İstanbul
Hafif yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Marmara Basın Sağlık Neden yüzümüz kızarır

Neden yüzümüz kızarır

262
GÖSTERİM
3 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Uzman Klinik Psikolog Merve Kırna, “Ya yanlış, eksik bir şey söylersem ve gene yüzüm kızarırsa” cümlesi kişinin eğitim, iş, sosyal, hayatında sıkıntılara neden olabilmekte ve bu kaygı kişinin var olan potansiyelini kullanamamasına sebep olabilmektedir. Yaşanan bu kaygının asıl oluşma sebebi, diğer insanların kişi hakkında ne düşündüğü değil, aslında kişinin kendi olumsuz duygu ve düşüncelerinin bütünüdür. Tehlike aslında uzaklarda değil, kişinin kendi içerisindeki duygudur” dedi.

Stresli olduğumuzda, suçluluk hissettiğimizde, kaygılandığımızda, heyecanlandığımızda ya da utandığımızda vücutta salgılanan adrenalin hormonu vücut ısısının artmasına neden olduğunu dile getiren Psikolog Merve Kırna, “Sempatik sinir sistemini uyararak derinin yüzeyine yakın kan damarlarını genişleterek kanı yüz bölgesine gönderir. Sosyal anksiyete bozukluğu olan kişilerde fiziksel olarak; yüz kızarması, terleme, kalp atımında hızlanma şeklinde kendini gösterirken, düşünce boyutunda; “Rezil oldum”, “Herkes benimle dalga geçecek”, “Yanlış bir şey söylersem küçük düşerim” gibi olumsuz düşünceler ile kendini gösterir, davranış olarak ise; toplum içinde kendini gösterecek etkinliklerden kaçınma şeklinde karşımıza çıkar” diye konuştu.

Yüz kızarması oluşumunda; örneğin okul yıllarında sözlüye kalkan bir çocuk, hata yapıp yanlış bir şey söylediğinde ve sınıf içinde kendisiyle dalga geçildiğinde, kişi yaşadığı olayı travmatik bir deneyim gibi algılayabilmekte ve aynı olayın tekrarlanmaması için kendini dış çevreden soyutlamakta ya da yetişkin hayatında dahi mecburen bir sunum yapmak zorunda olduğunda geçmiş deneyimler canlanıp yüz kızarması, kaygı oluştuğunu anlatan Psikolog Merve Kırna, “Bunun yanı sıra; çocukluk çağında ailenin tutumu da önemli yer tutmaktadır. Ebeveynlerin çekingen yapıda olması, cezalandırıcı ebeveyn tutumları, ebeveynin kendi ayrılma korkusundan dolayı kendileri olmazsa çocuğunun başına bir şey gelecek kaygısı ile çocuğa baskı yapması, aşırı koruyucu ya da reddedici aile tutumları, katı anne-baba modeli ya da mükemmeli arayan ebeveynler çocuğa “Hiç hata yapmamalısın”, “Hata yaparsan cezalandırılırsın” mesajını verdikçe, çocuk hata yapmaktan korkar ve hata yapmamak için “Acaba hata yapar mıyım?”, “Yanlış bir şey yaparsam ceza alır mıyım” kaygısı yaşar ve bu durum yetişkin hayatında “Yanlış bir şey söylersem, rezil olurum” kaygısına neden olabilir. Altta mükemmeliyetçi duygular vardır ve “Her şey mükemmel olmalı” kaygısı kişiyi hata yapmaktan korkar hale getirir. Yapılan işte hata yapılması ya da eksik olması, işin mükemmel olmadığıyla eş değer olur ve bu kişiler için eksik ve hatalı yapılan bir iş karşı taraftan onay almaz, değer görmez olarak eşleştirilir” diye konuştu.

Psikolog Merve Kırna, yüz kızarması ile nasıl baş edilebileceği konusunda ise şunları söyledi; “Yüz kızarmanıza neden olan bir olay yaşadığınızda, o anki duygularınızın farkında olun ve bu duyguların kökenini bulup yüzleşin. Yüz kızarma durumunu algılayışınız, örneğin bir sunum esnasında “Yüzüm kızardı mı?” düşüncesi bu durumu ortaya çıkaran etkenlerden biridir.

Olumsuz düşüncelerinizin farkına varın “Hata yaparsam rezil olurum”, “Yanlış bir şey söylersem küçük düşerim”, “Eksik bir şey söylemem beni diğerlerinin gözünde değersiz yapar” gibi düşüncelerinizden uzaklaşmaya çalışın.

Kaygı yaratacağını bildiğiniz ortama girmeden önce gevşeme egzersizleri yapın.

Kendinizin güçlü ve zayıf yönlerinizi tanıyın. Sadece güçsüz olmadığınızı kabul edin. Hayatınızdaki başarılı alanlara odaklanın.

İnsanların zihnini okumaktan vazgeçin. Okumaya çalıştığınız zihin karşınızdaki kişinin değil, sizin kendinizle ilgili düşüncelerinizi oluşturmaktadır.

Bu durum, günlük hayatınızın işleyişinizi ve sosyal ilişkilerinizi, iş, eğitim hayatınızı olumsuz anlamda etkiliyorsa psikolojik destek almaktan çekinmeyin.”
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *