İstanbul Veteriner Hekimler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, ırk farkı gözetmeksizin suni tohumlama uygulamalarına izin verilmesinin hayvancılık açısından sakıncaları bulunduğunun uyarısında bulundu.
Tarım ve Orman Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürlüğü, 3 Kasım’da yayınladığı bir yazıyla, yüksek verimli kültür sığır ırklarının tohumlanmasında ırk uyumu şartını kaldırdığını duyurdu. Buna göre, 5 yaşına (1800 gün) kadar sadece kendi ırkı ile tohumlama yapılan “Siyah Alaca, Simental, Montofon ve Jersey ırkı sığırlarda artık yaş ve ırk uyumuna bakılmaksızın suni tohumlama yapılabilecek. Alınan kararı eleştiren İstanbul Veteriner Hekimler Odası (İVHO) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Arslan, yüksek verimli kültür sığır ırklarının, hayvancılığı gelişmiş ülkelerde 18. yüzyıldan itibaren sistemli bilimsel ıslah çalışmalarıyla geliştirildiğini belirtti. Türkiye’de de Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren bu yönde çalışmalar yapıldığını belirten Arslan, TÜİK’in 2018 verilerine göre 15,9 milyon olan sığır varlığının yüzde 49,4’ünün kültür ırklarından, yüzde 41,3’ünün kültür ırkı-yerli ırk melezlerinden ve yüzde 9,3’ün yerli ırklardan oluştuğunu hatırlattı.
“Verimlerinin arttırılması yönünde devam etmektedir”
TÜİK rakamlarına göre, elde edilmiş saf kültür ırkı varlığının sığır popülasyonunun neredeyse yarısını oluşturduğunu belirten Arslan, bakanlığın aldığı kararın, bu varlığın tamamen melezlenerek saf ırk olma özelliğini kaybetmesi sonucunu beraberinde getireceğinin uyarısında bulundu. Prof. Dr. Murat Arslan, “Günümüzde hayvancılığı gelişmiş ülkelerde sığır ıslah çalışmaları saf kültür ırklarının verimlerinin arttırılması yönünde devam etmektedir. Türkiye’de melezlemelerin önünün açılması, dünyada sağlanacak olan saf kültür ırkları üzerinden ıslah ve geliştirme çalışmalarının dışında kalınması anlamına da gelecektir. Türkiye’de saf olarak elde edilmiş olan sığır popülasyonunun melezlenmesi, tanımlanamayan bir sığır varlığının oluşmasını, kontrollü ıslah politikalarının geliştirilmesinin imkânsız hale gelmesini ve Türkiye’nin sığır varlığı açısından bir ‘genetik çöplüğü’ne dönüşmesini beraberinde getirebilecektir” dedi.
“Hayvansal ürün ihraç etmeye başlayabilecek potansiyele ve güce sahiptir”
Prof. Dr. Murat Arslan şöyle devam etti: “Doğru olan yöntem, bütün hayvancılığı gelişmiş olan ülkelerde olduğu gibi, Türkiye’nin de saf kültür sığır ırkları üzerinden kendi ülkemizin üstün verimli ve Türkiye koşullarına iyi adaptasyon gösteren boğalarını belirlemesi ve bu boğaların spermalarının yaygın olarak kullanılmasının sağlanmasıyla sığır popülasyonunda verimlerin arttırılmasıdır. Doğru hayvancılık politikalarıyla Türkiye’nin hayvansal üretim öz kaynakları etkin olarak kullanıldığında, Türkiye bırakınız yurt dışından hayvan ve hayvansal ürün ithal etmeyi, yurt dışına hayvan ve hayvansal ürün ihraç etmeye başlayabilecek potansiyele ve güce sahiptir” dedi.