İstanbul
Kapalı
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Marmara Basın Sektörel SETBİR Başkanı Tarık Tezel: ’’Sütümüz sağlıklı, bilginiz kirli’’

SETBİR Başkanı Tarık Tezel: ’’Sütümüz sağlıklı, bilginiz kirli’’

1 Haziran Dünya Süt Günü nedeniyle açıklama yapan SETBİR Başkanı Tarık Tezel, her fırsatta süt ve süt ürünleri sanayiini karalayanlara seslenerek, ’’Bizim sütümüz sağlıklı ama sizin bilginiz kirli’’ dedi.



Türkiye’nin de üyesi olduğu Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Örgütü’nün (FAO) 2001 yılında aldığı karar uyarınca, Dünya Süt Günü her yıl 1 Haziran’da kutlanıyor. Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) de geçen yıldan itibaren Dünya Süt Günü’nü 1 Haziran’da kutluyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın da bu yıldan başlayarak Dünya Süt Günü’nü 1 Haziran’da kutlayacağı aktarıldı. Dünya Süt Günü nedeniyle SETBİR Başkanı Tarık Tezel açıklamalarda bulundu.



’’Süt ürünleri sektörü binlerce yurttaşa iş imkanı sağlıyor’’

Dünya Süt Günü nedeni ile sektörü değerlendiren SETBİR Başkanı Tarık Tezel, ’’Türkiye süt ve süt ürünleri sektöründe İçişleri Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı’ndan onaylı, kamu otoritesince kayıtlı ve denetimli, 2 bin 258 işletme faaliyet gösteriyor. Sektörümüz her gün 500 bini aşkın çiftçi-üreticiden temin ettiği çiğ sütü, sağlıklı, ambalajlı, hijyenik içme sütü ve süt ürününe dönüştürüyor. Bunun yanı sıra, gerek sağladığı doğrudan istihdam ve gerekse tedarikçilerinden aldığı mal ve hizmet ile 10 binlerce insanımıza da geçim kapısı oluyor. Sektörümüzün ürünleri, yurtiçinde 600 bin satış noktasında, yurtdışında da 88 ülkede tüketici ile buluşuyor’’ dedi.



Türkiye’de 2018 yılında 22,1 milyon ton çiğ süt üretildiği bilgisini veren, bu miktarın yüzde 90,5’inin inek, yüzde 6,5’inin koyun, yüzde 2,5’inin keçi, yüzde 0,5’inin ise manda sütü olduğuna dikkat çeken Tarık Tezel’in aktardığı verilere göre, yine 2018 yılında Türkiye’de süt ve süt ürünleri sanayii tarafından 1,66 milyon ton içme sütü, 110 bin ton süttozu, 65 bin ton tereyağı, 756 bin ton peynir, 1,20 milyon ton yoğurt, 730 bin ton ayran üretildi.



’’Üretilen çiğ sütün yarısı kayıt dışı işleniyor’’

Sanayinin bu üretimi, 2018 yılında üretilen toplam inek sütünün yüzde 45’ini işleyerek gerçekleştirdiğini vurgulayan Tezel, "Bir başka deyiş ile geçen yıl Türkiye’de üretilen sütün yarısından azı sanayi tarafından işlenirken, yarısından fazlası ya kayıtdışı işletmelerde işleme tabi tutuldu ya da sokak sütü olarak tüketildi. Sektör mevcut kapasitesi, teknolojik altyapısı ve bilgi birikimi ile Türkiye’de üretilen çiğ sütün tamamını işleyebilecekken, kayıt dışının bu kadar büyümesinin başlıca ve en önemli nedenlerinden biri, ambalajlı süt ve süt ürünleri hakkında yayılan bilgi kirliliği. Öte yandan kayıtdışının ulaştığı bu büyüklük, sektörün bugün ödediği vergi kadar bir miktarın da ödenmemesine, dolayısıyla vergi gelirlerinde ciddi bir kayba neden oluyor’’ diye konuştu.



’’Sağlıklı süt için ilk önlem pastörizasyondur’’

Çiğ sütün, insanın sağlığını bozan, hastalıklara neden olarak yaşam kalitesini düşüren tehlikeler içerdiği uyarısında bulunan Tezel, bu tehlikelerden kurtulmada ilk önlem olan pastörizasyonun önemini şöyle anlattı: ’’Çiğ sütteki hastalık yapıcı bakterilerden kurtulmanın yolu 1862 yılından beri bellidir, bunun adı pastörizasyondur. Fransız bilim insanı Louis Pasteur’ün bulduğu bu yöntem, 157 yıldır insanları çiğ sütten bulaşabilen ölümcül hastalıklardan korumayı başardı. Şurası unutulmamalıdır ki, evde tencerede kaynatmak, çiğ sütü pastörize etmez, hastalık yapıcı bakterilerden arındırmaz. Bunu iddia eden, insan hayatı ile oynuyor demektir. İnsan hayatı ile oynamak bu ülkede de dünyanın başka bir ülkesinde de suçtur’’.



’’UHT, sütün yararını koruyan bir teknolojidir’’

Süt ürünleri sektörünün, çiğ sütü hastalık yapıcı bakterilerden arındırmak ve raf ömrünü uzatmak için pastörizasyonun yanı sıra başta UHT olmak üzere diğer ısıl işlem teknolojilerini de kullandığını hatırlatan Tezel, ’’Belli çevreler, UHT teknolojisinin içme sütünün yararını ortadan kaldırdığını ileri sürüyor. Eğer bu doğru olsaydı hem FAO, hem de başta Tarım ve Orman Bakanlığı olmak üzere ülkemizdeki kamu otoritesi, UHT süt üretimini yasaklardı. UHT, sütün yararını azaltan değil bilakis o yararı koruyan bir teknolojidir’’ dedi.



’’Özendirilen çiğ sokak sütü risklidir, sağlıksızdır’’

Tezel, pastörizasyon ve UHT’nin öneminden sonra, sözü bu alandaki bilgi kirliliğine getirerek şu değerlendirmede bulundu: ’’Ne yazık ki bugün ülkemizde bilimsel eğitimden geçmiş olmalarına rağmen kimi insanlar, uzmanı olmadıkları halde buldukları her fırsatta sanayinin ürettiği süt ve süt ürünlerini karalayarak ahkam kesiyor, tüketiciyi çiğ süt içmeye, evde yoğurt yapmaya, ambalajsız ürün tüketmeye özendiriyor. Bizim sütümüz sağlıklı ama onların bilgisi kirli. Bu bilgi kirliliği, eğer önüne geçilmez ise halk sağlığını tehdit eden gelişmelere yol açabilir. Süt sağlıktır ama pastörize edilmiş, ısıl işlem uygulanmış, hijyenik ambalaj ile korunmuş süt ve süt ürünü sağlıktır. Sokakta satılan, pastörize edilmemiş, ısıl işlemden geçirilmemiş çiğ süt ve pastörize edilmemiş çiğ sütten yapılan her türlü süt ürünü ise risklidir, sakıncalıdır’’.



’’Hayvancılığa yatırım yapmak şart’’

Türkiye’de halen kişi başına ortalama 270 kilo süt ve eşdeğeri süt ürünü tüketildiğine işaret eden Tezel, bu miktarın, FAO verilerine göre dünyada ortalama 111 kilo, gelişmiş ülkelerde ise 300 kilonun üzerinde olduğunu belirtti.



’’Hedefimiz, gelişmiş ülkeler ortalaması olan yılda en az 300 kilo süt ve eşdeğeri süt ürünü tüketimine ulaşmak olmalı’’ diyen Tezel şöyle konuştu: ’’Bu hedefe ulaşmak için de yeterli hayvan kaynağına sahip olabilmeliyiz. Ancak bugün Türkiye’de sütte de kırmızı ette de yeterli hayvan kaynağımız yok. Bu nedenle her yıl giderek artan miktarlarda süt ve besi sığırı ithal ediyoruz. Eğer kendi hayvan kaynağımızı geliştiremezsek bu ithalat yarın da devam edecek. Dolayısıyla her halükarda nüfusumuzun hayvansal protein ihtiyacını karşılayabilmek için hayvan sayımızı artırmak, bunun için de hayvancılığa yatırım yapmak şart. Bu yatırım, nüfusumuzu yeterli miktarda hayvansal proteinle beslemekle kalmayacak, bu sayede gelişecek sağlıklı nesiller daha az hastaneye, daha az huzurevine ihtiyaç duyacak’’.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *