Düzce Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Diyetisyeni Merve Karakuş, Ramazan ayında ve korona virüs salgını sürecinde doğru ve sağlıklı beslenme ile ilgili bilgiler paylaştı.
Koronavirüsün bulaşmasını tek başına engelleyebilecek veya tedavi edebilecek herhangi bir gıda olmasa da sağlıklı ve dengeli beslenmenin, fiziksel aktivite ve düzenli uyku ile beraber bağışıklık sistemini güçlendirdiği anımsatan Diyetisyen Karakuş, bu nedenle Ramazan ayında sahur ve iftar sürecinde sağlıklı beslenmeye dikkat edilmesinin yeterli olacağını söyledi.
“İftarda Yapılan En Büyük Hata Çok Hızlı Bir Şekilde Yüksek Miktarda Besin Tüketilmesi”
Sahurda tüketilmesi gereken besinlerle ilgili önerilerde bulunan Diyetisyen Karakuş, “Süt, yoğurt, peynir, yumurta, tam tahıllı ekmekler gibi besinlerden oluşan hafif bir kahvaltı yapılabilir veya çorba, zeytinyağlı yemekler, yoğurt ve salatadan oluşan bir öğün tercih edilebilir. Aşırı yağlı, tuzlu ve ağır yemeklerden, hamur işlerinden uzak durulması gerekmektedir.” dedi.
İftarda su ve hurma ile oruç açıldıktan sonra yavaşça çorba içerek devam edilmesi gerektiğini kaydeden Karakuş, iftarda yapılan en büyük hatanın çok hızlı bir şekilde yüksek miktarda besin tüketilmesi olduğunu belirtti.
Midede şişkinlik yaratmaması açısından çorbadan sonra yemeğe 5-10 dakika ara verilmesi önerisinde bulunan Karakuş,” Ana yemek olarak et, tavuk, balık, baklagil veya sebze yemeklerini sağlıklı pişirme kurallarına dikkat ederek soframıza ekleyebiliriz. Ayrıca su tüketimine de çok dikkat edilmeli, iftardan sahura kadar ortalama 2 ya da 2,5 litre su tüketimini tamamlamak gerekmektedir.” diye konuştu.
Uzun süre aç kalmanın bağışıklığı etkileyip etkilemediği ile ilgili yeterli veri bulunmadığının altını çizen Diyetisyen Karakuş, bağışıklığı güçlendirmek için sebze ve meyve tüketimi ön planda tutulması gerektiğini söyledi. Farklı renkte sebze ve meyveleri tüketmeye özen gösterilmesi gerektiğini dile getiren Karakuş, mevsime uygun meyve ve sebze seçmenin önemli olduğunu vurguladı.
Diyetisyen Karakuş, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Semizotu, turunçgiller, ceviz, ıspanak, badem, nar, enginar, brokoli, havuç, kivi, balık, ananas, kuru baklagiller, kuşburnu, zeytin, zeytinyağı, yulaf kepeği ve yoğurt gibi besinler bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Özellikle yeşil yapraklı sebzeler (ıspanak, semizotu, pazı, dereotu, nane, marul ) içerdikleri A, C ve E vitaminleri, folik asit ve Omega 3 sayesinde kuvvetli antioksidan özellik gösterirler. Omega 3 oranını artırabilmek için haftada 2 gün balık veya günde 3-4 adet ceviz tüketilmelidir.”
“Evin İçinde 20-30 Dakikalık Egzersizlerle Bağışıklığınızı Güçlendirebilirsiniz”
Bağışıklığı güçlü tutmak için tüketilmemesi gereken yiyecek ve içecekleri de sıralayan Karakuş, “Bunlar kan şekerini hızla yükselten şeker ve şekerli yiyecek ve içecekler, beyaz ekmek de dâhil hamur işi ürünler, işlenmiş et ürünleri, aşırı tuz içeren besinlerdir (hazır soslar, cips gibi tuzlu ürünler, patlamış mısır, tuzlu kurabiyeler, vb.)”dedi.
Hareketi günlük rutinimize eklemek gerektiğini kaydeden Karakuş, “Evin içinde 20-30 dakikalık egzersizlerle bağışıklığınızı güçlendirebilirsiniz. Sevdiğiniz müziği açarak dans ederseniz hem hareketinizi arttırmış olursunuz hem daha kendinizi enerjik hissedersiniz. Ayrıca sigara ve alkolden de uzak durarak bağışıklığımızın güçlü olmasına yardımcı oluruz.” ifadelerini kullandı.
“Gereksiz Takviye Kullanımı Toksisiteye, Karaciğer ve Böbreklerimize Yüke Sebep Olur”
Doğru beslenen ve teşhisi konulmamış bir vitamin-mineral eksikliği bulunmayanların doktoruna danışmadan besin takviyesi kullanmasına gerek olmadığını belirten Diyetisyen Karakuş, “Yeterli ve dengeli beslenenler için takviye kullanımına gerek yoktur. Gereksiz takviye kullanımı toksisiteye, karaciğer ve böbreklerimize yüke sebep olur. Ancak en önemli nokta alınması gereken tüm takviyelerin mutlaka hekim kontrolünde kullanılmasıdır. Örneğin bilinçsiz olarak D vitaminin fazla alınması sonucunda D vitamini zehirlenmesi olabilir.” dedi.
Covid-19 test sonucu pozitif çıkıp belirti göstermeyen, özellikle evde karantinada bulunanların asla oruç tutmaması gerektiğinin altını çizen Karakuş, “Çünkü bireylerin bağışıklığı güçlü tutmaları gerekiyor ve bağışıklığı güçlü tutmanın en büyük yolu da yeterli ve dengeli beslenerek bol su tüketimi ile mümkündür. Koronavirüs hastalığını yenmiş ancak karantina süresi devam eden bir kişi, doktor tarafından aç kalması uygun görülüyorsa oruç tutabilir. Ancak bağışıklık sistemine bağlı olarak doktoru tavsiye etmiyorsa bir süre daha oruç tutmayabilir.” diye konuştu.
“Hem 65 Yaş ve Üzeri Hem De Kronik Hastalığı Olanlar Bu Süreçte Çok Daha Dikkatli Olmalı”
Hem 65 yaş ve üzeri hem de kronik hastalığı olanların bu süreçte çok daha dikkatli olması gerektiğini ifade eden Karakuş, “Diyabet hastaları kan şekerinin düşmemesine, dolayısıyla öğün saatlerini kaçırmamaya dikkat etmeli. Ayrıca kan şekerini hızlı yükselten yüksek glisemik indeksli şekerli ürünlerden uzak durulmalı. Bununla birlikte tansiyon hastalarında ise yüksek tuzlu ürünler ve evde fazla miktarda tuzlu veya salamura ürünler tüketilmesi bu süreç için sakıncalıdır. Günde 2 litre su tüketmeye dikkat ederek yeterli ve dengeli beslenme kurallarına uyup ev ortamında 30 dakikalık egzersiz yapabilirler.” dedi.
Hipertansiyon, koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği, diyabet, kan yağlarında yükseklik (hiperlipidemi), obezite, kronik böbrek yetmezliği gibi kronik hastalıkları olan hastalarının oruç tutma konusunda riskli gruplar olduğunu anımsatan Karakuş, bu kişilerin Ramazan ayından önce kendilerini takip ve tedavi eden hekimlerinin tavsiyelerini mutlaka dikkate alması gerektiğini vurgulayarak sözlerini sonlandırdı.