İstanbul
Hafif yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Marmara Basın Sağlık Zeytinyağı kanser riskini yüzde 50’ye yakın azaltıyor

Zeytinyağı kanser riskini yüzde 50’ye yakın azaltıyor

692
GÖSTERİM
4 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
GİMDES Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kami Büyüközer, "İsveç’teki Karolinska Enstitüsü’nde 8 bilim adamının 61 bin 471 kadın üzerinde yaptıkları araştırma kapsamında zeytinyağının kanser riskini yüzde 50’ye yakın azaltığı sonucunu vermiştir" dedi.



Kanser ile ilgili açıklamalarda bulunan Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalama Araştırmaları Derneği (GİMDES) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kami Büyüközer, kanserden korkulmaması gerektiğini söyleyerek tedavi yöntemleri hakkında bilgiler verdi.



Büyüközer, 19’uncu ve 20’inci yüzyılın en yaygın hastalığın verem olduğunu belirterek, "20’inci yüzyılın son yarısından bugüne kadar devam eden süreçte en yaygın ve korkutucu hastalıkların başında kanser geliyor. Kanser, bir yaşındaki çocuktan 80 yaşındaki ninelere ve dedelere kadar toplumun her kesimindeki insanları tehdit ediyor. İstatistiklere göre dünyada her yıl 10 milyon yeni kanser teşhisi konuluyor. Türkiye’de ise 160 bin yeni kanserli eskisine ekleniyor. Bu artışın önemli sebeplerinden biri ise yakın ve uzak çevremizin korku paniği salgılamasından kaynaklanıyor. Aile çevremiz, sağlık kurumlarımız, hekimlerimiz ve haber kaynaklarımız bu korku paniğinin oluşmasında farkına varmadan müsebbip durumuna gelebiliyorlar. Halbuki düşman ne kadar kavi olursa olsun, eğer biz cesaretle savaş edebileceğimize inanıyorsak, bağışıklık sistemimiz ile ilgili bütün tedbirlerimizi alarak hazır hale gelebiliyorsak, mücadelemiz sonucunda zafer kazanabileceğimize de peşinen ikna olmamız gerek" dedi.



"Işığın miktarı hücrenin sağlığını tayin eder"

Işığın miktarı hücrenin sağlığını tayin ettiğini sözlerine ekleyen Büyüközer, "Çin tıbbı, yüzyıllardır yaşam gücünü enerji olarak tanımladı. Çinliler meridyen sisteminin haritasını çıkardı, meridyen sistemi 1994’te geleneksel tıp tarafından yeniden haritalandı. 1968’de canlı hücrelerin ışık ürettiği keşfedildi. Işığın miktarı hücrenin sağlığını tayin eder. Işık ne kadar parlak olursa, hücre o kadar sağlıklı olur. 50’li yıllarda, Dr. Johanna Budwig kanser denklemine ekleme yaptı. Budwig’in araştırmalarına göre; normal sağlıklı hücrelerde elektriksel olarak pozitif olan çekirdek ve yüksek derecede doymamış yağ asidiyle elektriksel olarak negatif olan hücre zarı arasında bir iki kutupluluk buluyoruz" ifadelerine kullandı.



"Diyetler yüksek derecede doymamış yağ asitlerden yoksun"

Bugün birçok ülkede diyetlerin yüksek derecede doymamış yağ asitlerinden yoksun olduğunu hatırlatan Büyüközer, "Hücre zarı lipitler veya yağlardan oluşur. Budwig’in sözünü ettiği yüksek derecede doymamış yağ asidi omega-3 yağ asitleri olarak adlandırılır. Bunlar balık yağları ile ilgilidir, geleneksel tıp bile bunu tavsiye eder. Amerika’da balık yağı satmayan bir eczane bulamazsınız. Bu yağlar ayrıca başka gıdalarda da bulunur, ama en çok keten tohumunda ve süzme zeytinyağında bulunur. Bu hidrojene yağlar kolesterole çok benzer ve bedenlerimiz farkı anlayamaz. Bu yağlar hücre duvarlarımıza girer ve elektrik yükünü bozar. Elektrik yükü olmayınca, hücrelerimiz boğulmaya başlar. Oksijen olmayınca, hücrenin bunun yerine koyabileceği tek yol anaerobik olarak solunum yapmaktır. Bunlar hücresel değişim işlemini engeller veya besinleri içeri almayı ve atıkları dışarı atmayı önler” şeklinde konuştu.



"Köpek balığından çıkarılan squalene, sızma zeytinyağında da bol miktarda bulunuyor"

Akdeniz diyetinin zeytinyağı ağırlıklı oluğunu belirten Büyüközer, “Akdeniz diyetinin yüzde 60 yağ içerdiğini biliyoruz. Ancak onlarda çok az kanserli oranı olduğu da biliniyor. Buradan, tüm yağların aynı durumda olmadığını öğrenmiş oluyoruz. Çünkü Akdeniz diyeti zeytinyağı ağırlıklıdır. Bugün dünyanın en önemli kanser ilacı olarak kabul edilen Köpek balığından çıkarılan squalene adlı madde sızma zeytinyağında da bol miktarda bulunuyor. Günde 100 cl. zeytinyağı tüketimi ile köpek balığı kıkırdağından alınacak kadar squalene alınır" açıklamalarında bulundu.



"Türkiye’de uzun yıllar unutturulmak istendi"

Büyüközer sözlerini şöyle tamamladı: "Türkiye’de uzun yıllar unutturulmak istendiğini biliyoruz, zeytinyağının adeta Allah’ın bir lütfu olduğunu söylemeliyiz. Gerçekten de, Akdeniz’de kalp krizleri ve kanser dünya ortalamalarının çok altındadır. Köpek balığı karaciğerinde bulunan squalene maddesi tümörlerin yok edilmesinde yapı taşı niteliğindedir. Squalene kanser tedavisinde başarı ile kullanılmaktadır. Ancak unutmayınız ki bu maddenin en çok bulunduğu madde ise bizim sızma, geleneksel yöntemlerle çıkarılmış zeytinyağıdır. Zeytinyağında yüzde 2 oranında squalene bulunur. Günde en az 100 cl. zeytinyağı tüketen bir kişi gerektiği kadar squalene almış olur. İsveç’teki Karolinska Enstitüsü’nden başta Dr. Alicya Wolk olmak üzere 8 bilim adamının yıllar süren 61 bin 471 kadın üzerinde yaptıkları araştırma kapsamında zeytinyağının kanser riskini yüzde 50’ye yakın azaltığı sonucunu vermiştir".
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *