İstanbul
Hafif yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Marmara Basın Sağlık Prof. Dr. Murat Gençbay kolesterolde doğru bilinen yanlışları anlattı

Prof. Dr. Murat Gençbay kolesterolde doğru bilinen yanlışları anlattı

299
GÖSTERİM
4 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Prof. Dr. Murat Gençbay, kolesterolde doğru bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdi. Gençbay, toplumda oluşan kalp krizlerinin 3’te 2’sinin ortalama yüzde 20 civarında olan hafif yağlanmalardan olduğunu söyledi.

Medicana Bahçelievler Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Gençbay kolesterolde doğru bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdi. Prof. Dr. Gençbay, "Vücutta günde 1200-1300 mg kolesterol döngüsü bulunurken, bunun sadece 200-300 mg’ı yemeklerden alınıyor. Geri kalanı safradan atılan kolesterol, geri emilimi ve iç organlardaki yeni yapımdan oluşuyor. Karaciğer üretilen kolesterolün yüzde 25’ini yaparken, geriye kalan önemli bir kısmı da; ince bağırsak, üreme organları, böbrek üstü bezleri organları tarafından yapılıyor" dedi.

Prof. Dr. Gençbay, damar iç çeperini örten çok ince zarif bir örtünün bulunduğunu belirterek, "Buna endotel deriz. Bu örtünün zedelenmesi örtü altına küçük LDL parçacıklarının sızmasına yol açar. Buraya yapışan LDL parçacıklarında oksitlenme (yanma) hadisesi olmaktadır. Bu değişikliğe uğramış vücut tarafından yabancı madde gibi algılanmaktadır ve savunma hücrelerimizin saldırısına maruz kalır. Bu olaylar ateroskleroz dediğimiz damar için yağlanma süresinin başlatır. Onlarca yıl devam eden bu süreç sonunda damarda daralmaya yol açar ve daralma yüzde 60’ın üstünde olursa yeterince kan geçemez. Göğüs ağrılarına neden olur ve bazen de sivilce benzeri yağ plaklarının üstüne ülserleşme veya çatlama olursa içindeki yağ kan ile temasa eder. Bu da burada hızla pıhtı oluşmasına yol açar. Pıhtı damarın tam tıkanmasına yol açabilir. Olay kalpte ise kalp krizi (enfarktüs), beyinde ise inme ile sonuçlanır" diye konuştu.

"Kalp krizlerinin 3’te 2’si ortalama yüzde 20 civarında olan hafif yağlanmalardan oluşuyor"

Toplumda oluşan kalp krizlerinin 3’te 2’sinin ortalama yüzde 20 civarında olan hafif yağlanmalardan olduğunu dile getiren Prof. Dr. Murat Gençbay, "Bunlar, maalesef tamamen sessiz seyreder. Efor testi veya sintigrafi ile saptanamaz. Daha da kötüsü, bu hafif darlıklara karşı, kalp yeterince tedbir alamadığı için, oluşan kalp krizi genellikle daha büyük olmaktadır. Yavaş yavaş gelişen, çok ciddi darlıklarda, kollateral dediğimiz, yeni damar oluşumları kalp krizinin çok daha hafif atlatılmasına yol açabilmektedir. Ulusal medyada kolesterolün yararlı bir şey olduğu, bu nedenle düşürülmemesi gerektiği şeklinde yanlış bir kanı oluşturulmaktadır. Ayrıca, kolesterol ilaçlarının ilaç sanayinin bir tuzağı olduğu fikri de sürekli gündeme getirilmektedir. Burada şu konunun üstünü çizmemiz lazım. Vücudumuzdaki ölçülebilen her şeyin bir alt, bir de üst sınır vardır. Vücut mükemmel bir denge içinde çalışır ve bu parametrelerin dışı ölüme bile varabilen sonuçlara yol açar. Bu vücut için en elzem maddeler olan “şeker için, su için bile böyledir. Vücut için elzem olmak farklı, eşik değerinin yüksek ve “zararlı” sınırları geçmesi farklı şeylerdir. Nitekim, kan şekerimizin normalden yüksek olması nasıl sinsi bir şekilde vücudu uzun bir süreç içinde mahvediyorsa, kolesterol de aynı şekilde davranmaktadır. O halde burada, kolesterolün yararlı, elzem bir madde olmasını bir kenara bırakarak, zararlı olacak üst sınırının ne olduğunu tartışmamız gerekir" diye konuştu.

Dr. Murat Gençbay, kolesterolün önemli bir kısmı yemekten alınmayan vücudun kendi bünyesinde oluşturulan kısmından oluştuğunu vurgulayarak, "Ayrıca vücut diyetle alınan kolesterolü algılamakta ve buna bağlı eksiklik varsa kendi üretimini artırmaktadır. Dolayısıyla diyetle alınan kolesterol azaltılmasının etkinliği kısıtlıdır. Bu nedenlerle, diğer etkenler değişmeden; örneğin, ciddi bir kilo vermeden, egzersiz yapmadan, sigarayı bırakmadan, sadece yemekle kolesterol en çok yüzde 10-20 kadar düşürülebilir. Daha fazlası imkansızdır. Ancak, aşırı kilo almış birisi çok ciddi bir kilo verirse, kolesterolde çok ciddi düşüşler sağlanabilir. Diğer risk faktörleri için de diyete ek olabilecek kolesterol düşüşleri elde etmemiz mümkündür. Bu nedenle, yaşam tarzını düzenlemek, diyete dikkat etmek, sigarayı bırakmak ve egzersiz yapmak kolesterol kontrolünde ilk adımımız olmalıdır" açıklamalarında bulundu.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *