ANKARA- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaptığı görüntülü basın açıklamasında tarım sektörünün 2022 yılını değerlendirdi ve 2023 yılı beklentilerini açıkladı.
Bayraktar, 2022 yılının, pandeminin getirdiği sağlık sorunları açısından bir toparlanma fakat ekonomik anlamda zor bir yıl olduğunu söyleyerek açıklamasını şöyle sürdürdü:
“2020 yılında başlayan pandeminin bitmesi, ayrıca kuraklığın sınırlı kalması ülkemizin sosyo-ekonomik yapısına ve tarıma olumlu etkilerde bulunurken, Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte şubat ayında başlayan küresel ekonomik kriz, bu toparlanma sürecini olumsuz etkiledi. Artan enerji fiyatlarıyla birlikte dışarıya bağımlı olduğumuz tarımsal girdi ve hammadde fiyatlarındaki küresel ve ulusal dalgalanmalar, tarımsal ürün fiyatlarını artırırken, sonuçta gıda enflasyonu ile de tüketiciler mağdur oldu.
Pandemi nedeniyle tarımsal üretimin önemi ve asla ihmal edilemeyecek bir sektör olduğu ortaya çıkmışken, gıda ürünlerinde görülen yüksek fiyatların daha çok ürün maliyetlerinden kaynaklandığı ve bu sorun çözülmeden tüketici fiyatlarının da düşmeyeceği anlaşıldı.”
2022 yılı tarımsal göstergeler (GSYH, Üretim, İstihdam, Dış Ticaret, Enflasyon)
“Tarım sektörü, ülke ekonomisinde önemli bir yere sahiptir ve üretime, istihdama ve dış ticaretimize hatırı sayılır bir katkı vermeye de devam ediyor.
2022 yılının ilk 9 aylık verilerine göre tarım sektörü, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 6,6’sını sağladı. Tarım sektöründeki ilk 9 aylık büyüme 2022’de bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,1 azaldı. 2021 yılında aynı dönemde de tarımsal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla yüzde 4,6 azalmıştı.
2022 yılı toplam bitkisel üretimi TÜİK 3.tahmin verilerine göre, bir önceki yıla göre yüzde 9,1 artarak, 117,9 milyon tondan 128,6 milyon tona yükseldi.
Hayvansal üretimde ise Ocak-Ekim döneminde yumurta üretimi yüzde 9,5, tavuk eti üretimi yüzde 2,1 arttı. Sanayiye aktarılan süt miktarı ise bu dönemde yüzde 3,3 azaldı. Öte yandan tarım sektörü, istihdamdaki önemini koruyor. Üçüncü çeyrekler itibarıyla 2021’de yüzde 18,3 olan tarımın istihdamdaki payı, 2022’de yüzde 16,9’a geriledi. 2022 yılının üçüncü çeyreğinde ise tarım 4,9 milyon kişiye istihdam sağladı. Tarım üretici fiyatları enflasyonu kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 169,45 oranında artarken, enflasyon Aralık’ta yüzde 84,39, gıda enflasyonu ise yüzde 77,87 arttı.
Ocak-Kasım döneminde gıda ve tarım ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 20 artarak 22 milyar 303 milyon dolardan 26 milyar 822 milyon dolara yükseldi. Aynı dönemde gıda ve tarım ithalatı bir önceki yıla göre yüzde 36 artarak 15 milyar 624 milyon dolardan 21 milyar 231 milyon dolara yükseldi. Böylece tarım ve gıda dış ticareti fazlası Ocak-Kasım döneminde bir önceki yıla göre yüzde 16,3 azalarak 6 milyar 679 milyon dolardan 5 milyar 591 milyon dolara geriledi.”
Tarımsal destekler
“2022 yılı bütçesinde tarım sektörüne tarımsal destekler için bir önceki yıla göre yüzde 65,1’lik artışla 39 milyar 832 milyon lira kaynak ayrıldı. 2023 yılı destek bütçesi ise 54 milyar olarak planlandı. Her ne kadar destek bütçesinde artış yapılmış olsa da girdi fiyatlarındaki artışlar ve enflasyon dikkate alındığında belirlenen bu rakamın daha da artırılması gerekir.
Diğer yandan, destek bütçesinin Tarım Kanunu’nda belirtildiği gibi Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın en az yüzde 1 oranında olması gerekirken, bu rakam da yüzde 0,39 düzeylerinde kaldı.
2023 yılında ödenecek 2022 yılı desteklerinde gübre ve mazot kalemlerinde artışa gidilirken, destek uygulanan 18 üründen sadece çay için artırılan prim destekleri daha sonra pamuk ve ayçiçeği için de yükseltildi. Organik tarım ve iyi tarım uygulamalarında destek miktarları artırılmadı. Genelde hayvancılık desteklerinde artış sağlanırken, yem bitkileri destekleri aynı kaldı.
Tarımsal üretimi planlamada önemli bir rolü olan kalem bazında destek miktarlarının doğru belirlenmesi tarımsal üretimin sürdürülebilirliği açısından önemlidir.”
Tarımsal girdi fiyatları
“2021/2022 sezonu tarımsal girdi kullanımı açısından zorlu geçti. Çiftçilerimizin bir kısmı gübre ve mazottaki yüksek fiyat artışları nedeniyle girdi kullanımı azalttı. Gübre fiyatlarındaki artışlar yüzde 400’leri aşarken, mazot fiyatlarındaki artışlar yüzde 250’leri geçti. Zirai ilaç ve yem fiyatlarındaki artışlar yüzde 100’ü aşarken, elektrik fiyatlarında yüzde 140 artış görüldü.
Bir önceki yıla göre sezonun büyük bölümünde gübre fiyatlarındaki yüzde 200-300 aralığındaki artışın etkisi devam etti. Hava koşullarının olumlu gitmesi yetersiz kullanılan gübrenin olumsuz etkisini hafifleterek verim kaybını azalttı.
Yem fiyatlarındaki artış, çiğ süt ve karkas et fiyatlarının para etmemesi sonucu hayvansal üretim de daha zor günler yaşadı.
Pamuk, ayçiçeği ve mısır fiyatları
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, 2022’de üreticilerin birçok üründe emeğinin karşılığını alırken, pamuk ve ayçiçeğinde umduğunu bulamadığını ifade etti. Bu iki üründe geçen sezon fiyatların yüksek seyretmesinin üreticileri bu ürünlerin üretimine yönlendirdiğini ve arzın arttığını belirten Bayraktar, “Özellikle, pamuk ülkemize sıfır gümrükle girerken, küresel olarak pamuğa talep düştü, fiyatlar geriledi.
Girdi maliyetlerinin de tavan yaptığı bir ortamda üreticinin geliri düştü, pamuk elinde kaldı.
Benzer bir durum ayçiçeğinde de yaşandı. Gümrük vergisiyle de korunamayan ayçiçeği arzı talebin gerisinde kaldı. Artan üretim maliyetleri ise çiftçinin ürününü maliyetinin altında satmasına sebep oldu ve gelirini düşürdü.
Mısır üretimi 2022’de 8 milyon 300 bin tona ulaşarak rekor kırdı. Ancak artan üretime rağmen mısır ithalatı da yüzde 41,8 oranında arttı. Devam eden hasatla birlikte artan ürün arzı nedeniyle üretici alıcı bulmakta zorlandı. TMO tarafından ağustos ayında yüzde 14 nem mısır için tonu 5 bin 700 lira olarak açıklanan alım fiyatı, piyasada tonu 5 bin 100 liraya kadar geriledi. Nem oranları bu aylarda yüzde 30’lara kadar çıktığı için ürünün ton fiyatı da 3 bin liraya kadar düştü. Üretimi artan mısırda üreticimiz bu yıl beklediği geliri elde edemedi.
Bu üç ürün için yaptığımız açıklamalarda fiyatların düşüklüğüne dikkat çekerek ürün primlerinin artırılması talebinde bulunduk. Açıklanan 2022 tarımsal destekleme programında pamuk ve ayçiçeğinde primler artırıldı ama üreticimizi tatmin etmedi.
Bu durum bu üç üründe 2023 sezonunda ekiliş alanlarına olumsuz yansıyacaktır.
Hâlihazırda arz açığı verdiğimiz bu ürünlerde ithalat artacak ve kısır döngü devam edecektir” dedi.
Kredi
2022’de artan girdi ve sabit üretim masraflarının üreticiyi her üründe yüksek maliyetlerle karşı karşıya bıraktığının altını çizen Bayraktar konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu durum talep edilen tarımsal kredilerin beklenenin üzerinde artmasına neden oldu. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre, 2021 yılı ekim ayı sonunda, tarım ve balıkçılık nakdi ve takipteki toplam kredi bakiyesi, 159,1 milyar lira olarak gerçekleşirken, 2022 yılı ekim ayı sonunda 286,1 milyar liraya ulaştı. Son bir yıllık süreçte bankalardan tarımsal kredi kullanımı yüzde 79,8 oranında arttı.
Üretici üretime devam edebilmek için 2022 yılında kısa vadeli kredi kullanımına ağırlık verdi. 2021 yılı ekim ayı bakiyesi olarak 43,6 milyar olan kısa vadeli kredi miktarı 2022 yılında yüzde 146,1 artışla 107,4 milyara ulaştı. Orta ve uzun vadeli kredilerin aynı dönemde artışı ise yüzde 58,3 oranında gerçekleşti.
Üreticilerimize kredi sağlayan kamu kurumlarının faiz oranları 2021 yılına göre 2022 yılında geriledi. Tarımsal kredilerde Ziraat Bankası tarafından en düşük uygulanan yıllık cari faiz 2022 yılı ocak ayında yüzde 14,5 iken, yıl içerisinde yüzde 12,5’a, 25 Kasım’dan itibaren ise yüzde 9,5’a kadar düştü. Tarım Kredi Kooperatifleri, düşük faizli kredi kullanımında, Ziraat Bankası cari faiz oranı üzerine Kredi Kullandırma Komisyon payı ve fon payı ekleyerek uyguladığı faiz oranını artırmaktadır. Diğer bankalarda da faiz oranları yılsonu itibarıyla yüzde 16-20 arasında değişiyor.
Çiftçilerimiz Ziraat Bankasından devlet destekli olarak ise 25 Kasım itibarıyla yıllık yüzde 0 ile yüzde 7,1 arasında faiz oranları ile kredi kullanıyor. Ziraat Bankası 2022 yılında toplam kullandırdığı kredinin yaklaşık yüzde 88’ini düşük faizli kredi olarak kullandırdı.
Tarımsal kredilerde devlet desteği uygulanarak faiz oranları düşük tutulmaya çalışılsa da 2022 yılının 9 aylık döneminde çiftçilerin yüzde 32’si yüksek faiz oranları ile tarımsal kredi kullandı. Bu oranlar halen yüksektir. Bu amaçla Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri çiftçimizin düşük faizli kredi ihtiyacının tamamını karşılamalıdır. Tarım Kredi Kooperatifleri faizlerini Ziraat Bankası seviyelerine çekmelidir. Devlet desteği her iki kurumda da eşit şartlarda çiftçiye ulaşmalıdır.
2022 yılında Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifleri ve özel bankalar ödenemeyen kredi borçları için çeşitli dönemlerde yapılandırma, taksitlendirme seçenekleri sunmuş, belirlenen başvuru tarihleri uzatılmış ve çiftçinin borcunu ödemesi için imkanlar verilmiştir. Kurumların yapılandırma uygulamalarından faydalanamayan veya borç yapılandırması yapılmayan çiftçilerin borçları için icra süreci başlatılmaktadır. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre 2021 yılı Ekim ayında 4,55 milyar lira olan takipteki kredi tutarı, 2022 Eylül ayında yüzde 33,1 oranında azalarak 3 milyar liraya geriledi.
Devlet destekli düşük faizli kredi kullanımlarında konularına göre faiz oranları ve kredi limitleri değişim gösteriyor. Bu nedenle her kredi konusu için ayrı kredi açılırken her bir krediye uygulanan prosedürler de ayrı ayrı uygulanıyor. Çiftçinin bu durumu anlaması zorlaşıyor.
Tarımsal kredilerde TARSİM sigortası, hayat sigortası, komisyon ücreti, ipotek vb. masraflar ile kredi maliyeti hızla artıyor. Ayrıca, sigortalar her yıl yenileniyor. Bu masraflar çiftçinin eline geçen kredi miktarını azaltırken toplam borç yükünü fazlaca artırıyor.”
Doğal afetler, yağışlar
“2021 yılında ülke genelinde yaşanan kuraklık, bu yıl Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşandı.
Ülkemizde 01 Ekim 2021–30 Eylül 2022 tarihleri arasında kümülatif yağışlar normalinin altında, bir önceki yıl yağışlarının ise üzerinde oldu. Kümülâtif yağışlar normallerinin yüzde 3,9 altında gerçekleşirken, geçen yıl yağışlarının ise yüzde 18,4 üzerinde gerçekleşti.
2021-2022 üretim döneminde yağışlar normallerine göre, en fazla Karadeniz Bölgesinde yüzde 8 artarken, en fazla azalma ise yüzde 29 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesinde gerçekleşti. Ayrıca, yağışlar Akdeniz Bölgesinde yüzde 5 artarken, Marmara Bölgesinde normali civarında, Doğu Anadolu Bölgesinde yüzde 12, Ege Bölgesinde yüzde 7, İç Anadolu Bölgesinde ise yüzde 5 azaldı.
Yağışlar normallerin altında olsa da tarımsal üretim için gerekli yağışların zamanında gerçekleşmesi ile ülke genelinde kuraklık riski kalmadı. Ancak Güneydoğu Anadolu bölgesinde toplam yağışlar yüzde 29 azalırken, hububatın yağış beklediği kritik aylarda da yağışların olmaması ile hububatta kuraklık yaşandı.
2022 yılının mart ayında Karadeniz Bölgesinde yaşanan don afeti fındık ürünlerinde zarara neden oldu. Adana, Mersin ve Gaziantep illerinde son 40 yıldır görülmeyen don afeti bu yıl mart ayında yaşanmış, turfanda sebzelere ve meyve ağaçlarına zarar vermiştir.
2022 yılının mart ve nisan aylarında beklenen yağış haziran ayında Güneydoğu Anadolu Bölgesi haricinde diğer bölgelere adeta toplu olarak yağdı. Yağışların şiddetli ve beraberinde dolu yağışının da olması birçok ilimizde ürünlere zarar verdi. Gerçekleşen afetler tarım ürünleri rekoltesi bakımından ülke genelini etkilememekle birlikte afetin yaşandığı ilçe veya köyde çiftçiyi önemli ölçüde zarara uğrattı.
1 Ekim 2022 – 30 Kasım 2022 dönemini ele alan kümülatif yağış raporuna göre, yağışlar normalin altında, geçen yıla yakın seyretti. Genel olarak yağışlarda normaline göre yüzde 29 oranında azalma görüldü.
İçinde bulunduğumuz yeni üretim sezonunda yağışların yetersiz olması ile üreticilerin çoğu ekimini kasım ayında yapabildi. Kasım ayı yağışları her ne kadar normallerinin altında gerçekleşse de, aralık ayında da devam eden yağışlar, çimlenme için olan ihtiyacı karşıladı.
12 Aralık 2022 tarihinde Antalya’nın başta Kumluca olmak üzere, Finike ve Demre ilçelerinde meydana gelen aşırı yağış sele dönüşerek ilçe merkezinin sular altında kalmasına neden oldu.
Kumluca ilçesinde 16 mahalledeki 21 bin dekarlık alanda 3 bin çiftçinin 12 bin dekarlık alandaki serası, Finike ilçesinde ise 497 çiftçinin 1100 dekarlık alandaki serası selden zarar gördü. Demre ilçesinde 30 üreticiye ait 110 dekarlık sera alanı sele maruz kaldı.”
Tarım sigortaları
“Türkiye Ziraat Odaları Birliği, TARSİM’e kurulduğu 2006 yılından bu yana desteğini sürdürüyor.
1 Ocak-22 Aralık 2022 döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre toplam prim yüzde 85 oranında artarak 8,2 milyar liraya ulaştı. Bu yıl yaşanan afetler nedeniyle sigorta yaptıran üreticilerin aldığı tazminat geçen yıla göre yüzde 30 oranında artarak 3,1 milyar lirayı buldu. Sigortalanan alan yüzde 21 oranında artarak 32,9 milyon dekara, toplam sigortalanan hayvan sayısı ise yüzde 31 oranında artarak 17,1 milyona ulaştı.
Tarım sigortaları kapsamının genişletilmesi bakımından Odalarımız ve çiftçilerimizin talepleri Birliğimizce, Tarım Sigortaları Havuzu Yönetim Kuruluna iletiliyor. 2022 yılında da önerilerimiz doğrultusunda bazı ürünlerin ve risklerin kapsama alınması üreticilerimizi memnun etti.
Birliğimizin de girişimleri sonucu, 2022 yılında kuraklık verim sigortası prim desteği yüzde 60’tan, yüzde 70’e getirilirken tazminat ödeme oranı da yüzde 70’den yüzde 80’e çıkarıldı. 2022 yılında en fazla Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşanan kuraklık sonucunda çiftçilerimiz daha az prim ödeyerek daha fazla tazminat alabildiler.
Gelir Koruma Sigortası, ilk kez 2021-2022 tarımsal üretim döneminde Konya’nın Cihanbeyli, Kadınhanı ve Karatay ilçelerinde buğday ürününde pilot olarak başlatıldı. Çiftçi gelirlerini artan afetlere ve fiyat risklerine karşı koruyacak olan Gelir Koruma Sigortasında devlet desteği sigorta priminin yüzde 60’ı olarak uygulandı.
Devlet destekli tarım sigortaları sistemi başlatıldığı günden bu yana gelişme göstermiş göstermeye de devam ediyor. Ancak 2022 yılında çiftçi kayıt sistemine kayıtlı tarım alanı 153 milyon dekar iken sigorta yaptırılan alan 32,9 milyon dekardır. 2022 yılında ÇKS’ye kayıtlı tarım alanlarının yüzde 21,5’inde tarım sigortası yaptırıldı.
Çiftçimiz başta kuraklık olmak üzere, her türlü afet ile karşılaştığında, aldığı tazminat zararını karşılamalıdır. 2022 yılında çiftçilerimizden gelen en önemli şikâyetler de sigortadan ödenen tazminatların yetersiz kaldığı yönündedir. Tarım Sigortalarının geliştirilmesi ve çiftçinin karşılaştığı her türlü riskin kapsama alınması adına, TARSİM tarafından bu konularda devam eden projeler ve yapılacak her türlü çalışma Birliğimizce destekleniyor.
Çiftçi gelirlerinin yetersizliği, bazı afetlerde çiftçi zararının karşılanmasında beklentilerin altında kalınması, ortalama işletme ölçeklerinin küçüklüğü, küçük alanlarda tarım yapan çiftçilerin sigortaya ilgi göstermemesi, işletme başına düşen hayvan sayısının azlığı ve bu işletmelerin gelirinin düşük kalması gibi sebeplerle tarım sigortası yeteri kadar gelişemiyor. Yaşanan ve gelecekte beklenen afetlere karşı ülkenin gıda güvencesini korumak ve çiftçiyi tarımda tutmak için yaşanan afet sonrasında devlet yardımlarının devam etmesi ve bu alana daha fazla kaynak ayrılması zorunluluktur.”
Çiftçilerimizin tarım BAĞ-KUR primleri
“Çiftçilerimizin tarım BAĞ-KUR primleri, açıklanan asgari ücret ve aylık prim gün sayısının 29 günden 30 güne çıkması nedeniyle yüzde 59,99 oranında artarak 2 bin 158 lira 08 kuruştan 3 bin 452 lira 76 kuruşa çıktı.
Borcu bulunmayan çiftçilere verilen 5 puanlık hazine desteği göz önünde bulundurulsa bile çiftçimizin ödeyeceği tarım BAĞ-KUR primi aylık bin 845 lira 31 kuruştan 2 bin 952 lira 36 kuruşa yükseldi.
Çiftçilerimizin içinde bulunduğu durum düşünüldüğünde bu miktar bile çok yüksektir.”
Bitkisel üretim göstergeleri
“2022 yılında toplam bitkisel üretim TÜİK 3. tahmin sonuçları bir önceki yıla göre yüzde 9,1 oranında artarak 117,9 milyon tondan 128,6 milyon tona ulaştı.
2022 yılında tahılların ve diğer bitkisel ürünlerin üretimi bir önceki yıla göre yüzde 14,6, meyvelerin, içeceklerin ve baharat bitkilerin üretimi ise yüzde 7,7 arttı. Sebze üretiminde ise bir önceki yıla göre 0,5 azalma oldu.
Geçen yıl ülke genelinde yaşanan kuraklık sonrası azalan tahıl üretimi 2022’de artış gösterdi. Tahıllarda artış oranı yüzde 21,3 olarak gerçekleşti. Bir önceki yıla göre buğday üretimi yüzde 11,9 artarak 17 milyon bin tondan, 19 milyon 750 bin tona, arpa üretimi yüzde 47,8 artarak 5 milyon 750 bin tondan 8 milyon 500 bin tona çıktı. Baklagillerde artış oranı yüzde 24,1 olarak gerçekleşti. Kırmızı mercimek üretimi bir önceki yıla göre yüzde 75,4 artarak 228 bin tondan, 400 bin tona, yeşil mercimek üretimi yüzde 28,6 artarak 35 bin tondan 45 bin tona, nohut üretimi ise yüzde 22,1 artarak 475 bin tondan 580 bin tona çıktı.
Bu yıl ülkemiz genelinde bahar yağışları mısır üretimi için faydalı oldu. Ayrıca mısır ekim alanlarının da artması ile mısır üretimi bir önceki yıla göre yüzde 23 oranında artarak 6 milyon 750 bin tondan, 8 milyon 300 bin tona ulaştı. Bu üretim ise bir rekor oldu.
Yağlı tohumlar üretiminde geçen yıla göre yüzde 2,5 oranında artış gerçekleşti. Bu yıl ayçiçeği üretimi geçen yıla göre yüzde 5,6 artarak 2 milyon 415 tondan 2 milyon 550 bin tona ulaştı. Yerfıstığında son yıllarda beklenen gelirin elde edilememesi ile üretici alternatif ürünlere yöneldi. Bu nedenle yerfıstığı üretimi geçen yıla göre yüzde 22,5 azalarak 234 bin 167 tondan 181 bin 524 tona geriledi. Soya fasulyesi üretimi de bir önceki yıla göre yüzde 14,8 oranında azalarak 182 bin tondan 155 bin tona geriledi.
Şeker pancarı üretimi yüzde 6,9 artarak 17 milyon 767 bin tondan 19 milyon tona, tütün üretimi geçen yıla göre yüzde 15 artarak 71 bin 497 tondan 82 bin 250 tona, pamuk üretimi geçen yıla göre yüzde 22,2 artarak 2 milyon 250 bin tondan 2 milyon 750 bin tona ulaştı. Çay üretimi ise yüzde 4 artarak, 1 milyon 250 bin tondan 1 milyon 300 bin tona çıktı. Patateste üretim yüzde 2 artış ile 5 milyon 200 bin tona ulaştı.
Toplam sebze üretimi geçen yıla göre yüzde 0,5 oranında azalarak 31 milyon 589 bin 451 tona gerilerken meyve üretimi ise geçen yıla göre yüzde 7,7 oranında artarak 26 milyon 835 bin 69 tona çıktı.
Zeytinde üretim yüzde 71,2 artarak 1 milyon 738 bin 680 tondan, 2 milyon 976 bin tona, Antep fıstığında üretim yüzde 100,5 artarak 119 bin 355 tondan 239 bin 289 tona, fındıkta ise yüzde 11,8 artışla 684 bin tondan 765 bin tona ulaştı.
Portakalda üretim yüzde 24,1 azalarak 1 milyon 742 bin tondan, 1 milyon 322 bin tona, limonda üretim yüzde 14,6 azalarak 1 milyon 550 bin tondan 1 milyon 323 bin tona geriledi.”
Hayvansal üretim göstergeleri
“Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre; 2020’de 18 milyon 158 bin baş olan büyükbaş hayvan sayımız, 2021 yılında 18 milyon 36 bin 117 başa gerilemiş, 2022 yılı haziran ayında ise 2021 yılının aynı ayına göre yüzde 2,4 azalarak 17 milyon 875 bin 632 başa düşmüştür.
2020 yılında 54 milyon 113 bin baş olan küçükbaş hayvan sayısı ise; 2021’de 57 milyon 519 bin 204 başa yükseldi. 2022 yılının haziran ayında ise 2021 yılının aynı ayına göre yüzde 1,68 artarak 58 milyon 447 bin 555 başa çıktı.
2021 verilerine göre büyükbaş ve küçükbaş kesilen hayvan sayısı 27,2 milyon baş, kırmızı et üretimi ise 1,95 milyon ton olarak gerçekleşti. 2022 yılı kırmızı et üretim rakamları ise açıklanmadı.
Kırmızı ette parite ise olması gereken rakamdan oldukça uzaklaştı. Üretici bir kilo karkas et sattığında 2021 yılında yıllık ortalama 15,51 kilo yem alırken, bu miktar ocak 2022’de 14,74'e kadar geriledi. Parite aralık 2022’de 17,60 seviyesine yükselse de olması gereken ideal oran olan 20'nin altında kaldı.
Sürdürülemez karkas fiyatları ve artan yem fiyatları neticesinde, kimi üreticilerimiz damızlıklarını kestirip elden çıkarmaya, genç dişi hayvanları ise damızlığa çekmek yerine besleyip kesime göndermeye başladılar.
Toplam süt üretimi, 2021 yılında 23 milyon 200 bin 306 ton olarak gerçekleşti.
Türkiye’de üretilen sütün yaklaşık yarıya yakını sanayiye aktarılıyor.
2022 yılının 10 aylık döneminde sanayiye aktarılan çiğ süt miktarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,3 azalarak 8 milyon 487 bin 892 tondan, 8 milyon 206 bin 40 tona geriledi.
2022 yılında çiğ süt tavsiye satış fiyatı 1 Ocak-31 Mart tarihleri arasında brüt 4 lira 70 kuruş, 1 Nisan-14 Mayıs tarihleri arasında brüt 5 lira 7 kuruş, 15 Mayıs-14 Ekim tarihleri arasında net 7 lira 50 kuruş, 15 Ekim sonrasında da sektör ve Birliğimizin de fiyat artırılması konusunda uyarıları neticesinde net 8 lira 50 kuruş olarak açıklandı.
Süt sektörü, kırmızı et açısından çok önemlidir. Sütte istikrar sağlanamazsa, kırmızı ette de istikrar sağlanamaz, sürdürülebilir üretim söz konusu olamaz. Çiğ sütte yıllık ortalama olarak 2021’de 0,98 olan parite, 2022 yılı mart ayında 0,77’e kadar düşmüş, aralık ayı itibarıyla 1,29 olmuştur. Süt/yem paritesi uzmanların söylediği gibi 1,5 seviyesinde olmalıdır.
Kanatlı sektöründe; 2021 yılı itibarıyla 2 milyon 245 bin 770 ton tavuk eti, 19 milyar 297 milyon 591 bin adet de yumurta üretimi gerçekleşti.
2022 yılı Ocak-Ekim döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre, tavuk eti üretimi yüzde 9,5 artışla 1 milyon 841 bin 759 tondan, 2 milyon 16 bin 795 tona yükselirken, tavuk yumurtası üretimi yüzde 2,1 artışla 15 milyar 996 milyon 473 bin adetten, 16 milyar 325 milyon 887 bin adede çıktı.”
2023 yılı beklentileri
Ülkemizde girdi fiyatlarının üreticilerin alım gücünün çok üstünde olduğunu ifade eden Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2023 beklentilerini şu şekilde sıraladı:
“Girdi fiyatları makul seviyelere çekilmeli veya girdi destekleri üreticinin alım gücü göz önüne alınarak artırılmalıdır.
Destek bütçesi, Tarım Kanunu’nda belirtildiği gibi Gayrisafi Yurtiçi Hasılanın en az yüzde 1’i oranında olmalıdır. Destekler ekimden önce açıklanmalı ve zamanında verilmelidir. Desteklerde adalet sağlanmalı, küçük aile işletmelerine öncelik verilmelidir.
Tarımdan kaçışı önlemek için genç çiftçilere yönelik ek teşvik ve destekler getirilmelidir.
Üzerinde tarımsal üretim yapılan fakat çeşitli nedenlerle Çiftçi Kayıt Sistemine dahil edilemeyen araziler de tarımsal destekleme sistemine dahil edilmelidir.
Organik tarım ve iyi tarım uygulamalarında destekler artırılmalıdır.
Organik, organomineral gübreler ve toprak düzenleyicilerin kullanımını yaygınlaştırmak için desteklemeye devam edilmelidir.
Zeytinyağı ve pamuk prim desteğine getirilen dekara verim sınırlaması kaldırılmalıdır.
Biyolojik ve biyoteknik mücadele desteği artırılmalıdır. Üretim fazlalığında veya krizlerde olduğu gibi talep azalışının yaşandığı durumlarda üreticimizin fiyatı düşüyor ve alıcı bulunamıyor. Bu durumda devletin kurumlarıyla piyasaya müdahalesi şarttır.
Tohumda AR-GE çalışmalarına hız verilmeli, dışa bağımlılık azaltılmalıdır.
Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri çiftçimizin düşük faizli kredi ihtiyacının tamamını karşılamalıdır. Bu amaçla tarımsal kredi kullanımı için verilen destek miktarı artırılmalıdır.
Kredi maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla bankalar ve tarım kredi kooperatifleri masraf, komisyon, ipotek, hayat sigortası, tarım sigortası gibi çiftçinin masrafını artıran taleplerde bulunmamalıdır.
Her ne kadar tarım sigortasında sigorta prim oranları bazı risklerde düşürülse de artan ürün fiyatları poliçe fiyatlarını artırıyor. Bu amaçla sigorta prim oranlarında indirim devam etmelidir.
Çiftçi Kayıt Sistemi’ne dahil olmayan çiftçiler de tarım sigortası yaptırabilmelidir.
Köy bazlı olarak uygulanan kuraklık verim sigortasında tüm ürünlerde parsel bazına geçilmeli, tüm ürünler ve riskler kapsama alınmalıdır.
2022 yılında pilot olarak uygulanmaya başlanan Gelir Koruma Sigortası çiftçileri afetlere karşı daha fazla koruyacak şekilde yaygınlaştırılmalıdır.
Tarım sigortası kapsamında halen yer almayan risklerin veya çeşitli nedenlerle sigorta yaptıramayan çiftçilerin afet zararını karşılayacak şekilde destekleme her yıl yapılmalıdır.
Yıllardır çay alımı ve pazarlaması konusunda yeterince etkin bir politikanın uygulanamaması çayda sorunları artırmıştır. Bu sorunların çözümü için hazırlanan Çay Kanunu taslağı bir an önce yasalaşmalıdır.
İklim değişikliğinin etkisini azaltmak ve su gibi önemli bir metada sürdürülebilirliği sağlamak amacıyla yeraltı barajlarının yapımına hız verilmeli ve sayıları artırılmalıdır.
Çiftçilerimizin ekonomik açıdan örgütlenmeleri desteklenmelidir. Bu örgütler idari ve mali yönden güçlendirilmeli, fonksiyonel ve profesyonel olmaları sağlanmalıdır.
Sözleşmeli üretim, lisanslı depoculuk ve ürün ihtisas borsaları yaygınlaştırılmalıdır. Depo kurulumu tüm bölgelerde destekleme kapsamına alınmalıdır. Lisanslı depoculukta küçük çiftçilere pozitif ayrıcalıklar tanınmalıdır.
Hayvansal üretim kayıt altına alınmalı, veriler sürekli güncellenmelidir.
Yem sanayisini dışa bağımlılıktan kurtaracak tedbirler alınmalı, üretimin büyük bir kısmının iç üretimle karşılanması sağlanmalıdır. Hayvancılıkta kesif yeme olan bağımlılığı azaltıcı, kaba yem üretiminin artırılmasına yönelik tedbirler alınmalıdır. Hayvancılığın yoğun yapıldığı yerlerde devlet destekli yem fabrikaları kurulmalıdır.
Hayvancılıkta öncelikle sürdürülebilir bir süt fiyatı tesis edilmelidir. Damızlık hayvanlar için çok önemli olan süt/yem paritesinin 1,5 seviyelerde olmasına yönelik tedbirler alınmalıdır. Et/yem paritesine yönelik bilimsel çalışma yapılmalı, piyasa fiyatları bu eksende belirlenmelidir.
Küçük aile işletmelerinin sürdürülebilirliğini sağlayacak ‘gelir telafi edici ödeme’ hayata geçirilmelidir. Özellikle aile işletmelerinin buzağılarını elden çıkarmalarını önlemek için buzağı destekleri artırılmalıdır.
Et ve Süt Kurumu özerk yapıya kavuşturulmalı, piyasayı etkin regüle etmesi sağlanmalıdır.
Yem piyasasında istikrar sağlamak için TMO, Tarım ve Kredi Kooperatifleri ve üretici örgütleri kanalıyla üreticilere sözleşmeli üretim kapsamında uygun fiyattan yem satışı yapılmalıdır.
Birçok işletme yabancı işçi çalıştırıyor, yabancı işçiye bağımlılık her geçen gün artıyor. Bizim insanımız buralarda çalışmak istemiyor. Gençleri üretime teşvik edecek politikalar hayata geçirilmelidir.
Besicilikte verimi ön plana alan, alım garantili sürdürülebilir sözleşmeli üretim yaygınlaştırılmalı, üretim bu kapsamda planlanmalıdır.
Ülke içi bitkisel ve hayvansal üretim teşviklerine devam ederek besicilikte dana da dahil her türlü ithalatın kısa zamanda ülke gündeminden çıkarılması sağlanmalıdır.
Buzağı kayıplarını azaltacak ve kaba yem piyasasına yönelik ‘ulusal eylem planı’ hayata geçirilmelidir.
Çocuklar ve gençler başta olmak üzere gelir düzeyi düşük vatandaşların et, süt ve yumurta gibi hayvansal ürünlere ulaşabilmesi için sosyal yardımların kapsamı genişletilmelidir. Meralar korunmalı ve ıslah edilmelidir. Küçükbaş hayvanlardan elde edilen başta peynir olmak üzere ürünlere katma değer kazandırılmalı, markalaştırılmalıdır. Hayvan hastalıkları ile etkili mücadele edilmelidir.
Yumurta sektörünün en büyük sorunu plansız üretim ve arz fazlasına bağlı üretici fiyatında yaşanan düşüşlerdir. Sektörde özellikle üretimin yoğun olduğu Nisan-Mayıs-Haziran aylarında arz fazlası gerçekleşiyor. Bu dönemde ürün fazlalıklarının piyasadan çekilmesine ihtiyaç vardır. Yine aynı şekilde sektör, üretiminin yaklaşık yüzde 20'sini ihracat odaklı üretiyor. Dış pazarlarda gerçekleşen herhangi sorunda da bu fazlalığın çekilmesine ihtiyaç vardır. Arz fazlası üretim için Et ve Süt Kurumu ya da üretici örgütlerinin devreye girmesi, ihtiyaç duyulan tesisi kurarak, gerektiğinde piyasadan yumurta çekmesi çok önemlidir. Likit yumurta ve yumurta tozu üretim tesisine ihtiyaç vardır.
Üreticinin tavuk başına alacağı ücret sürdürülebilir seviyeye getirilmelidir. Sözleşmede belirlenen üretici fiyatı şeffaf bir şekilde, üreticiye sürdürülebilir bir gelir sağlayacak, performansa dayalı belli bir metodolojiye bağlı olarak belirlenmeli, bu konuda paydaşlarca oluşturulacak komisyonca bir çalışma yapılmalıdır.
Son günlerde yaşanan kalifiye eleman sıkıntısına çözüm bulunmalıdır. Sektör masaya yatırılmalı, üretim, pazarlama, dış ticaret olmak üzere kısa, orta ve uzun vadeli atılacak adımlar belirlenmeli, bu adımlar titizlikle takip edilmelidir.
Damızlık konusunda büyük oranda dışa bağımlılık hala devam ediyor. Bu durum, herhangi bir ticari ambargo uygulanması veya hastalık nedeniyle karantina uygulanan ülkelerden ithalatın yapılamaması gibi durumlarda, tavukçuluk sektörünün kısa sürede darboğaza girme riskini de beraberinde getiriyor. Bu riski bertaraf etmek için damızlık ihtiyacının yurt içinden karşılanmasına yönelik Ar-Ge yatırımlarının yapılması gerekiyor.
Dünyada çok büyük miktarlarda kanatlı eti ve kanatlı ürünleri, yumurta ve yumurta ürünleri, süt ürünleri talebi vardır. Bu talep değerlendirilmeli, başta Ortadoğu olmak üzere yakın pazarlara yoğunlaşmalı, mevcut pazarlarda rekabet edici ve pazar payını artırıcı tedbirler alınmalıdır. Verilen ihracat destekleri artırılmalıdır.
Tarımsal yayım ve danışmanlık hizmetinin kesintisiz sürdürülebilmesi gerekiyor. Dolayısıyla, tarım danışmanlarımızın ve onlardan önemli bir hizmet alan çiftçilerimizin mağduriyetlerinin önlenmesi için tarımsal yayım ve danışmanlık desteği artırılmalıdır. Bununla ilgili mevzuat ivedilikle çıkarılmalıdır.
Sosyal Güvenlik Sisteminde Kadın ve genç çiftçilere pozitif ayrımcılık yapılmalı, zor şartlarda üretim yapan çiftçilere her yıl için 90 gün fiili hizmet zammı verilmelidir. Genç çiftçilerin tarım BAĞ-KUR primleri devlet tarafından karşılanmalıdır. Tarımda çalışan kadınlar, sigortalı olmadan önce gerçekleşen doğum nedeniyle, hizmet borçlanması yapabilmelidir. Muafiyette geçen süreler çiftçilerimizin çalışma gün sayılarına eklenmelidir. Diğer sigortalılar 7 bin 200 prim gün sayısı ile emekli olurken, Tarım Bağ-Kurlular ve esnaf Bağ-Kurlular 9 bin gün prim ödüyor. Çiftçilerimizi rahatlatmak için, yıpranma payı verilmeli, diğer meslek gruplarına göre çiftçimizin tarımı terk etmemesi için bu avantaj sağlanmalıdır.
Tarım ve kırsal kalkınmada görev alabilecek ziraat mühendislerimizin pek çoğu iş bulamıyor veya alanlarının dışında istihdam ediliyor. Ziraat mühendislerimizin eğitimleri boyunca kazandıkları bilgi ve becerilerini uygulayabilecekleri ortamlarda çalışmaları hem mesleki onurlarının güçlenmesini sağlayacak hem de ülkemizin tarım sektörünün ilerlemesine katkı sağlayacaktır. Bakanlığımızın daha fazla sayıda tarım danışmanı istihdamı için daha kapsamlı düzenlemeler yapmasını ve bu bağlamda ziraat mühendislerinin daha fazla desteklenmesini bekliyoruz.”
Sonuç olarak;
“2022 yılında görülen rekor girdi fiyatları artışlarına rağmen, hava koşullarının da geçen yıla göre iyi gitmesiyle bitkisel üretimde önemli bir artış yaşandı. Çiftçilerimiz, bütün zor şartlara rağmen üretimini sürdürdü. Bu büyük bir şanstır. Başta girdilerin pahalılığı olmak üzere çözülmesi gereken sorunlarımız bulunuyor. Bu sorunlar çözülür ve yeterli destek verilirse çiftçilerimiz üretimden kopmaz ve 2023 yılında üretimde sıkıntı yaşamayız.
Tüm halkımıza ve çiftçilerimize doğal afetlerden uzak, bereketli, sorunsuz bir yıl temenni ediyorum.”