İstanbul
Kapalı
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Marmara Basın Sağlık Bilinçli Farkındalık ve Psikoterapide Mindfulness tekniği

Bilinçli Farkındalık ve Psikoterapide Mindfulness tekniği

452
GÖSTERİM
6 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Psikolog Gülcem Yıldırım, bilinçli farkındalık ve psikoterapide Mindfulness uygulamasın hakkında önemli bilgiler verdi.

Mindfulness tekniği yani bilinçli farkındalığın kendimizle temas kurmamızı sağlayan yaşadığımız an’ın farkına varmamızı sağlayan binlerce yıllık geçmişi olan kadim bir öğreti olduğunu anlatan Psikolog Gülcem Yıldırım, “Doğu kültüründe oldukça eski olan bu teknik günümüzde şehir hayatının getirdiği strese çare ararken keşfettiğimiz beyinle ilgili yapılan araştırmalarla etkilerinin kanıtlandığı psikoterapide danışanın iyileşmesini hızlandıran çok yönlü işlevsel bir teknik. Bizim beynimiz yaşadığımız modern hayata göre dizayn edilmemiş. Bizim beynimiz bu kadar hızlı gelişen ve değişen bir dünyaya uyum sağlayamıyor. Sabah kalktığımız andan itibaren sürekli bir seçim yapmamız ve karar vermemiz gerekiyor. Kıyafet seçimi, kahvaltı seçimi, gidilecek olan yol güzergahının seçimi, bu liste böyle uzayıp gidiyor. Beynimiz hala vahşi doğa hayatındaki ayarlara sahip olduğundan bu kadar seçim yapmak beynin kapasitesinin çok üzerinde. Dolayısıyla beyin bu kadar seçeneği bilinçli bir şekilde gözden geçirip en doğru kararı vermek yerine otomatik pilota bağlıyor. Böylelikle yükünü azaltıp daha hızlı seçim yapıyor” diye konuştu.

“Yaptıklarımızın yüzde ellisini otomatik pilotta yapıyoruz” diyen Psikolog Gülcem Yıldırım, “Uyanık kaldığımız süre boyunca yaşadığımız an’ın yüzde ellisinde ya geçmişte yaşıyoruz, ya geleceği kurguluyoruz, ya kendimizi eleştirip yargılıyoruz, ya başkalarını suçluyoruz ya da kendimizi diğerleriyle kıyaslıyoruz. Zihnimiz sürekli meşgul, zihnimizde hiç bitmeyen bir akış var. Zihnimizdeki hiç bitmeyen bu akış yediğimiz yemeğin farkında olmamızı engelliyor, elimizde tuttuğumuz su bardağını nereye koyduğumuzu hatırlamamızı engelliyor. Dolayısıyla kendimizle temas kurmamızı engelliyor, yaşadığımız çevre ile temas kurmamızı engelliyor, ilişkide olduğumuz kişilerle temas kurmamızı engelliyor” diye konuştu.

Bilinçli farkındalığın üç temel ilkesini; Farkında olmak, Dikkat etmek, Hatırlamak ve Yavaş hareket etmek olarak açıklayan Psikolog Gülcem Yıldırım, “Bilinçli farkındalığı günlük hayatın içinde dikkat ederek, farkında olarak ve hatırlayarak kullanıyoruz. Yavaş hareket etmek bunların içinde en önemli olanı. Hareketimiz hızlandıkça yaşadığımız anı’ı kaçırıyoruz. Bir sürü işi aynı anda yapmaya çalışırken hiç birine odaklanamıyoruz. Hızlı yürüyor, hızlı konuşuyor, hızlı hareket ediyoruz. Bedenimizi yavaşlattıkça düşüncelerimizin hızı da yavaşlamaya başlıyor. Böylece daha çok seçim hakkımız oluyor. Dikkat ise ikinci en önemli olanı. İçimizde olup bitene dikkat vermekle başlıyoruz buna, bedenimizde o an ne oluyor, omuzlarımız gergin olabilir, acıkmış olabiliriz, karnımızda hafif bir ağrı hissediyor olabiliriz, avuçlarımız karıncalanıyor olabilir. Bunların hepsi bedenimizde ne olup bittiğini bize anlatan şeyler. Dikkatimizi dışarıya çevirdiğimizde ise etrafımızda ne oluyor, yanımızdan geçen çocuğun sesi, yüzümüzde gezinen rüzgarın soğukluğu, önümüzde uzanan binanın rengi, bedenimde ne oluyor ve dışarıda ne oluyor gizli bir gözlemci gibi fark ediyoruz, farkında olarak hissederek yaşıyoruz” şeklinde konuştu.

Psikolog Gülcem Yıldırım, bilinçli farkındalık egzersizi konusunda ise şunları söyledi; “Vücudunuzda olup bitene bir bakın. Gözlerinizin yandığını hissediyor olabilirsiniz, yeni bir şeyler öğrenmenin heyecanıyla kalbinizin biraz hızlı çarptığını fark ediyor olabilirsiniz, omuzlarınızdaki yorgunluğu hissediyor olabilirsiniz. Bütün bu duygularla temas kurdunuz, yani tam da şu anda burdasınız. Dikkat etmek, dikkatini vermek geliştirebilir bir beyin özelliği. Dikkat alıştırması yaparken öncelikle yaptığınız işe dikkatinizi vermeye niyet ediyorsunuz. Örneğin dişlerinizi fırçalarken yaşadığınız bu anın farkında olmak istiyorsunuz diyelim, dişlerimi fırçalarken yaşadığım anda kalmaya niyet ediyorum diye başlıyorsunuz. Dişlerinizi fırçalamaya başladınız bir dakika sonra zihniniz acaba ne yemek pişirsem diye düşünmeye başladı, alternatifleri sıraladınız, dışarıda yesek nasıl olur diye düşünüyorsunuz. Diş fırçalamadan koptunuz. Dördüncü dakikada koptuğunuzun farkına vardınız. Zihninizi yavaşça geri çağırıyorsunuz. Arka dişlere geçmişsiniz o anda henüz farkına vardınız. Birkaç dakika sonra zihniniz tekrar kopuyor. Bu kez iş yerindeki toplantıyı düşünüyorsunuz, hoşlanmadığınız bir iş arkadaşınız geliyor sonra zihninize, ona nasıl davranacağınız, ne sorarsa nasıl bir cevap vereceğinizin provasını yapıyorsunuz an’a geri geldiğinizde diş fırçalamanızın bittiğini ağzınızı yıkadığınızı farkediyorsunuz. Düşünce gidecek, gelecek gitmemesi mümkün değil. Gittiği zaman düşünceyi geri çağırıyorsunuz, orada kası güçlendiren şey geri çağırmak.

Dikkatimizi vererek kendimizle temas kurabiliriz

Gökyüzünde bulutların hareket etmesine rastlamışsınızdır. Zihin tıpkı gökyüzündeki bulutların hareket etmesi gibi birbiriyle bağlantılı düşünceleri ardı ardına sıralar. Yani zihindeki akış hiç durmaz. Biz zihnimizde var olan akışa müdahale etmiyoruz. Zihnimizi hürmetli bir şekilde yaşadığımız an’a geri çağırıyoruz. Düşüncemizi saygılı bir şekilde yaşadığımız an’a geri çağırıyoruz. Bu egzersizi yaptıkça beynimizin dikkatle ilgili kısmı gelişmeye başlıyor.



Beyni yapısal olarak değiştirmek mümkün

Yapılan araştırmalar, EEG çalışmaları gösteriyor ki beyni yapısal olarak değiştirebiliyoruz. Her gün spor yaptığınızda kaslarınızın geliştiğini görürsünüz, dikkatle ve farkındalıkla ilgili bu çalışmayı yaptığınızda da zihininizdeki beyin kasları gelişiyor. Bilinçli farkındalık terapisi kendi başına bir terapi tekniği değil, terapide kullandığımız tekniklerden bir tanesi.

Bilinçli Farkındalığın Psikoterapide Faydaları

-Depresyondaki kişinin en önemli sorunu zihninde sürekli kendisini eleştiren, kızan, aşağılayan , her şeyin kötü gideceğini söyleyen iç sesinin acımasızlığıdır. Bilinçli farkındalık kişinin otomatik pilottaki negatif düşüncelerinin farkına varmasını sağlıyor. Düşünce gittiğinde düşünceyi yaşadığı an’a geri çağırmak zihindeki felaket senaryolarının akışını durduruyor. Dolayısıyla depresyonun iyileşmesini sağlıyor.

-Sevgili, partner, eş ilişkilerinde faydalıdır. İkili ilişkilerde diğerinin söylediği bir sözün ya da yaptığı bir davranışın sizde oluşturduğu duyguyu görmenizi sağlar. Örneğin eşiniz evin dağınıklığından şikayet ettiğinde sizin ne kadar çok öfkelendirdiğini fark etmenizi sağlıyor. Çift terapisine gelen danışanlarda iyileşmeyi hızlandırıyor.

-İç görü oluşmasını ve terapide iyileşmenin hızlanmasını sağlıyor. Terapide danışanların bilinç dışı süreçlerini bilinçli bir şekilde görmelerini sağlıyor. Neye neden tepki verdim, bunu çocukluğumda nasıl yaşadım, şimdi bu davranışımı nasıl dönüştürebilirim. Günlük hayatta yaşadığımız olaylar çocukluğumuzla bağlantılı olaylar. Bunu fark ettiğimizde hayatımızın kontrolü kendi elimize geçiyor. Yoksa çocukluğumuzda yaşadığımız hikayeleri tekrar edip duruyoruz.

Öğrenmeyi kolaylaştırıyor. Yaşadığımız an’ın farkında olmak, okuduğumuz kitabın içeriğinin de farkında olmamızı sağlıyor. Odaklanmamızı kuvvetlendiriyor, daha az emekle daha çok öğrenmemizi sağlıyor.”
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *