İstanbul
Hafif yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Marmara Basın Sağlık “İntiharı önlemek büyük oranda mümkün”

“İntiharı önlemek büyük oranda mümkün”

284
GÖSTERİM
3 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
10 Ekim’in Dünya Ruh Sağlığı Günü olarak tanımlandığını ifade eden Klinik Psikolog Feriha Kaşifoğlu, intihar olgularının çoğunluğuna ruhsal hastalıkların eşlik etmesi nedeniyle, bu tür rahatsızlıkların erken dönemde saptanmasının ve intihar riski olan bireylerin uygun tedaviyi almasının çok önemli olduğunu söyledi.

Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Klinik Psikoloğu Feriha Kaşifoğlu, Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu’nun 1992 yılında aldığı kararla 10 Ekim’in Dünya Ruh Sağlığı Günü olarak tanımlandığını ifade etti. Bu nedenle, bu yıl 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü için seçilen temanın “İntiharı Önleme” olduğunu açıkladı. Kaşifoğlu, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada her yıl yaklaşık bir milyon kişinin intihar nedeniyle hayatını kaybettiğini bunun da her 40 saniyede bir intihar nedeniyle hayatların kararması anlamına geldiğini söyledi.



“Ruhsal hastalıkların erken dönemde saptanması önemlidir”

Bu sonuçların bu seneki temanın belirlenmesinin temel taşı olduğunu belirten Feriha Kaşifoğlu intiharın; toplumda yaygınlaşma tehlikesi olan, geride kalan yakınlarında yıkıcı etkiler bırakan sadece bireyi değil, herkesi etkileyen, biyolojik, psikolojik ve sosyolojik yönleri olan bir olgu olduğunu vurguladı.

Kaşifoğlu, intihara neden olan risk faktörlerinin; ruhsal bir hastalığın olması, yakın sosyal çevre ile çatışma, istismar ve şiddete maruz kalma, alkol veya madde ile ilgili sorunlar, fiziksel veya tıbbi rahatsızlıklar, ailede özellikle intihar öyküsü olması, stres, mali sıkıntılar, ayrılık, kronik bir hastalık gibi kriz anları olduğunu ve bunlar gibi birçok neden sayılabileceğini belirtti. Kaşifoğlu, intihar olgularının çoğunluğuna ruhsal hastalıkların eşlik etmesi nedeniyle, bu tür rahatsızlıkların erken dönemde saptanmasının ve intihar riski olan bireylerin uygun tedaviyi almasının çok önemli olduğunu söyledi.



“İntihar riski olan bireylerin uygun tedaviyi alması şart”

Kaşifoğlu, intiharı önlemek büyük oranda mümkün olsa da, toplumun intihar ve ruhsal hastalıklar konularındaki bilgi eksikliğinin, bu riski taşıyan bireylerin damgalanma endişesiyle uygun ruh sağlığı hizmetlerine ulaşmasını engellemekte olduğunu kaydetti. “Ruhsal problemler yaşayan bireylere ön yargıyla yaklaşılıp, tehlikeli gözle bakılması, bu kişilerin yardım almalarına engel olduğu kadar, çalışma hayatlarını ve sosyal ilişkilerini de kısıtlama gibi durumlarla karşı karşıya getirmekte ve yaşam kalitelerini düşürmektedir” diyerek konuşmasına devam eden Klinik Psikolog Feriha Kaşifoğlu, “Bu sebeple de ‘akıl hastası, maddeci, ruh hastası’ gibi etiketlerden kaçınılıp, ‘ psikiyatrik rahatsızlık, ruhsal sorunlar’ ifadelerinin kullanılması bireylerin damgalanma endişesini azaltacak ve sağlık hizmetlerine başvurmasında en önemli engel kalkacaktır. Günümüzde bir halk sağlığı sorunu olarak tanımlanan intiharın önlenmesinde sadece sağlık platformu değil, işverenler, politikacılar ve medya da elini taşın altına koyabilmeli ve farkındalık oluşturabilmek için etkinliklere yer vermelidir çünkü intihar önlenebilir bir olgudur” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *