Diyabetik ayak sendromu alt baldırlardaki kan dolaşımında farklı safhalardaki düzensizlikler, enfeksiyon, ayaktaki derin dokulardaki ülser yaraları ve sinirlerin hasar görmesi olarak tanımlanır. Nöropati nedeniyle oluşan his kaybı sonucunda, hastanın ayakkabısının ayağını sıkıp sıkmadığını farkedememesi yaralara, sıcak-soğuk farkındalığı olmaması yanıklara neden olabiliyor.
Ayakta oluşan en ufak yara, kan dolaşımındaki bozukluk nedeniyle zor iyileşiyor, iyileşmez ise yara ve etrafındaki dokular ölüyor ve sonrasında kangrene dönüşebiliyor.
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Cafer Abbasoğlu, diyabetik ayak sendromunun ’Low Level Laser Terapi’ (LLLT) ile kısa sürede başarılı şekilde tedavi edilebildiğini dile getirdi. LLLT’nin değişik dalga boyutlarında, değişik frekanslarda, değişik süre ve güçte lazer ışını uygulaması olduğunu belirten Abbasoğlu şunları dile getirdi:
"Diyabetik hastaların dopler ultrason muayenesi sırasında anjiografik değerlendirmeler ile birlikte tedavi edilecek yaraların (venöz arteryel, diyabete bağlı lenfatik yara) ayırıcı tanısına mutlaka dikkat edilmelidir. Bu tanı kullanılacak ışın yolu ve tedavi seçeneklerini belirlemek açısından son derece önemli ve gereklidir. Lllt bazı kliniklerde diyabete bağlı yaralar kronik,venöz zeminde oluşan yaralar ve iskemik periferik arter hastalığına mesela burger hastalığına bağlı oluşan yaralarda da kullanılmaktadır. Düşük enerjili lazer tedavisinin güçlü etkisi yanında herhangi bir yan etkisi de bulunmamaktadır. Etki mekanizması olarak lazer mitokondrial oksidatif zinciri işleme sokar. Mitokondriler enerji toplar ve dolayısıyla enerji üretir. Bacakta düşük enerjili lazer sayesinde çok ince arteryoller seviyesinde damarlar oluşarak kan akımında artma sağlanır. Lazer ışını uygulanan bölgede oksijenlenme ve beslenme yaratarak yaranın iyileşmesinde büyük etki sağlar. Düşük enerjili lazerlerden kırmızı lazer mitokondrileri efektif hale getirerek dokuda yenilenme ve canlanma sağlar. Mavi lazerin dalga boyunda dokudaki şişlik, ödem ve enfeksiyonlar hızla azalmaktadır. Özellikle şeker hastalarında efektif bir şekilde şekeri ,enfeksiyonu, ödemi ,ağrıyı, şişliği ve yara iyileşmesini önemli derecede etkilemektedir.
Lazer tedavisi hastaya ayaktan tedavi şeklinde zahmetsiz bir yöntemle uygulanmaktadır. Ağrısız , acısız ve ameliyatsız bir tedavi şeklidir. Hastanede yatmaya gerek olmadan seanslara ayakta gidip gelinebilmektedir".
İyileşme ilk günden itibaren hissedilir
Lazer uygulamasının hasta bölge üzerinde oluşturduğu iyileşmenin ilk günden itibaren fark edildiğini belirten Abbasoğlu, "Tedavi esnasında kana emdirilen değişik dalga boylarındaki ışınların etkisi uygulama bittikten sonra aylarca sürmekle birlikte günden güne yeni ince kılcal damarlar yani arteryoller oluşturarak da hastanın şikayetlerini azaltmaktadır. Uzun yıllardır Avrupa ve Amerika’da uygulanan, iyi neticeler alınan FDA onaylı düşük enerjili lazer tedavisi yan etkisiz olarak tanımlanmıştır. Son yıllarda ülkemizde de kullanılmakta değişik dalga boylarında ve güçte ve spektromda mitokondri etkileyerek ve etki mekanizmalarıyla oksijenizasyonu çoğaltarak enerji hücreleri yaratarak arteryollar seviyesinde genişleme oluşturur. Hastaların bacakları ampütasyona yani kesilmeye gitmeden kurtarılmaktadır. Bu tedavi sırasında hastanın ağrı şikayetlerinde önemli derecede azalma , yarasında ilk günden beri gözle görülür renk değişikliği ve iyileşme görüldüğü de yapılan çalışmalarda gösterilmiştir" dedi.
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *