İstanbul
Kapalı
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Marmara Basın Sağlık Hareketsizlik fıtık ediyor

Hareketsizlik fıtık ediyor

Modern çağın sunduğu imkan ve kolaylıkların artmasıyla her geçen gün daha az hareket eden toplumların oluştuğunu belirten Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uz. Dr. Ali Şahabettinoğlu, hareketsiz hayat ve dengesiz beslenmenin omurgayı zorlayarak bel ve boyun fıtığına sebebiyet verdiği söyledi.

Vücudun yükünü sadece omurganın taşımadığını belirten uzmanlar, omurga boyunca uzanan boyun, sırt, bel ve karın kaslarının da çok önemli olduğuna dikkat çekti. Hareketsiz yaşayanlarda kasların yeterince güçlü olmamasından dolayı vücut ağırlığının omurganın üzerine ilave yük getirdiğini, bu yükün disklerin üzerine binerek fıtığa sebep olduğu ifade eden Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uz. Dr. Ali Şahabettinoğlu, "Son dönemde insanların daha az hareket etmeleri, zamanlarının çoğunu bilgisayar veya televizyon karşısında geçirmeleri yüzünden omurgayı destekleyen kaslarda kuvvet ve esneklik kayıpları gelişiyor. Bu durum da omurgayı oluşturan kemikler ile bu kemiklerin arasında yer alan ve ‘disk’ adı verilen kıkırdaklara gereğinden fazla yük binmesine ve ufak bir zorlanmayla bile mekanik problemlerin gelişmesine sebep oluyor. Maalesef bel ve boyun ağrıları eskiden yalnızca ağır işlerde çalışanların yada yaşlıların sorunu iken, artık her yaşta kişide karşılaşabiliyoruz’’ dedi.

Ancak unutulmaması gereken ağrının bir hastalık değil, bir belirti olduğunu vurgulayan Şahabettinoğlu, “Öncelikle ağrının sebebi tespit edilmelidir. Çünkü tedavide başarıya giden yol her şeyden önce doğru teşhisten geçer. Her bel ağrısı bel fıtığı anlamına gelmez. Hatta var olan bir bel fıtığının bile bazen ağrıdan sorumlu olmadığı durumlar vardır. Bel fıtığını taklit eden pek çok hastalık vardır. Basit bir spor yaralanmasından romatizmaya, enfeksiyon hastalıklarından kansere ve bel kaymasına kadar birçok hastalık bel veya bacak ağrısıyla seyredebilir. Doğru teşhis koymak için hastanın hikayesinin iyi dinlenilmesi ve detaylı bir fizik muayene ile ayırıcı tanı için laboratuvar tetkikleri ve görüntüleme yöntemlerinin birlikte değerlendirilmesi gerekir ’’diye konuştu.

Sağlık gibi önemli bir nimetin kıymetini maalesef çoğu zaman onu kaybettiğimiz de anladığımızı ifade eden Şahabettinoğlu, “Fakat sağlık bir kez kaybedildiğinde tekrar kazanılması çok zor olmaktadır. Bu yüzden öncelikle hastalanmamaya çalışmalıyız. Sağlıklı bir bel hayal değildir. Hem kuvvetli hem de esnek kaslara sahip olmanın hareketlilikle mümkündür. Yapılan fiziki muayene ve tetkiklerin incelenmesi sonucunda ağrıların sebebi bel fıtığı ise hastaların yüzde 98 ile 99’u ameliyatsız tedavi olabilir. Ameliyat, yüzde 1 ile 2 hastada ayaklarda ilerleyen güç kaybı, idrar ve büyük abdest kaçırma veya ameliyatsız tedavilere cevap vermeyip şikayetleri ilerleyen hastalarda gereklidir. Diğer hastalar ilaç, egzersiz ve fizik tedavi gibi yöntemlerle tedavi edilebilir. Fizik tedavi yöntemi olan manuel (elle) tedavi ile bel fıtığı olan hastaların yüzde 98’ inde başarılı sonuçlar alınmaktadır. Elle tedavi de, rahatsızlığın olduğu bölgeye bir takım bastırma, germe, döndürme manevraları uygulanmaktadır. Tedavi 2 ile 8 seans aralığında sürmektedir” şeklinde konuştu.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *