Dünya Standartlar Günü kapsamında düzenlenen "Uluslararası Standardizasyon Zirvesi" İstanbul’da başladı. Türk Standartları Enstitüsü (TSE) Başkanı Prof. Dr. Adem Şahin, Türkiye’nin standartlara uymakla yetinmeyip, onları hazırlayan tarafta etkin şekilde yer alması gerektiğini söyledi.
Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti eş finansmanı ile Türk Standartları Enstitüsü tarafından yürütülen “Standardizasyon Sisteminin Geliştirilmesi ve Farkındalığın Artırılmasına Yönelik Teknik Yardım Projesi” kapsamında 14 Ekim Dünya Standartlar Gününde “Uluslararası Standardizasyon Zirvesi” düzenlendi.
İstanbul Swissotel The Bosphorus’ta “Standartlara Yön Ver” temasıyla düzenlenen zirve, Sanayi ve Teknoloji Bakanı yardımcısı Hasan Büyükdede , TOBB Başkan yardımcısı Ali Kopuz , ISO Başkanı John Walter, CENELEC Başkanı Dany Sturtewagen, IQNet Başkanı Alex Stoıchıtoıu ve TSE Başkanı Prof. Dr. Adem Şahin’in katıldı.
Zirvede konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede, “Suriye’de “Barış Pınarı Harekatı”nda bulunan askerlerimize muvaffakiyetler niyaz ediyor, şehitlerimize de Allah’tan rahmet diliyorum. Günümüzde mal ve hizmetlerin, üretim faktörlerin, teknolojik birikimlerin ve finansal kaynakların ülkeler arasında serbestçe dolaşabildiği, mal hizmet ve finans piyasalarının giderek bütünleştiği bir süreç yaşanmaktadır. Bu süreçte etkin bir aktör olabilmenin yolu uluslararası standartlara uygun mal ve hizmet üretiminde yatmaktadır. Uluslararası standardizasyon, uluslararası ticarette yaşanan artış ile birlikte kaçınılmaz olarak tüm ülkelerin gündemindeki öncelikli konulardan biri haline gelmiş bulunmaktadır. Hızla gelişmekte olan Türk sanayisi ve Türk sanayicilerinin küresel ölçekte yaptıkları ihracat ve ticaret ile bunun ülke ekonomimize sağladığı katkılar dikkate alındığında, uluslararası standartlara ve standardizasyona vermemiz gereken önem açıkça görülmektedir” dedi.
“Bu rekabette kazanan, standartları oluşturanlardır”
Hasan Büyükdede dünyadaki ticaret savaşlarına dikkat çekerek, "Küresel pazarlarda standartlara uygun üretim zorunluluğu, uluslararası rekabette başarılı olmak isteyen aktörleri su süreçte etkin rol almaya yönlendiriyor. Gelişmiş ülkeler, dünya ticaretindeki üstün konumlarını sürdürebilmek için standardizasyon faaliyetlerine etkin katılım gerçekleştirmektedirler. Çünkü uluslararası pazardaki rekabette kazananlar, standartlara uyanlar değil standartları oluşturanlardır. Ülkemizin küresel pazarda güçlü olabilmesi için uluslararası ve bölgesel olarak kurulmuş standardizasyon kuruluşlarında etkin olarak rol alması, bu süreçlere iş dünyamızın binlerce, on binlerce temsilcisiyle katılması şarttır” şeklinde konuştu.
“TSE 4’üncü Sanayi Devrimine geçişte anahtar rol oynayacak”
Büyükdede Türk Standartları Enstitüsü’nün (TSE), 4’üncü Sanayi Devrimine geçişte anahtar rol oynayacak kurumlarımızdan biri olduğunu vurgulayarak, "Enstitümüz gerek yeni teknolojilere geçişte ihtiyaç duyulacak uluslararası standartların hazırlanması ve takibi, gerekse bu teknolojilerin içerdiği bilgiyi ve inovasyonun standartlar vasıtasıyla ülke çapında yaygınlaştırılmasında önemli görevler üstlenecektir. TSE bugün, hali hazırda ülkemiz sanayicileri, akademisyenleri ve tüm ilgili tarafların katılabildiği ayna komite çalışmalarıyla, standartları henüz taslak aşamasındayken ülke menfaatleri doğrultusunda şekillendirme imkanına sahiptir. Bakanlık olarak enstitümüzün bu alandaki çalışmalarını takip edip destekleyeceğimizi, aynı AR-GE faaliyetlerine verilen destek gibi, AR-GE sonucu ticarileşmenin yolu olan standardizasyona destek verilmesini değerlendirileceğini buradan sizlerle paylaşmak istiyorum” ifadelerini kullandı.
“Standartlar üzerine kurulu bir dünyada yaşıyoruz”
Zirves’de konuşan Türk Standartları Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Adem Şahin ise, “Standartlar üzerine kurulu bir dünyada yaşıyoruz. Ticaretin birinci şartı olan standartlar; tarımdan inşaata, enerjiden ulaşıma, kimyadan sağlık sektörüne kadar, hayatın her alanında kullandığımız ya da tükettiğimiz; ticarete konu mal ve hizmetlerin tümünü kapsıyor. OECD raporlarına göre dünya ticaretinin yüzde 80’den fazlası doğrudan standartlardan ve teknik düzenlemelerden etkilenmektedir. Öyle ki standartlar ve teknik düzenlemeler olmadan uluslararası ticaret yapılamaz hale gelmiştir" açıklamalarında bulundu.
“Hedef pazarlara engelsiz girebilmemizin anahtarı standardizasyon ve uygunluk değerlendirmede”
Standartlar ve uygunluk değerlendirme faaliyetlerinin ticaretin serbestleştirilmesine büyük katkı sağladığını kaydeden Şahin, şunları söyledi:
"Gelişmiş ülkeler bir yandan standartların belirlenmesinde etkin rol alıp, kendi ekonomik üretim teknolojilerine göre standartları belirlerken, bir yandan da belirledikleri bu standartlara ve standartlarla paralel olarak uygunluk değerlendirme hizmetlerine atıf yaparak, dünya ticaretini kendi lehlerine değiştirmekte, kendi belirledikleri şartlarla gelişmekte olan ülkeleri oyun dışında bırakabilmektedir. İşte bu nedenledir ki; Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler kalkınma hedeflerine ulaşabilmek için standardizasyon ve uygunluk değerlendirme alanlarında etkin bir güce kavuşmak mecburiyetindedirler. Çünkü hedef pazarlara engelsiz girebilmemizin anahtarı standardizasyon ve uygunluk değerlendirmededir.”
Türkiye’nin standartlara uymakla yetinmeyip, onları hazırlayan tarafta etkin şekilde yer alması gerektiğinin altını çizen Şahin, bu nedenle uluslararası standardizasyon çalışmalarını geliştirecek her türlü katkının büyük öneme sahip olduğunu söyledi.
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *