardı.  Hem övündüğüm bir konu değil, lütfen yanlış anlaşılmasın ama fiziksel özelliklerimden dolayı okuduğum lisenin karşısındaki kızlar, mesela telefon numaralarını benim okulumun kapısına yazarlardı. Liseler arası müizk yarışmalarında 3 kez Türkiye birincisi oldum.  Liseler arasındaki rekabet çok çetindir. Kabataş Erkek Lisesi adına ve İstanbul Anaoldu Güzel Sanatlar Lisesi adına katıldığım yarışmalarda birinci oldum. Orada da çok sert br rekabet vardır. Hani bugünde vardır ya birinin taraftarı birini sevmezdir, futbol gibi üç sene 1. olduğumda bütün okulların beni alkışladığını görünce dedim ki ‘’bu bir zirve’’ ama daha neler gelecekmiş başıma tabi ki bunu bilemiyordum haliyle. Daha kariyerimin en başında hiçbir tecrübeye sahip değilken, sokağa çıkamayacak duruma gelmek ki, benim kendi evimde de bunu defalarca anlattığım küçücük bir dairede oturuyordum. Ataköy’de stüdyo daireler bilirsiniz, elimi camdan çıkarıyordum 14. kattan çığlıklar kopuyordu. Her gün kapının önüne insanlar toplanıyordu. Tabi başta bu tatlı geldi, yani sevilmek sen tabi yıllardır bir sürü tanınmış kişiye destek veren onların arkasındaki kişisin hakkı ödenmez. İnsansın yani, bu anlamda... Kesinlikle, ben kendim için değil bir sürü insan için böyle olduğunu biliyorum. Sen çok iyi bilirsin bu işlerin nasıl olduğunu tecrübe eksikliği olunca kolay yürümüyor ama o şöhretin büyüklüğünü tölare etmek hiç kolay değildi.

 Beni Keşfeden Kişi Rahmetli Babamdır

 Burak Kral Pop Radyo’da kendisini rahmetli babasının keşfettiğini söylerken, müzikal yolcuğu ile ilgili fazla bilinmeyen gençlik dönemlerinden de bahsetti. Burak Kut; Beni keşfeden aslında rahmetli babamdır. Babam bana Yaşar Kekava ile randevu almıştı. Kendisinin vurulduğu gündür. Benim yaşadığım şoku düşününün. Babam, ‘’ benim bu çocuk yetenekli, müziğe merakı var’’ diye götürürken randevu aldığınız gün en büyük plakclılardan birinde vurulduğunu duyuyorsunuz.  Büyük bir şok yaşamıştım ondan sonra tabi geriledim. Unkapanı’na gidiyorsunuz, sektörde böyle bir şey mi oluyor diye düşünüp korkuyorsun. Korktumda... Sonra yıllar geçti babamı kaybettim. Çalışmaya başladım. Sevgili müzisyen arkadaşım vardı Tolga Sunter. Benim çocukluk arkadaşımdı. Muazzam bir kalp biliyorsunuz. Onla biz çocukken böyle hani şey vardır ya imkansızlıklar içinde tencere kapaklarından davulun zilini yaparsın. Çekmeceleri çevirip annenin şişiyle davul yaparsın resmen o şartlarda müzik yapmaya başlamıştık. Koşar, koşar yakın mahallerden Buraaak diye bağırırlar ya, telefon falan yok. Camı açardım, hadi şurada konser var falan ben de bir özgürlük şeyi var evden çıkayım kızlarla tanışayım haliyle kanımız kaynıyor. Böyle günlerde konserlerde çalmaya başladım.

 ‘’Benimle Oynama’’ şarkısı ile bir Amerikan Klişesini Yıkmak İstedim

Burak Kut, Özgür Aras’a ‘’Benimle Oynama’’ şarkısının çıkış fikrini de paylaştı. Kut; Lise yıllarında girdiğim yarışmalarda Freddie Mercury’nin Bohemian Rhapsody şarkısını söylemiştim. Çok zor bir eserdir.  Bilirsiniz Konservatuvarda arabesk ve rock müzik dinlemek yasaktır. Bizde de öyleydi. Kaset toplanırdı. Ben yatılı kaldım, resmen arama yapılıp arabesk ve rock kasetleri toplanırdı. Tabi bu olay sizin ona daha çok ilgi duymanızı sağlıyor. Bende de o ilgi vardı. O tatlı çocuk durup dururken bir anda ‘’Benimle Oynama’’ şarkısıyla asileşmeye karar vermedi. O benim içimde yatıyordu. Fakat asıl altında yatan şey şuydu; bu dönemde de var bizim dönemimizde de vardı ‘’Amerika şöyle,  Amerika böyle bunlar zaten işi yapmış, ohoooo biz onları yakalayana kadar... ‘’ klişesi…  Bende bir şey dedim ‘’biz neden yakalayamayalım ki… Bizim onlardan ne eksiğimiz var? Niye Amerika Türkler de iyidir’’ duygusuyla klip çekildi.

 ‘’Yaşandı Bitti’’ ile ilgili Sezen Aksu’nun Saptaması Doğruydu!

Burak Kut, o dönem çok ses getiren ‘’Yaşandı Bitti’’ şarkısıyla ilgili olarak da bakın neler söyledi. Burak Kut; Bir gün Sezen hanım beni aradı. Benim için inanılmaz bir şey... Ve bana ‘’Oğlum sen ne yapmışsın, 15 sene sonrasını yapmışsın’’ tam olarak Sezen hanımın bu saptaması doğruydu.

 Burak Kut programda Sezen Aksu ile ilgili olarak o bilinen mikrofon hikayesini biz kez daha anlattı. Burak Kut;   ‘’Yaşandı Bitti’’ albümündeki bütün şarkılar başka mikrofonla  o şarkı ise Sezen hanımın mikrofonuyla okundu. Mikrofonu ondan aldım ve mikrofon yandı. Çok acayip bir hikayedir.  Mikrofonu yakmışlar diye ağlayarak teslim ettim Sezen Hanıma… Sezen hanım da ‘’ya oğlum manyak mısın? Yaptırırız… ‘’diyerek beni avuttu.

 Bu camiaya küsmemin 3 nedeni var

Burak Kut programda müzik camiasına küsmesinin nedenlerini de sıraladı.  Burak Kut camiaya tabi ki küstüm. Birkaç konu başlığında anlatılabilir. Bir kendi iç çevrem, iki sektörel ve üç medya…

Birden başlayayım; herkes bende toplanırdı mesela, ben imkansızlıklar içinde büyüdüm ya, kimsede olmayan şeyleri Amerikalardan getiriyordum. Hayatım o dönemde yoksulluktan bir anda Micheal Jackson’un hayatına döndü. O dönemde bende evime topluyordum o can dostu saydığım insanları. Ama benim prensibim şuydu; ‘’benim bu kadar oyuncağım var ben ne yapacağım ki bu kadar oyuncağı gelin beraber oynayalım. Gelin film izleyelim, gelin yüzelim’’ diyordum. Evimden çıkıp bana bu görgüsüz diyorlarmış.  Arada da iyi dostlar vardı. Bu beni çok yormuştu. Orada bir sallanmaya başladım.

İki, yapımcılar… Yarış atı durumu vardı o zamanlar. Altın yumurtlayan tavuk gibi bakıyorlardı.  Onu yap, bunu yapma durumları çok oldu.

Üç medya… Herkesin hayatında kimse yanlış anlamasın köprüyü geçene kadar ‘’aman abim, canım abim’’ durumu vardır. Gazetecilere eğilip, bükülme durumu vardır. Bir haber olmak için yapmadığımız şey kalmıyor derler ya, benim kariyerimde böyle bir şey yok. Bir raddeden sonra artık beni bir salın demek istiyorsun. Şimdi basın da senden devamlı bir şey istiyor. Kariyerinin başında tamamdır. Çünkü yapımcın istiyor, sen istiyorsun tamam. Aşırı yoğun olduğun zaman sürekli gel gel , git git benim karakterime uymayan şeyler. Yönetilmeyi de seven birisi değilim. Konu ile ilgili bilgim varsa paylaşarak ilerlemeyi seven birisiyim. İş; gel Burak, git Burak durumuna döndü. Tatlie gideyim, kitap okuyayım, kendime zaman ayırayım istiyorum, yok…  İlerleyen zamanlarda şunu da fark ettim, benim üzerimden deli paralar kazanılıyor. Bugün asla izin vermem. Bir rant vardı. Birçok gazete beni posterimi veriyordu. Benim posterimi verdiği gün gazete tirajını üçe katlıyordu. Birim olarak deli paralardan bahsediyorum. Bir de ‘’Seni biz yarattık’’ demeye başladılar. Bu nasıl olabilir ki. Ben kimseye gitmedim, kimseden bir şey istemedim ki… Beni nasıl yarattın. Bunlara ben çok takılıyordum.

 Benim Sessizliğim çok Seslidir

Burak Kut yeni kurduğu Yapım şirketi ve çalışmalarından da bahsetti. Kafam Leyla isimli şarkıyı müzikseverler ile buşturan Burak Kut şarkını bakın nasıl anlattı Özgür Aras’a…   ‘Kafam Leyla’ unutmak istediğimiz pandemi sürecinde ortaya çıktı. Nende kendime göre bocalama sürecinde başlarında bir kendimi çeki düzen vermem gerektiğini düşündüm. Oyunculuğu ikinci sevdam ve çok seviyorum. onun Onun üzerine gittim ama sonra oturup dedim ki, Burakcığım sen müzik konusunu bir eline al. Ses eğitimi, bestecilik, Sezen Aksular, Aysel Gürellerle teşviki mesaim var. Hit olmuş şarkılarım var ama üzerinde bir istikrarsızlık var. İlk önce bahanelerimi giderdim. Yatırımlar yaptım. Teknoloji hep ilerliyor biliyorsun. Yapabildiğim için de şükür ettim. Yeni bu işe başlayan arkadaşların adına da çok üzgünüm. O kadar anormal fiyatlarla karşılaştım ki vay haline dedim genç müzisyenlerin. Sonra bahanem kalmadı. Bu biraz disiplin gibi bir şey. Bestecilikle ilgili de benim içinden hep bir şeyler gelir. Ben sessizliğim çok sesli diyorum. İçimde hep bi müzik vardır. Çok konuşan biri değilimdir. Çok gözlem yapan biriyimdir. Bugün senin bir durumundan etkilenip bir şarkı yazabilirim. Kızım söylediğim komik bir durumdan etkilenip şarkı yazabilirim ki yazdım da.

Kafam Leyla ile bize ne anlatmak istedin?  

Ben eğlence ortamlarında şarkı söyleyen biriyim. Çoğunlukla oralarda işler yapıyoruz. Aslında onları anladığımı, ‘’İçiyorsam keyfimden değil’’ cümlesi benim pek söylemim değildir. Ben içki içen bir adam değilim. Halen de içmem. Bu şarkıda anlatmak istediğim şey sadece içki değil. Benim yakınlarımda da anti depresan kullananlar var. Bir sıkıntı var. Bu aslında hepimizin içinde. Onu anlatıyor. İçiyorsam keyfimden değil, yalnız kalamam diyorum. Şaka ile karışık, insan hayvanını bir belgesel sunucusu tadında anlatıyorum. Neşeli, günlük hayatımda espri yapmayı seven biriyim ve neşeli olmayı da severim. O dille bir şarkı yazmak istedim. Kendiliğinden gelen hızlı şarkılar varya bazıları tasarlanır ve uzun zamanda biter. Bu böyle bir anda çıktı geldi.

 Sadece aşka dair şarkılar yazmadım

Burak Kut ayrıca; Kendime sözüm var artık ara vermeyeceğim ve kontrolü ele aldım. Allah nasip ederse bunlar olacak işler. Şarkılarım hazır bir kere paylaşmak için heyecanlanıyorum. Bu yaşamda gördüğüm şeyleri bir aktarma bir anlatıcı olabildiğimi düşünüyorum. Anlatıcı olabildiğimi düşünüyorum. Besteci ama anlatıcı besteci… Benim üstatlarımda öykündüğüm bir durumdu. İçimden öyle bir şey çıktı. O yüzden çok mutluyum. Sadece aşka dair şarkılar yazmadım. Toplumsal şarkılar da yazdım. Artık bunların hepsini açığa çıkarmak istiyorum. Tabi ki bu kadar çok şarkıyı kendim kullanacak durumda değilim. Bazen diyorum ki bunu Aleyna gibi biri söylemeli diyorum. Tam onun jenerasyonu. Bunu bir rock gurubu söylemeli diyorum. Kendi şirketimin yansıra alt şirketler ile de çalışmak isterim. Bu sektörü beğenmiyorsak, kendi bildiğimiz beğendiğin gibi işler çıkarmaya devam etmek istiyorum.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *