Burun tıkanıklığı, baş ağrısı, yüzde tıkanıklık hissi gibi şikayetleriniz başladıysa sinüzit olma ihtimaliniz ortaya çıkmış demektir. Sinüzitten korunmanın mümkün olduğunu söyleyen Avrasya Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Koray Cengiz, sinüzit ile ilgili bilinmesi gereken önemli noktalara değindi.
Sinüzit nedir?
Bebeklikten ergenliğe kadar oluşumlarını tamamlayan ve burun çevresindeki kemiklerin içerisinde yer alan hava boşluklarına sinüs adı verilir. Yanak sinüsleri, alın sinüsleri, gözler arasındaki sinüsler ön ve arka etmoid sinüsler), geniz bölgesindeki sinüsler olmak üzere insan vücudunda 5 çift sinüs mevcuttur. Sinüslerin tam olarak şekil almaları 22-24 yaşları arasında olmaktadır. Sinüsler mukus oluşturan burun sisteminin bir parçasıdır, burun ve sinüsler günde yarım litreye yakın mukus salgılarlar. Bu sayede, toz parçacıklarını ve diğer bakterileri süpürürler. Sinüzit ise burun etrafına yerleşmiş sinüsleri döşeyen mukozanın iltihaplanmasına verilen bir addır. Sinüslerin buruna boşalma kanallarının dolu olması, mukus sinüsleri içerisindeki muko slier aktivitenin bozulması ve mukos içeriğinin değişmesi gibi durumlar sinüzit oluşumunu sağlar. Akut sinüzit, kronik sinüzit, subakut sinüzit, rekküren akut sinüzit ve kronik sinüzitin alevlenmesi gibi türleri vardır.
Hangi semptomlar ile ortaya çıkıyor?
Genelde insanların başı ağrıdığı zaman ya da yüzü ağrıdığı zaman akıllarına gelen ilk şey sinüzittir. Ancak sinüzitte ağrı oranı yaklaşık %5 civarındadır. Çoğunlukla burun tıkanıklığı, yüzde dolgunluk hissi ve burun akıntısı gibi belirtiler verse de semptomlar kişiden kişiye farklılık gösterir;
- Sık sık ortaya çıkan inatçı öksürük,
- Göz çevresinde oluşan basınç hissi,
- Burun tıkanıklığı,
- Nefeste kötü koku ve mide bulantısı,
- Geniz akıntısı ve horlama,
- Nadiren de olsa boğazda yanma hissi,
- Koyu kıvamda burun akıntısı,
- Uzun süren baş ağrıları,
- Uzun süren soğuk algınlığı ve davranış değişikliği gibi belirtiler göstermektedir.
Sinüslerin birçoğu birden aynı anda hasta olabilir ve ortaya çıkan şikayeteler de hepsinin bir bütünü olarak karşımıza çıkmaktadır. Yanak bölgesindeki sinüslerde meydana gelen ağrı sinüs bölgesinden üst dişlere doğru ilerler. Ağrı bazen elmacık kemiklerinde bazen genizde ve alın bölgesinde duyulur. Kronik sinüzitlerde ağrı çok daha az rastlanan belirtiler arasındadır. Burun kökü sinüslerinde aynı taraf burun kökü ve göz arkasında ağrı vardır. Sinüslerdeki hava basıncının bir takım sebeplerden dolayı eksik ya da fazla oluşu ağrıya yol açmaktadır. Özellikle de sinüs içindeki hava basıncının azalması vakum sinüzit ve vakum baş ağrısı olarak nitelendirilen bir oluşum söz konusudur. Bu durum genellikle ya sinüs ağzının tıkanması ile gazların mukoza tarafından emilmesi ya da hava basıncındaki dengesizlik yüzünden ortaya çıkmaktadır.
Hastalığa neden olan etkenler var…
Viral üst solunum yolu enfeksiyonları sinüzite neden olan en büyük etkenlerden biridir. Bu durum sinüs boşalma kanallarının tıkanmasına neden olur ve bakteriyel çoğalmanın da meydana gelmesiyle birlikte sinüzit şikayeti başlar. Alerjiye bağlı mukoza ödemi sinüzite neden olan bir başka etkendir. Aynı zamanda burun içinde eğrilik oluşu ya da polipler de sinüzit oluşumuna sebebiyet vermektedir. Özellikle çocuklarda sık sık görülen büyümüş geniz eti problemleri ve burun eti büyümeleri gibi durumlar da sinüzit oluşumunu etkileyen diğer faktörler arasındadır. Ayrıca yüzme ve uçak yolculuğu sırasındaki basınç değişiklikleri ostiumların kapanmasına yol açmaktadır. Sinüzit yaşam kalitesini hem psikolojik hem de fiziksel açıdan oldukça kötü etkilemektedir. Burun tıkanıklığı, halsizlik, yorgunluk, alın bölgesindeki ağrı, horlama gibi sorunların yanı sıra mide, bağırsak ve akciğer gibi organlarda da birtakım problemlerin yaşanmasına zemin hazırlamaktadır. Dolayısıyla sinüzit teşhisi konulan bireylerin mutlaka tedavi edilmesi gerekir.
Tedavi süreci önlem almakla başlıyor
Kişinin yakınmaları doğrultusunda klinik muayene, endoskopi ya da radyolojik tetkikler ile teşhis konulmaktadır. Akut rinosinüzitte konvansiyonel sinüs grafilerine ihtiyaç duyulmaz ancak tedaviye yanıt vermeyen durumlarda ise bilgisayarlı tomografiye başvurulmaktadır. Akut rinosinüzit teşhisi konulan kişilerde hastalık ilaç tedavisi ile giderilmektedir. Tekrarlayan durumlarda ya da kronik olgularda polip ya da alerji söz konusu değilse cerrahi yöntemler uygulanmaktadır. Akut viral rinosinüzitlerde ise sık burun temizliği, bol su içmek ya da ateş düşürücü ilaçlar kullanarak yakınma giderici bir tedavi yöntemi benimsenmektedir. Antibiyotik tedavisi genelde yedi günden uzun süren ve şiddetli semptomları olan kişiler için düşünülmelidir. Bol bol su tüketimi salgı yumuşatıcı etkiye sahip olduğu için oldukça önemlidir. Önerilen tüm tedavi yöntemlerine rağmen herhangi bir iyileşme söz konusu olmayan durumlarda ise ameliyat düşünülebilir. Günümüzde kronik ya da uzun süre tekrarlayan rinosinüzit tedavisinde endoskopik sinüs cerrahisi uygulanmaktadır.
Tüm enfeksiyon hastalıklarında da olduğu gibi sinüzitte de esas olan korunmaktır. Üst solunum yolları enfeksiyonu genelde hava ve damlacık yoluyla yayılmaktadır. Dolayısıyla alışveriş merkezleri gibi kalabalık ortamları, toplu taşıma araçlarını ve kapalı ortamları sık sık havalandırmak oldukça önemlidir. Özelikle bağışıklık sisteminizi destekleyecek gıdalar tüketmeli ve şüphelendiğiniz anda bu tarz önlemler almalısınız. Ayrıca burun eğriliği, geniz eti büyüklüğü, burun eti büyüklüğü ve alerji gibi sorunlarınız varsa biran önce tedavi ettirmeniz sinüzit oluşumunu engellemeye yardımcı olacaktır.