Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Batı dünyası Ruanda’da 3 ay boyunca 800 bin insanın vahşice öldürülmesini seyretmiştir. Barış Pınarı Harekatı’ndan dolayı bugün bize silah ambargosu uygulayanlar, o günlerde eli kanlı katillere silah yardımı yaptı” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleşen 3. Afrika Ülkeleri Dini Liderler Zirvesi’nde konuştu.
Zirvenin İslam aleminin sıkıntılarına çözüm yolları üreteceğine inandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim gibi ülkeyi yönetme mesuliyeti taşıyan liderler için bu toplantılar ufuk açıcıdır. Afrika dostu Afrika sevdalısı bir siyasetçiyim. Başbakanlığım ve Cumhurbaşkanlığım döneminde 27 Afrika ülkesini ziyaret ettim. 2005 senesini ülkemizde Afrika Yılı ilan ederek ilişkilerimiz yepyeni bir anlayışla ele aldık. Çabalarımız neticesinde Türkiye Afrika ilişkilerini hayal edilemeyecek bir noktaya getirdik. Kıtada göreve geldiğimizde 12 olan büyükelçilik sayımızı 42’ye çıkardık. Dünyanın gözünü kapattığı olaylarda, 2011 yılında eşimle beraber Somali’yi ziyaret eden ilk lider oldum” dedi.
“Türkiye-Afrika ticaretini 50 milyar dolar seviyesinin üstüne çıkartacağız”
Sivil toplum kuruluşlarının kıtanın dört bir köşesinde ciddi riskleri de alarak bölgeye yardım götürdüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk girişimciler kıtanın her yerinde çok büyük bir kabul görüyor. Bugün kıta ile münasebetlerimiz adeta altın çağını yaşıyor. 24 milyar doları bulan ikili ticaretimiz günden güne artıyor. Türkiye-Afrika ticaretini 50 milyar dolar seviyesinin üstüne çıkartacağız. Türkiye’nin kıta ile bin yılı aşan geçmişini bilmeyenler bizi zaman zaman Afrika’da ne işiniz var diye suçluyorlar. Kimi batılı devletler siz dostlarımızla kucaklaşmamızdan rahatsız oluyorlar. Bizi zaman zaman Afrika’da ne işiniz var diye suçluyorlar. Bazı batılılar çok rahatsız oluyorlar. Yıllarca kıtayı sömürenler, saygı çerçevesinde temasta olmamızı hazmedemiyorlar. İstiyorlar ki Afrika kendilerine bağlı olmaya devam etsin. Afrika’nın ayağa kalkmasını potansiyelini hayata geçirmesini barışın hakim olmasını arzu etmiyorlar. Kendi vatandaşlarına hak gördüklerini Afrika gibi coğrafyalar için lüks görüyorlar. Özgürlüğü, demokrasiyi, refahı, huzuru ekonomik kalkınmayı size ve bize çok görüyorlar. Bunu için de etnik ve dini, farklılıkların kışkırtılmasında iç savaşlara kadar her şeyi kullanıyorlar. 1994 yılındaki Ruanda soykırımında hangi sömürgeci devletin parmağı olduğunu herhalde sizler benden daha iyi biliyorsunuz. Batı dünyası Ruanda’da 3 ay boyunca 800 bin insanın vahşice öldürülmesini seyretmiştir. Barış Pınarı Harekatı’ndan dolayı bugün bize silah ambargosu uygulayanlar, o günlerde eli kanlı katillere silah yardımı yaptı. Somali’nin iç savaşla boğuşmasında menfaati olan kimlerdir biliyoruz” dedi.
“Bizim binlerce yıllık tarihimizde sömürgecilik yoktur”
“Bugün bize hak, hukuk, özgürlük dersi verenlerin geçmişinde ya katliam ya işgal ya da sömürgecilik lekesi var” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu:
“Bir batılı devlet adamının ibretlik sözünü paylaşmak istiyorum: Bir damla petrol bir damla kandan daha kıymetlidir. Yaklaşık 100 yıl önce Churchill’in avam kamarasında söylediği bu cümle tarihi bir itiraf olarak halen geçerlidir. Aradan yüzyıllar da geçse beyaz adamın Afrika’ya, Orta Doğu’ya yönelik bakış açısı değişmiyor. Batılıların beyaz ırkın üstünlüğüne yönelik bakışında hiçbir azalma olmuyor. Bittiği iddia edilen sömürgecilik, yeni biçimler alarak devam ediyor. Batılıların kibrinde hiçbir eksilme olmuyor. Kıtanın onca zenginliğine rağmen hala açıkla mücadele etmesinin sebebi Neokolonyalizm’dir. Bizim binlerce yıllık tarihimizde sömürgecilik yoktur. Kendimizi ne kadar önemsiyorsak, Afrikalı kardeşlerimizin haklarını da o kadar önemsiyoruz. Sömürmenin değil, karşılıklı saygı ve adalet ortamında Afrika’yla ilişkilerimizi yürütmenin çabasındayız. Bizler de gittiğimiz yerlerde adı Mustafa, Ahmet, Abdullah olan ancak İslam’la bağını koparmış pek çok insana ne yazık ki rastlıyoruz. Bu tabloda büyük güçlerce yürütülen misyonerlik faaliyetlerinin çok ciddi etkisi vardır. DEAŞ, Boko Haram, FETÖ gibi terör örgütleri de bu sürece katkı sunuyorlar. Yaşanan her menfur hadisenin ardından hemen ’İslami terör’ yaftasını öne çıkartıyor. Kelime anlamı olarak barış olan İslam’a terörü yüklemek en büyük hakarettir. İslam güneşinin balçıkla sıvanamayacağına tüm kalbimizle iman ediyoruz. Emperyalistlerin bizi Şii-Sünni, Arap-Farisi, siyah-beyaz diye bölmesine müsaade etmeyeceğiz. Biz birbirimizi ırklarımız için değil, Allah için seveceğiz."
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *