İstanbul
Kapalı
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Marmara Basın Siyaset 'Depremin yıkımından yöneticiler de sorumlu tutulsun'

'Depremin yıkımından yöneticiler de sorumlu tutulsun'

Sakaryalı Bağımsız Siyasetçi Ender Serbes, Sakarya’nın depreme hazır olmamasının sebebinin, yöneticilerin can ve mal kaybından doğan sorumluluktan kurtulacaklarına inanmalarından kaynaklandığını söyledi.

Ender Serbes, Adapazarı İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Hüsnü Gürpınar’ı ziyaret etti. Aldığı bilgiler doğrultusunda, Sakarya’nın muhtemel bir depreme hazır olmadığını dile getirildiğini ifade eden Serbes, “Ülkemizin ve Sakaryamızın depreme hazır olmaması, yöneticilerin olası bir depremde can ve mal kaybından doğan sorumluluktan kurtaracaklarına inanmalarından kaynaklanıyor. Çünkü birkaç müteahhit ve teknik eleman dışında karar alıcı, denetleyici konumda olan hiçbir yetkili depremin sonuçlarından sorumlu tutulmadı” diye konuştu.

17 AĞUSTOS BİLE DERS OLMADI

17 Ağustos 1999 depreminde Sakarya’da resmi kayıtlara göre 3 bin 891 kişinin hayatını kaybettiğini, 25 bin 543 konut ve işyerinin ağır hasarlı olarak yıkıldığını, 19 bin 841 konutta orta derecede hasar oluştuğunu hatırlatan Serbes, “Bu kadar büyük ölüm ve yıkım olmasına rağmen hala ders almadık. Depremde yıkılmayan çok katlı mevcut yapı stokumuz halen güvensiz. Geçmiş depremden uzaklaştıkça yeni depreme yaklaşıyoruz. Uzmanlar bu yapılara olası bir depremde ‘beton tabutluk’ gözüyle bakıyor ve 17 Ağustos depreminden daha yıkıcı sonuçlar meydana getireceğini belirtiyor.” diye konuştu. 

DEPREM SADECE ÖLÜME VE YIKIMA SEBEP OLMUYOR

Depremin sadece can ve bina kaybı ortaya çıkarmadığını anlatan Serbes, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Deprem genel bir yıkıma sebep oluyor. Depremin yaşandığı bölgenin altyapısı ve ekonomik düzeni bozuluyor. Üretim, pazar kaybı, gelir kaybı, çevrenin bozulması ve işsizliğe sebep olarak sosyal hayatı da etkiliyor. Psikolojik travmalara, sakatlanmalara yol açıyor. Depremin yıkıcı ve yakıcı etkisi insan hayatının her alanında, kendini acı bir şekilde gösteriyor. İnsan hayatında unutulmaz kötü izler bırakıyor.

İMAR BARIŞI GİBİ UYGULAMALARA SON VERİLMELİ

Ender Serbes, edindiği bilgiye göre Türkiye’de inşaat mühendisliği eğitimi veren üniversitelerin sadece yüzde 9’unun yeterli öğretim üyesine sahip olduğunu vurgulayarak, öncelikle mühendislik eğitimine önem verilmesi gerektiğini kaydetti. Deprem konusunda uzmanların görüş ve önerilerinin de mutlaka dikkate alınması gerektiğinin altını çizen Serbes, bu önerileri şöyle sıraladı: “Kentsel dönüşüm gibi uygulamalarında birinci öncelik deprem riski altında bulunan binaların güvenli hale getirilmesi olmalıdır. Ülkemizde ve Sakaryamızda yapılarımızı depreme karşı hazırlamanın iki temel yolu var. Birincisi mevcut yapı stokumuzun iyileştirilmesi, ikincisi ise yapı üretim sürecinin denetlenmesidir. Yapılan son değişikliklerle meslek odaları devre dışı bırakılmış, imar barışı gibi uygulamalar, yapı denetim sürecini denetimsizliğe mahkum etmiş, güvenli yapı üretimini engelleyecek sonuçlar ortaya çıkarmıştır.”

İNŞAAT MÜHENDİSİ MESLEK YASASI ÇIKARILMALI

İnşaat Mühendisliği Meslek Yasası’nın çıkarılması gerektiğini de dile getiren Serbes, açıklamasını şöyle tamamladı: “Bu yasayla mühendisin imzasını kullanma evresinde mesleki yeterliliğine bakılacak. Haksız rekabeti önüne geçilerek İnşaat Mühendisliği ve İhtisas alanları belirlenmiş olacak. Uzmanlık, istihdam ve çalışma koşulları netlik kazanacak. İnşaat mühendisleri meslek odaları bu yasanın bir an önce çıkarılmasını bekliyor. Proje üretiminden başlanarak, yapı üretim sürecinin tüm evreleri sertifikalı yetkin mühendisler tarafından denetlenmesine imkan verilmesi halinde, güvenli yapı stokumuz ortaya çıkacak. Meslek odalarının bu talepleri daha çok can ve mal kaybı yaşanmaması için görmezden gelinmemeli. Ayrıca karar alıcılar da kararlarından sorumlu tutulmalı.”

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *