Diyetisyen Sezen Çetinkaya, anne ve bebek için en önemli dönemlerden birisinin de bebeğin yaşama tutunmaya çalıştığı gebelik dönemi olduğunu belirterek, “Gestasyonel diyabet diğer adıyla gebelik şekeri yaşamsal riskler taşımaktadır. GDM İlk kez gebelik sırasında ortaya çıkan her derecedeki glukoz tolerans bozukluğudur” dedi.
Gebelik döneminde vücutta birçok değişiklik meydana geldiğini endokrin değişikliklerde hormonel salınım arttığından insüline olan ihtiyacın arttığını dikkat çeken Diyetisyen Sezen Çetinkaya, “Plasentadan salınan steroid yapısındaki hormonlar ,kan şekerinin dengede seyretmesini sağlayan insülin hormonun aksine kan şekerini yükseltmektedir. Karbonhidrat metabolizmasındaki bozukluk sonucunda da hiperglisemi oluşabilmektedir. Özellikle 24. Haftada insülin direnci oluşmaktadır. Gebelik öncesinde de yanlış beslenme hakimse gebeler daha fazla risk altındadır. Bu durum bebeğin anne karnında daha irileşmesine ve fazla kilolu doğmasına , annede düşük riskine, rahim içi bebek ölümlerine sebep olmaktadır. Doğum sonrasında bebekte hipoglisemi, kan kalsiyum miktarının düşmesi, uzayan sarılık görülebilmektedir. Çocuğun zihinsel ve fiziksel gelişiminde sinir sistemi işlevini belirleyen hücrelerin belirli zamanda belirli sayıya ulaşabilmesi için de önemlidir” diye konuştu.
Beden kütle indeksi normalin üzerinde olanlar, Daha önceki gebeliğinde gestasyonel diyabet, makrozomi ve polihidromnios öyküsü olanlar, Daha önceki gebelikte 20 üstü kilo alanlar ve iri bebek doğurmuş olanlar, Nedensiz ölü doğum yapmış olanlar, 35 yaş üzeri gebelikler, Genetikte diyabet veya tansiyon hastalığı olanlar ve açlık kan şekerinin 105, tokluk, 120 mg/dl üzeri, glikozüri olanların risk grubunda olacağını belirten Diyetisyen Sezen Çetinkaya, “Gebelik öncesi açlık ve tokluk kan şekerleri bakılmalı Hb1AC ve fruktozomi değerleri normal sınırlarda tutulmalıdır. Veya hemen açlık kan şekeri kontrolü yapılmalı <105 olmalıdır. Ülkemizde 24-28. Haftalarda Oral Glukoz Testi (OGTT) yapılmaktadır. Hastaların yüzde 15 inde insüline ihtiyaç duyulurken, diğer büyük kesimde diyet ve egzersiz ile tedavi edilebilmektedir. Bir beslenme ve diyet uzmanı eşliğinde yeterli kaloriniz belirlenmeli ve uygun besinler ile diyetiniz düzenlenmeli. Bu aşamada az az sık sık yemek en önemli kuralımız. besinlerimizi 6-8 öğüne dağıtarak tüketmeliyiz. Hazır gıdalar, şekerli gıdalar, tatlılar, çikolatalar, cipsler, bisküviler, makarna, beyaz unlu her şey, pirinç, patates,alkol, kızartmalar, yağlı yemekler, hazır meyve suları, üzüm, kavun, karpuz, incir, muz gibi şekeri yüksek meyveler, tereyağları, sucuk , salam, sosis gibi işlenmiş et ürünlerinden uzak durmamız gerekirken. Mevsim sebze ve meyveleri , tam buğday unundan yapılmış ekmekler , bulgur , kurubaklagiller, bol su ve egzersiz dostumuz olmalı” şeklinde konuştu.
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *