İstanbul
Orta şiddetli yağmur
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Marmara Basın Siyaset 'Özgür bir Filistin devleti mutlaka kurulacaktır'

'Özgür bir Filistin devleti mutlaka kurulacaktır'

1301
GÖSTERİM
14 Dakika
OKUNMA SÜRESİ

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "TÜGVA Gelişim Akademisi" tarafından çevrim içi düzenlenen programda konuştu.

Kurtulmuş, İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yaptığı saldırıyı şiddetle lanetlediğini dile getirerek, ramazan günlerinde saldırılarını artıran İsrail'i şiddetle kınadığını söyledi.

Bu saldırıların sadece İsrail'in değil, saldırganlığa ses çıkarmayan bütün insanlığın ayıbı olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Bu bütün İslam ülkelerinin ortak ayıbıdır. Bu ayıptan bir an evvel kurtulması için başta İslam dünyası olmak üzere bütün insanlığa çağrıda bulunuyorum. Bu, yüz yıllı aşmış bir saldırganlıktır. Sürekli işgal eden, zorbalık yapan, çocukları, kadınları öldürerek alanını genişletmeye çalışan, Nil'den Fırat'a kadar bütün coğrafyayı işgal etmek isteyen İsrail'in, bu amacına hep beraber 'dur' demeliyiz. Bu sadece bir din mensubu grubuna yapılan zorbalık değil, aynı zamanda insanlık tarihi boyunca görülmüş en büyük işgal hareketlerinden bir tanesidir. Hiçbir şekilde bu topraklarla ilgisi olmayan insanların bu coğrafyaya getirilerek, Filistin toprakları adım adım, gün gün işgal edildi. Yeni yerleşimciler getirildi." diye konuştu.

"Özgür bir Filistin devleti mutlaka kurulacaktır"

Kurtulmuş, Orta Doğu ile ilgili söz söyleyen birinin gönlünde Filistin davası yoksa, aslında Orta Doğu'ya ilişkin hiçbir şey söylemediğinin altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu coğrafyada siyonizmin işgal planını anlamamak, bu coğrafyayı hiç tanımamak demektir. Bizim TÜGVA gençliğimizin, İsrail'in bu saldırganlığını, bu saldırganlığın arkasındaki siyasi ideolojiyi çok iyi bilmesi lazım. Beynelmilel siyonizmin aslında İsrail'in kendinden daha büyük bir çark olduğunu ve bu çarkın sadece Filistin'i değil, dünyanın dört bir yanındaki insanların gönüllerini İsrail'in adına işgal etmekle meşgul etiklerini unutmamamız lazım. Bu şanlı direnişi en şanlı şekilde sürdüren bir avuç Filistinli Müslüman kardeşlerime İslam dünyası adına şükranlarımı sunuyor ve onları desteklediğimizi belirtmek istiyorum. Sadece kendimize ümit vermek için söylemiyorum, şartlar ne olursa olsun eninde sonunda Filistin davası kazanacak, başkenti Kudüs olan tam manasıyla özgür bir Filistin devleti mutlaka kurulacaktır. Bu bizim dünyaya ve coğrafyaya bakışımızın aslını teşkil eden bir unsurdur. Bunu hiç unutmayacağız. "

Kurtulmuş, tarih boyunca İstanbul ile Kudüs arasında bir paralellik olduğunu ifade ederek, "Biden'ın geçenlerde Ermeni tasarısı hakkında konuşurken, İstanbul'dan Konstantinapol diye bahsetmiş olması tesadüfen söylenmiş bir söz değildir. Batılı emperyalist güçlerin zihninin arkasında hala Konstantinapolis'in İstanbul haline getirilmiş olması var. 1453'teki o İslam fethinin bir takım sancılarının olduğu açıktır. İstanbul ve Kudüs kaderleri çok fazla birbirine benzeyen iki şehirdir. Bu iki şehrin kaderi birbirine paraleldir. Eğer biz güçlü olursak, hiçbir kimsenin Mescid-i Aksa'da bu zulümleri yapma imkanı olmayacaktır. Onun için Türkiye'yi yarınlara taşımak gerekir derken aslında güçlü ve büyük Türkiye'nin sadece kendisi için değil, bütün insanlık için hak ve adaleti sağlaması gerektiğini söylüyorduk." ifadelerine yer verdi.

"Bugün Türkiye Doğu Akdeniz'de önemli bir aktör haline geldi"

Dünyanın yeni bir döneme girdiğine işaret eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bu dönem aslında dünyanın tam anlamıyla bir düzensizlik dönemidir. Dünyanın hemen hemen her yerinde çatışmalar, açlık, kıtlık insanlık tarihi boyunca olmadığı kadar aşikar bir noktaya gelmiştir. Aslında bu yeni dünya düzensizliği bizim gibi ülkelerde birtakım yeni imkanlar sunuyor. İçinde yaşadığımız coğrafyaya tarihçiler, bereketli hilal diyor. Bu coğrafyaya kim hakim olduysa dünya üzerindeki sistemde önemli etkileri olmuştur. Bu bereketli hilalin ana ülkelerinden bir tanesi de Türkiye'dir. Kilit taşı Türkiye'dir. Bu bölgedeki ana ülke büyük güç Türkiye'dir. Osmanlı'nın dağılmasından sonra bu coğrafyada maalesef gücümüz çok azaldı. Bu yaşadığımız dönemde, nasıl Osmanlı küllerinden doğup, Türkiye Cumhuriyeti'ni güçlü bir şekilde kurmayı başardıysa, bu coğrafyada Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşı da yerine konmuştur. Bu dava taşını yerinden sökmeye de kimsenin gücü yetmeyecektir. Türkiye bütün baskı ve provokasyonlara rağmen doğru istikamette yol alıyor. Nedir o yol? Yeniden güçlü bir Türkiye'yi kurmaktır. Bölgesel bir güç olarak Türkiye'yi yeniden ayağa kaldırmaktır. Güçlü ve büyük Türkiye'nin bir küresel aktör haline gelmesini temin etmektir. Zamanın şartlarının Türkiye'nin lehine çalıştığına inanlardanım. Türkiye böyle bir çıkış yakalamıştır."

Kurtulmuş, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki denklemi, uyguladığı proaktif bir politikayla değiştirmeyi başardığının altını çizerek, "Onlar bizi kendi iç denizlerimize hapsetmek istemiş olmasına rağmen Türkiye, doğru zamanda ve doğru müttefiklerle anlaşma yaparak, Doğu Akdeniz'de kendi kara sularını tescil ettirmiştir. Bu büyük bir zaferdir. Bugün Türkiye Doğu Akdeniz'de önemli bir aktör haline geldi ve kendi hakkını koruyacak bir konuma geldi." şeklinde konuştu.

Kurtulmuş, Türkiye'nin çevresinde oldu bittilerin önüne geçebilmesi için dirayetli olarak kendi pozisyonunu tahkim ettiğini söyledi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) haklarının bir şekilde ortadan kaldırılmaya, oldu bittilerle yok edilmeye çalışıldığı bir ortamda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bizzat kendisinin de katıldığı törenle Kıbrıs'taki kapalı Maraş bölgesini açarak 30 senelik bir oradaki zincirleri de kırmış olduğunu anlatan Kurtulmuş, yine Türkiye'nin Karadeniz'de ve Akdeniz'de hidrokarbon arama faaliyetlerini sürdürerek, siyasi bağımsızlığın, ekonomik bağımsızlıktan geçtiğini çok iyi bildiğini bütün dünyaya göstermiş olduğunu ifade etti.

Türkiye'nin Güney Kafkaslar'da yeni bir denklemin oluşturulmasını temin ettiğini dile getiren Kurtulmuş, Suriye'nin kuzeyinde ve Irak'ın kuzeyinde terör örgütlerine verilen onca dış desteğe rağmen, Türkiye'nin yaptığı operasyonlarla terör örgütlerine ciddi şekilde diz çöktürdüğünü, orada kurulacak sözde terör devletinin kurulmasına engel olduğunu anlattı.

Kurtulmuş, Türkiye'nin birçok bölgede aktif olduğuna dikkati çekerek, "Doğu Akdeniz dediğimiz zaman sadece buradaki ülkeler değil, aynı zamanda bölge dışındaki ülkelerin de var olduğunu görüyoruz. Yine aynı şekilde Suriye'nin kuzeyini ilgilendiren bir meselede ya da Irak'ı ilgilendiren bir meselede ne yazık ki dışarından da birçok ülkenin bu işin içerisine dahil olduğunu görüyoruz. Karabağ zaferi dolayısıyla bir kere daha görmüş olduk. Orada da, Balkanlar'da, Kafkaslar'da herhangi bir şekilde oluşacak olan bir dengede çok sayıda dünya devletinin de bu işin içerisine girdiğini görüyoruz. Dolayısıyla bütün bu coğrafyalarda Türkiye'nin ne işi var sorusunun cevabı, Türkiye yeni kurulacak dünya düzeni içerisinde güçlü bir şekilde var olmak için o bölge halklarının hakkını, hukukunu korumak mecburiyetindedir. Onun için buralarda vardır ve var olmaya devam edecektir." değerlendirmesinde bulundu.

Kurtulmuş, "Biz bölge halklarının daha fazla birlik, beraberlik, dayanışma, iş birliği içerisinde etnik, mezhebi ve dini bütün farklılıklarını bir tarafa bırakarak bölgede var olan bu bütün zenginliklerden en iyi şekilde istifade etmelerini, bunları paylaşmalarını, ortaklaşa halklarının daha ileriye gitmesi için kullanmalarının esas yol olarak görüyoruz. Bizim için bu coğrafyanın insanlarını, Araplar, Kürtler, Türkler, Acemler diye ayırmak kitabımızda yazmaz. Bu coğrafyanın insanlarını Sünniler, Şiiler diye birbirine düşman etmek bizim kitabımızda yazmaz. Ya da Hristiyanlar, Müslümanlar, falanca din mensupları diye bu insanları ayrıştırmak yazmaz." şeklinde konuştu.

"Türkiye, yeni dünyanın içerisinde vardır"

Ayasofya'nın açılmasının önemine değinen Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Ben de Allah nasip etti ramazanın son cumasını bugün Ayasofya'da eda etmek imkanını buldum. Allah Ayasofya'yı kıyamete kadar Müslümanların camisi olarak ibadete açık tutacaktır inşallah. Bu tarihi bir dönüm noktası. Bütün bunların hepsi şunu ortaya koyuyor. Türkiye artık görev verilen, konum belirlenen, nerede durması söylenen, ne şekilde hareket etmesi tebliğ edilen edilgen bir ülke değildir. Türkiye, yeni dünyanın hele hele bu salgın sonrasında oluşacak yeni dünyanın içerisinde vardır. İsmet İnönü'nün tabiriyle söyleyelim, 'Dünya kurulur Türkiye orada yerini alır' diyor ya. Koronadan sonra yeni dünya kurulur, Türkiye de orada çok güçlü bir şekilde yerini alır. Bunun için canla başla gayret ediyoruz, çalışıyoruz ve Türkiye'yi tam bağımsızlık istikametinde yeniden güçlü bir Türkiye istikametinde daha ileriye götürmenin mücadelesini veriyoruz."

Ancak emperyalist güçlerin temel hedefinin ise bu coğrafyayı mümkün olduğunca daha fazla bölmek, parçalamak ve ufalamak ve iç çelişkileri içerisinde çaresiz hale getirmek olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Biz birleştirmek istiyorsak, karşı tarafın da ayrıştırıcı bütün politikalarını elimizin tersiyle iteceğiz. İşte Türkiye'nin yarınlara taşınmasının altındaki en temel şeylerden birisi bizim bu coğrafyada yaşadığımız tarihsel birikimi çok iyi şekilde bilmektir, kavramaktır." diye konuştu.

Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, ayrımcılık yapmayacaklarını, insanları bölmeyeceklerini, ötekileştirmeyeceklerini, insanları karşı taraflara itmeyeceklerini belirtti.

Herkesi bu büyük medeniyet yürüyüşünün asli unsurları olarak kabul edeceklerini ve güçlü büyük Türkiye'nin paydaşları olarak benimseyeceklerini aktaran Kurtulmuş, "Bu anlamda başkaları bırakın istediği kadar bölsün. Dağıtmak, ufalamak, o emperyalist projenin bir parçası olarak bazılarına düşsün. Bize ise birleştirmek, bütünleştirmek ve büyütmek düşüyor. Bu toprakların sesini daha güçlü hale getirmek, medeniyet değerlerimiz üzerinde ciddi bir şekilde yükselmemiz gerekir." ifadelerini kullandı.

TÜGVA gençliğinin, mutlaka adanmışlık ve fedakarlık ruhu içerisinde hareket etmesi gerektiğini kaydeden Kurtulmuş, genç yaşlarından itibaren milletin daha ileriye gitmesi için, ümmetin meselelerinin çözülebilmesi için fikir yorması, kol gücünü, beden gücünü bu işe tahsis etmesi, kendisini milletin ve ümmetin geleceğine vakfetmesi gerektiğini dile getirdi.

İslam medeniyetinin ilmi geleneğinde bir insanın ilimde yükselmesiyle tevazusunun arttığını, Allah'ın varlığı karşısında hiçliğini anladığını belirten Kurtulmuş, Batı medeniyetinin ilim skalasında ise hiyerarşi olduğuna ve gelişen ilmin bir statü vesilesi olduğuna dikkati çekti.

Kurtulmuş, Türkiye'yi yarınlara taşıyacak olan gençlerin ilim sahibi olması, bunu da hikmet ve irfanla geliştirip özümsemesi gerektiğine işaret etti.

İnsanlığa faydası olmayan bilgi, irfan ve hikmetin kişisel birikimden öteye gitmeyeceğine değinen Kurtulmuş, "Onun için insanların en hayırlısı insanlara en çok faydalı olandır. Biz bütün bu çabaları insanlığa hayırlı bir hizmette bulunmak için yapıyoruz. Niye siyasi bir mücadele veriyoruz? Şan, şöhret, makam, mevki için değil, siyasi mücadelemizi bu davayı daha ileri götürmek, insanlara hizmet etmek için ortaya koyuyoruz. Niye üniversitelerde ilim tahsil ediyoruz. Niye araştırma merkezlerimiz var? İnsanların hayrına daha fazla çaba ortaya koyalım diye." dedi.

Türkiye'yi yarınlara başkalarının değil, Türk gençlerinin taşıyacağının altını çizen Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Gökten birileri gelecek ve bu Türkiye onların sayesinde daha ileri gidecek değildir. Nasıl son 1,5-2 asırlık mücadelemiz hep Türkiye'nin içerisinde verilen büyük bir mücadeleyle bu noktaya kadar geldiyse, çok şükür başarılı olduysa, bunun daha da başarılı bir noktaya gitmesi de bizlerin elindedir, sizlerin ellerindedir, sonraki nesillerin ellerindedir. Biz bu mücadele yolunu hep diri tutacağız. Hz. Peygamberin bir hadisini hiç unutmayacağız; hayat iman ve cihattır. Yani imanımızı sürekli güçlendirmek kendimize yapacağımız bir iyiliktir, ama cihat ise insanlara faydalı olmak için cehd-ü gayret sarf etmek demektir. Elimizdeki imkanları seferber etmek demektir. Ne varsa onu ortaya koyarak gayret edeceğiz ve Allah'ın izniyle bu anlamda çok büyük mesafeler alacağız. Genç kardeşlerim, bunu yaparken hayattan kopuk bir mücadele alanını asla söylemiyoruz. Bunu yaparken, geniş kitlelerin taleplerini ve beklentilerini çok iyi şekilde değerlendireceğiz. Dünyayı tanıyacağız, üniversitelerde, liselerde, diğer yerlerde arkadaşlarımızla birlikte olacağız, onlarla beraber ortak çalışmalarımızı yürüteceğiz. Herkesin yüzde yüz bizimle aynı fikirde olması gerekmez ama biz bizim en dışımızda, en aykırı fikirleri savunanlarla bile fikri alanda, ciddi şekilde görüşlerimizi teati edeceğiz. Bizim davamız kişisel olmadığına göre, bizim davamız mal, mülk, şan, şöhret, makam, mevki davası olmadığına göre, aynen Anadolu Erenleri gibi biz bu davayı ilmek ilmek işlemeye devam edeceğiz. Bu Anadolu insanları, şu gün 84 milyon insanın tamamını kuşatan bir büyük fikir mücadelesini gayret ve başarıyla vereceğiz."

"Türkiye bu eksende çok daha büyük mesafeler almayı başaracaktır"

Hayattan kopuk bir idealizmin kendilerine hiçbir faydası olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, şehirlerin liselerinde, üniversitelerinde, Amerika Birleşik Devletleri'nde, Yeni Zelanda'da, Afrika'da, Asya'da ne olduğunu bileceklerini, meselenin arkasındaki gerçeği anlayacaklarını ve hayatın içerisinde olarak, hiçbir şekilde kopuk olmayan bir idealizmde, dünyanın rasyonalitesinden sonuna kadar istifade ederek önlerini açacaklarını kaydetti.

Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, bu çerçevede tarihin bir kez daha tekerrür ettiğini, bir asır sonra bu milletin yeniden kendi kökleri üzerinde ayağa kalktığını dile getirdi. Kurtulmuş, TÜGVA çatısı altında faaliyet gösterenlere ellerinden ve gönüllerinden gelen ne varsa, hepsini kendileriyle paylaşmaya ve onların da katıldığı bu büyük kervanın yürüyüşünü daha da hızlandırmaya kararlı olduklarını söyledi.

İslam Medeniyetinin geçmişte iki büyük yürüyüşe sahne olduğuna, bunların İslam'ın ilk Hazreti Peygamber dönemi ve ondan sonraki Raşit Halifeler dönemi olduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Büyük fetihler oldu. Bir asır içerisinde İslam toprakları Cebeli Tarih Boğazı'ndan neredeyse Hindistan'a kadar uzandı. Afrika Kıtası'nın önemli bir kısmına İslam ulaştı. Anadolu'nun içlerine kadar gelen sahabeler var. Yani peygamberi sağlığında görmüş insanlar, hemen onun zamanında ve onun sonrasında İstanbul'u almak için buraya kadar gelmişler. Böylesine büyük bir mücadele içerisinde olunmuş. Ve Allah'a çok şükür buraya kadar bu mesele gelmiştir. Bundan sonra da gayretle fedakarlıkla bilgiyle şuurla yolumuza devam edeceğiz ve inşallah Türkiye bu eksende çok daha büyük mesafeler almayı başaracaktır." şeklinde konuştu.

TÜGVA Ordu İl Temsilcisi Ahmet Güler'in moderatörlüğünde gerçekleşen programda, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran ve TÜGVA Genel Başkanı Enes Eminoğlu da yer aldı. Program Kur'an-ı Kerim'i tilavetiyle son buldu.

Öte yandan Kurtulmuş, AK Parti İstanbul İl Başkanlığınca çevrim içi düzenlenen "Gönül Sohbetleri" programının da konuğu oldu.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *