Türkiye’nin AR-GE ve inovasyon çalışmalarının geliştirilmesi ve kamu-üniversite-özel sektör işbirliklerinin artması için neler yapılabileceği tüm ayrıntılarıyla 4’üncü AR-GE ve İnovasyon Zirve’sinde ele alınıyor.
Tüm dünyada AR-GE pazarı giderek büyüyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı son rapor ve 11’inci Kalkınma Planı’na bakıldığında Türkiye de bu AR-GE yarışında emin adımlarla ilerliyor. TÜİK raporunda 2018 yılı merkezi yönetim bütçesinden AR-GE çalışmaları için 13 milyar 24 milyon TL’lik bir destek sağlandığı görülüyor. 2019 yılında ise merkezi yönetim bütçesinden AR-GE için 15 milyar 597 milyon TL başlangıç ödeneği tahsis edilmesi planlanıyor. Alınan bu kararlardan ve sonuçlardan anlaşılacağı üzere Türkiye özellikle yüksek teknolojili ürünlerin AR-GE çalışmaları için büyük adımlar atmaya hazırlanıyor. Bu noktada İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda Mimar ve Mühendisler Grubu’nun (MMG) ev sahipliğinde düzenlenen 4’üncü AR-GE ve İnovasyon Zirve’sinde Türkiye’nin AR-GE ve inovasyon çalışmalarının geliştirilmesi ve kamu-üniversite-özel sektör işbirliklerinin artması için neler yapılabileceği tüm ayrıntılarıyla ele alınıyor. Zirvenin açılışına Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede, Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakçı, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, MMG Yönetim Kurulu Başkanı Osman Balta ve çok sayıda davetli katıldı.
"Ülkemizin konumu lojistik alanda fırsatlar sunuyor"
Türkiye’nin konumunda dikkat çelen Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede, "Ülke olarak kıtaların geçiş köprüsü durumundayız. Bu durum ülke olarak bize ciddi fırsatları beraberinde getirmektedir. Bu fırsatlardan birisi de özellikle lojistik alanındaki fırsatlardır. Uzak Doğuda üretilen bir ürünün Avrupa ile buluşması için ülkemizden geçmesi gerekmektedir. Bu kapsamda ülkemizi sadece transit geçiş ülkesi ötesinde lojistik üssü olarak konumlandıracak çalışmaları da yürütmekteyiz. Özellikle elektronik ticaretin gelişimi birlikte lojistik kavramı sadece depolama ve taşımanın ötesinde bir hal alıp depolamanın yanında tedarik zincirinin önemli bileşeni haline gelip paketleme, ürünleri kişiselleştirme gibi yeni iş modellerini de içerisine almaya başlamıştır. Bu durum özellikle sanayi bölgelerimizle demir yollarımızın birleşmesi ortaklaşa iş yapabilmesinin önünü açmaya başlamıştır. Küresel pazarlarda sertifikasyon engelinin aşılması için de ülkemizde faaliyet gösteren akreditasyon, sertifikasyon ve uygun denetimi faaliyetlerinde bulunan kurum ve kuruluşların yenilik ekonomisi ve üretici sektörlere göre revizyonu önem arz etmektedir. Konunda da TSE’yi yeniden önemli ölçüde ele aldık ve büyük bir gelişim göstermekteyiz. Kapasitesini yüzde 100 arttırmak için çalışmalar yapıyoruz. Bu kapsamda ülke olarak sertifikasyonda öz yeterlilikle ilgili çalışmaları hızlıca sonuçlandırmamız gerekmektedir" dedi.
"Teknoloji odaklı sanayi hamlesini tamamlamak mecburiyetimiz var"
Yerli sistemlerin geliştirilmesine vurgu yapan Osman Balta, "Ülke olarak kendi entelektüel sermayemizin ürünü olan sistemler geliştirmek ve bu kapsamda dışa bağımlılığımızı ortadan kaldırmak hayati önem arz etmektedir. Sadece yerli sistemlerin geliştirilmesi ve ülke içerisinde kullanımı da yeterli olmayıp dünyanın diğer yerlerinde de varlığımızı hissettirmemiz kaçınılmaz olacaktır. Ülke olarak gidilemeyen yerlere gitmek, gelinemeyen yerlerden getirebilmek için teknoloji odaklı sanayi hamlesini tamamlamak mecburiyetimiz vardır. Bunun için de şu hususlarda hızlı hareket etmemiz gerektiğine inanıyoruz: Sanayinin öncülüğünde yüksek kalitede eleman yetiştiren bilim liseleri açılmalı. Üniversitelerimizde bilimsel çalışmalara özellikle hız verilmeli ve bu çalışmalarını sanayi ile birlikte yürütmeli. Yine ülkemizin kalkınmasında önemli yeri olan üretimin ithalata dayalı yapısının yerli girdilere yöneltilmesi ve bunun için de tedbirler alınması gerekmektedir. Sanayi Bakanlığı’nca her sene verilen teşviklerin KOBİ ölçekli şirketlerimizde özellikle teknoloji geliştirmeye yönelik olarak kullandırılması ve bu hususta şirketlerimizin üniversitelerle işbirliğine yönlendirilmesi gerekmektedir. Endüstri 4.0’a geçiş sürecinde ortaya çıkabilecek işsizliği azaltabilmek için de tarım ve hayvancılık politikalarının gözden geçirilerek bu alanda üretimi ve verimliliği artıracak tedbirler alınmalı" diye konuştu.
Etkinliği açılışında konuşan İTO Başkanı Şekib Avdagiç, "İTO olarak AR-GE, inovasyon ve teknolojiyi tüm faaliyetlerimizin odağına yerleştirdik. Yerli milli teknolojimizi oluşturarak ülkemizin kalkınmasını sağlamaya çalıştık. Savunma Sanayi Başkanlığı ile kurduğumuz Teknopark İstanbul’da 5 binin üzerinde AR-GE personeli var, 300’ün üzerinde firmamız var. Devam eden ve tamamlanmış olan bin 250 milli projemiz var. Bu tablo ile gurur duyuyorum. Aynı şekilde bilgiyi ticarileştirme merkezimizde şuanda 130 startup ve 280 girişimcimiz var. Buradaki startup sayısını 2023 yılına kadar bine çıkarmayı hedefliyoruz. Tüm yurtta AR-GE inovasyon rüzgarı estirmemiz gerekiyor. Bu zirvenin buna önemli katkı sağlayacağını düşünüyorum. Fikir sahibi olmamız, fikirlerimizi ticarileştirmemiz ve üretimle entegre etmemizle mümkün olabilir. AR-GE inovasyon stratejimizi ortaya koymamız lazım. Gelişmiş ülkelerde nasıl inovasyon sistemi ortaya konuyorsa Türkiye olarak bizim de Türk tarzı AR-GE ve inovasyon sistemi oluşturmamız gerekiyor" açıklamasında bulundu.
Zirve; yerli akılla küresel markanın inşa edilmesi, yerli yeniliğin finansmanı, bilginin ticarileşmesi, üretim teknolojilerinde paradigma değiştiren yenilikler, yerli yenilikçi enerji arzında kömürün rolü, yerli akılla girişimci üniversitelerin inşa edilmesi, AR-GE ve yenilik ekosisteminin fikri mülkiyet odaklı dönüşümü, yerli ağlardan küresel pazarlara lojistiğin önemi, küresel pazarlarda sertifikasyon engelinin aşılması gibi pek çok konu başlığında önemli panellere ev sahipliği yapıyor.
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *