Bakterileri ve virüsleri hızlı tespit eden mikroçip çalışmasıyla adını dünyaya duyuran Toronto Üniversitesi’nden Dr. Enver Gürhan Kılınç, "Çipler, faj tedavisi ve gelecek için büyük önem taşıyor" dedi.
Toronto Üniversitesi’nde çalışmalarına devam eden Dr. Enver Gürhan Kılınç, hastalardaki bakterileri tespit eden mikroçipler ve Kanada’da yaşam hakkında açıklamalarda bulundu.
Antibiyotiğe alternatif olarak geliştirdiği mikroçip ile çığır açan Dr. Kılınç, çalışmalarıyla ilgili olarak, "Bilindiği üzere antibiyotiklerin yanlış kullanımı sonucu bakteriler antibiyotiklere karşı direnç geliştirmekte. Bu yüzden birçok antibiyotik bakteriler karşısında etkisiz kalıyor. Bu yüzden fajlar diğer adlarıyla bakteriyofajlar bilim insanlarının ve birçok şirketin ilgi alanına tekrar girdi. Fajlar sadece bakterilere saldıran virüslerdir. Aslında Doğu Avrupa’da 1900’lerin başından beri tedavi amacıyla kullanılan fajlar, günümüzde de birçok hastanın antibiyotiklerden fayda görememesi nedeniyle Amerika ve Avrupa’da tekrar kullanılmaya başlanıldı. Bizim geliştirdiğimiz biyosensör sistemimizde bu fajları kullanarak, hastada bulunan bakterileri tespit eden mikroçiplerden oluşmaktadır. Aynı zamanda tedavi amacıyla faj kokteyl ilaçları üreten şirketler için, hangi fajların hasta üstünde etkili olduğunu gösteren bu çipler, faj tedavisi ve gelecek için büyük önem taşıyor" dedi.
"Mühendislik alanında Kanada’nın en iyi okullarından biri"
2008 yılında İTÜ Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Kanada’ya yerleşme sürecinden de bahseden Dr. Enver Gürhan Kılınç, "Her uzmanlık alanın uzmanları ve bu uzmanların oluşturduğu bir akademik çevresi, cemiyeti vardır. Genelde bu akademik cemiyet konferanslarla bir araya gelir ve fikir alışverişlerinde bulunurlar. Ben de doktora süresince yazdığım makaleler ve katıldığım konferanslar sonucunda alanım sayesinde konusunda uzman olmuş ve dünyaca kabul görmüş profesörler ile tanışma imkanı elde ettim. Şu anda üzerinde çalıştığım projenin sorumlusu, süpervizörüm olan Profesör Glenn Gulak ile de bu sayede iletişime geçtim. Toronto Üniversitesi mühendislik alanında Kanada’nın en iyi okullarından biri. Aynı zamanda dünyanın sayılı üniversiteleri arasında. Bunlar da bu üniversitede yapılan çalışmaların ne kadar önemli ve kredibilitesinin olduğunun kanıtı aslında" diye konuştu.
"Dünyada kabul görmüş bir hocayla çalışırsanız, size birçok kapı açılır"
Türkiye’den Toronto Üniversitesi’nde eğitim almak isteyenlere de önerilerde bulunan genç doktor, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Toronto Üniversitesi dünya üzerinde mühendislik alanında ün yapmış bir üniversite olduğu için, yarıştığınız kişiler de uluslararası boyutta oluyor. Mesela, dünyanın birçok ülkesinden, özellikle de Çin ve Hindistan’dan çok başarılı öğrenciler bu üniversiteye girebilmek için başvuruda bulunuyorlar. Bu yüzden birçok kriter önem teşkil ediyor. Bitirdiğiniz üniversite, not ortalamanız, akademik çalışma ve makaleleriniz, çalıştığınız hoca, vs. Benim kendi deneyimlerim, bunların arasında en önemli olanın ve akademik alanda kaliteli bir şekilde devam edebilmenin en önemli kuralının çalıştığınız hocanın düzeyi ve akademi dünyasında kabul görmüş birisi olması gerektiği yönünde. Böyle bir hoca ile çalışmak beraberinde size birçok kapıyı da açacaktır. Toronto’nun ayrı bir özelliği daha var. Toronto’da birçok araştırma hastanesi bulunuyor. Bu hastanelerin birbirinden farklı birçok konuda uzmanlıkları var. Bunun için Toronto da Boston ve çevresi ya da Kaliforniya’daki gibi bir Bio-Hub olarak biliniyor. Bu yüzden biomedikal ve sağlık alanında çalışmak isteyenler için birçok fırsat var burada.
Yaşam koşulları bakımından her yerin olduğu gibi Kanada’nın da iyi ve kötü özellikleri var. Kötü özelliklerini söylemek gerekirse, en kötüsü Türkiye’den oldukça uzak olması sebebiyle uzun saatler süren seyahatler diyebilirim. Bunun dışında soğukla arası iyi olmayanlar için Kanada kışın oldukça soğuk olabilir, hissedilen sıcaklık -50 dereceleri bulabiliyor. İyi özelliklerini de kısaca belirtmek gerekirse başka bir ülkeden gelen biri olarak kendinizi yabancı hissetmiyorsunuz ve adaptasyon süreciniz kolay oluyor. Farklı kültür gruplarıyla etkileşiminiz olabiliyor. Mesela Toronto’da dünya üzerinde bulunan, Çin’den Afrika mutfağına birçok farklı çeşidi bir arada bulabilirsiniz. Toronto’nun ayrı bir özelliği daha var aslında. Toronto’da birçok araştırma hastanesi bulunmaktadır. Bu hastanelerin birbirinden farklı birçok konuda uzmanlıkları var. Bunun için Toronto da Boston ve çevresi ya da Kaliforniya’daki gibi bir Bio-Hub olarak da biliniyor. Bu yüzden bio-medikal ve sağlık alanında çalışmak isteyenler için birçok fırsat bulunmaktadır."
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *